Derin Gerçekler
Ve Nisan ayı da geride kaldı.
Mayıs ayındayız.
1 Mayıs, 5 Mayıs (Avrupa günü),
6 Mayıs (Hıdırellez/Hızır İlyas günü),
13 Mayıs, 14 Mayıs (Seçim ve anneler günü, eczacılar günü),
19 Mayıs, 27 Mayıs, 29 Mayıs.
28 Nisan-4 Mayıs kardeşlik haftasıymış ama kimse duymadı, kutlamadı. Mayıs’ın ilk haftası Bilişim, Trafik ve ilk yardım haftası imiş. Bilelim ve bilişelim, dünya kimseye kalmaz.
Özel bir zamandan yaşıyoruz. Korkarım, böyle gidersek, gelecek günler geçen günleri aratacak. Hale bakar mısınız? 3 günlük, 3 kuruşluk dünya makamı, menfaati, malı, serveti, şöhreti için birbirimizi yiyip bitiriyoruz. Kimimiz Allah’ın ayetlerini geçirmiş dillerinin ucuna Allah’ın ayetlerini savaştırıyor, tıpkı mızraklarının ucuna Allah’ın ayetlerini geçirip savaşanlar gibi.
Sahi, kim bunlar? Allah’ın emrine uymazsanız haram, resulün sünnetine uymazsanız mekruh olduğu halde, onların söz, yorum, uyarı, emirlerine uymazsanız siz dinden çıkacağınızı söyleyenler! Sakın Şeytan bizi Allah’la aldatmasın
Ortalık, İns’in ve Cin’nin şeytanları ile dolu, Hannas vesvese yayıyor. Öfke ve korku hayatımızı zehir ediyor. Buna karşı çaremiz var ama dini hassasiyetler ciddi anlamda azaldı. Bir zaaf söz konusu. “Ezeli ve ebedi olan” bize bir din seçti. İslam, O'nun bizim için seçtiği dinin adıdır.
O, bize kendisi ile barışın yollarını, kendine giden yolun adresini veriyor.
Darusselam’ın kapısından geçip gideceğimiz ahiret yolculuğunun adresini. İslam O'nun dinidir...
Mezhepleri siz seçtiniz. O gökteki yıldızlar gibi olan, istikamet bulmada sizi Allah'a, Resulüne ve kitaba çağıranların yolu ise ne ala.
Allah zaman ve mekândan münezzehtir ve O'nun bir ailesi, kavmi, muhtaç olduğu bir ırk, kavim ve topluluk yoktur.
Allah’ın kılıcını kullarından kim alırsa o onundur.
O, Beni İsrail'in sapkınlık ve lanete uğradığı işlerdeki hastalıklarınıda bize işaret eder. Irkçılık ilk haram, ilk günah, ilk laneti hak eden bir fitnedir. Şeytanın en eski ve en keskin hilesidir.
Adalet herkese lazım. Suçluya da suçsuza da, suçlunun da hakları var. Bir kavme olan düşmanlığınız bile sizin onlara haksızlık etmenizin bahanesi, gerekçesi olamaz. Siz de onlara dönüşür, onlardan olursunuz, zalimlerden olursunuz. Dönüştüreyim derken dönüşürsünüz. Haklı olmak da kimseye haksızlık etme hakkı vermez.
Mezhepçilik, tarikatçılık yaparsanız, din büyüklerinizi ilah ve Rab edinmiş olursunuz. Aynı Allah'a, resulüne ve kitaba iman edenler, tek bir millet, tek bir ümmet, tek bir cemaat iledir. Onların aralarında işler istişare ve şura iledir. İttifak ederlerce birlikte hareket eder, ihtilaf ederlerse birbirlerini mazur görürler ya da hakeme giderler.
Biz Müslümancı bile değiliz. Biz kendi nefsimiz, kendi seçtiklerimiz ve kanaatimiz, fikrimiz sebebi ile kardeşlerimizden ayrılmayız. Ayrılamayız. Bir Müslümanlardanız diyenden daha güzel sözlü kim olabilir? Biz bu dünyada tartışıp durduğumuz şeylerin hakikati bize öbür dünyada gösterilecektir. Bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir. Ey iman edenler, gelin yeniden iman edelim.
Biz tek bir milletiz. Millet-i İbrahim’deniz. Âlemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetiyiz, yeryüzünden hesaba çekileceğiz. Doğduğumuz ana-babayı, zamanı, toprağı, derimizin rengini ve cinsiyetimizi biz seçmedik. Bunlar kesbi değil, Vehbi olandır. Bunları değiştiren akla ve o aklın sahibi fitnekar’a lanet olsun. Biz haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalime karşı çıkmakla emrolunduk. Zalim babamız da olsa, mazlum düşmanımız da olsa. Adalet bunu gerektirir. Adalet yoksa zulüm vardır. Allah ise zalimlere ve cahillere yardım etmez, onların işlerini sarp dağlara sardırır, üstlerine pislik yağdırır.
Biz insanız. Biz Müslümanız. Allah’ın rızasının tecellisinin vesilesi olmak için yaratılan kullarız.
Şimdi tevbe zamanıdır, nefsini aklama zamanı değil. Sakın, sakın, Allah’ın dinine hiçbir şey eklemeyin ya da ondan bir şey çıkartmayın.
O “Allah, Resul ve kitap”tan ibarettir. Kim ki ona bir şey ekler ya da ondan bir şey çıkartırsa aradan din çekilir, kişi eklediği ve çıkarttığı ile baş başa kalır. Sakın dininize; mezhebinizi, tarikatınızı, ideolojinizi, siyasetinizi, liderinizi, örgütünüzü, devletinizi, milletinizi eklemeyin. Ezeli ve ebedi olan bütün bunlardan münezzehtir. Bunlardan sizin seçtikleriniz Allah’ın seçtiklerinize aykırı ise vay halinize. Öyle Türk İslam, Arap İslam, Fars İslam, Malay İslam’ı, Afrika İslam’ı, Hind İslam’ı, Euro İslam, Amerikano İslam, siyasal İslam, folk İslam, Atalarımızın İslam’ı yok! Sünni İslam, Şii İslam, Sufi İslam, Vehhabi İslam, modern İslam, Liberal İslam Katolik İslam, Protestan İslam, Ortodoks İslam, Chiristİslam, Ilımlı İslam, Radikal İslam yok.
Maturidi İslam Türklerin, Eş’ari İslam Arapların değil. Bu fitneye alet olmayın. Bunlar insanların beşeri tercihleri ya da Şeytan’ın uydurduğu fitne sebebi şeylerdir. Sözü dinleyin doğrusuna tabi olun, yanlışına karşı çıkın, işe bakın doğrusuna yardım edin, yanlışını engelleyin. Kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun böyle yapın. İstişare ve şuradan ayrılmayın, bilmediğiniz şeyin peşine düşmeyin, aklınızı kiraya vermeyin.
Biz, ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz fitne zamanıdır. İmanı kalpte tutmanın ateşi elde tutmak kadar zor olduğu günlere gidiyoruz. Çokça tevbe edelim. Sabredenlerden olalım. Allah üstümüze sabır yağdırsın, gönlümüze genişlik, işlerimize kolaylık versin, anlayışımız yüksek, sözümüz etkili olsun, merhametimiz gazabımızdan, sevgimiz nefretimizden büyük olsun.
Bizim bu süreçte boşa geçirecek bir saniye zamanımız, boşa harcayacak bir kuruş paramız, feda edecek tek bir insanımız yok. Bilelim ki, dünya oyun ve eğlence yeri değildir. Bilelim ki bizim bir kaderimiz, rızkımız ve ecelimiz var. Kader’de ne varsa o olacak. O Allah’ın ''Elestü bezminde'', ''galu bela'' zamanında, ezeli ve ebedi bilgi ve iradesinin sonucudur.
Korkmayın bizi gören, duyan bilim, hüküm sahibi, Rahman ve Rahim olan bir Allah var. Hiç kimse rızkından az ya da çok yemeyecek. Ecelinden önce ya da sonra ölmeyecek. Sayılı nefesler tükendiğinde geldiğimiz yere gideceğiz, ölümlü dünyadan ayrılıp ölümsüzlüğe uyanacağız. Orada bize işlerin, eşyanın, tartışıp durduğumuz şeylerin hakikati gösterilecek. Bugün bizim başımıza gelenler, dün bizim seçtiklerimizin sonucudur. Allah bizi ruh olarak yaratıp “ben sizin Rabbiniz miyim” diye sorduğunda seçtiklerimizle, akıl, nefs, can verilip, melek, cin ve şeytanlarla karşılaştığımızda imtihanımız başladı. Bu dünya hikâyesinin aslı-esası budur. O iktidar kavgaları, mal sevdası, savaşlar, barış, ilim, sanat, felsefe dediğiniz her şey bu dünya imtihanının parçası olan şeylerdi.
Zalimlerden olmayalım ve zalimlere yardım etmeyelim. Haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytanlardan olmayalım. Adil şahidler olalım. Unutmayalım ki, Kim neyi ihtirasla istiyor ve insanlara vadediyorsa ondan mahrum olacaktır. Kim Allah’ın rızası yolunda, O'nun rızasına uygun şartlarda veriyor, bir bedel ödüyorsa, Allah onun karşılığını fazlası ile verecektir. Kim Allah’ın sıfatlarını kendi mal, makam, mülk ve sahip oldukları için istiyorsa, Allah onları onlardan mahrum eder. İnsanlar Allah’ın ipini bıraktıklarında, Allah da onların ipini bırakır, O zaman peygamberlerin mucizevi şekilde inşa ettikleri Allah’ın mabedleri bile, o Allah’ın ipini bırakanların başına yıkılır.
Hatırlayın Süleyman mabedini, kim nasıl yapmıştı. Hatırlayın Minberdeki emanet sandığını kaç melek koruyordu. Hatırlayın, daha önce Buhtunnasr ve Calud mabedi ne yaptı! Kimsenin mabedi de, yurdu da Allah'a adanmış bir mabed’den daha değerli değildir.
İnşaatın yerini, projesini, demirini, çimentosunu çalarsanız o bina yıkılır. Kim ki, kibre kapılır, adaletle hükmetmez ise, israf ve riba, rüşvet ve şehvet sıradanlaşırsa bu kez yıkılan ev-köprü değil, devlet olur ve altında sadece devleti yönetenler değil ülke ve halk da helak olur. İçlerindeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden Gazab onları vurur. Eğer kendinizi değiştirmezseniz, yıkılan belaları yapsanız, daha büyük bir bela gelir onları da yıkar. Dağlara çıksanız, gökten başınıza taş yağar, yeraltına saklansanız, yerden ateş püskürür. Allah’ın mülkünde, ona meydan okuyanların kaçacakları yer yok. Sadece inkarcılar değil, inandık deyip, Allah’ın ayetlerini çarpıtarak, onu kendi heva ve hevesleri uğrunda çarpıtan din ve devlet büyükleri, adalet dağıtanlar, kanaat önderleri, Allah’ın ayetleri küçük menfaatler karşılığı dönüştürüp yeryüzünü fesada veren kişilerin yaptıklarını meşrulaştırmaya çalışan ilim adamları yok mu, vay onların başına geleceklere..
Dün CoVID’e fetva vermişlerdi. Bugün geni ile oynanmış gıdalara, sentetik etlere, Gen terapisine, 5G’ye, Trans Humanizme, NeuraLinke, Toplumsal cinsiyete, Lanzarotte’ye, Iklim fitnesi üzerinden birçok fitneye fetva vermeye hazırlanıyorlar. Kılavuzları Satanist Pedefolik Global Resetçiler, olanların varacakları yer “ila cehennemüzzümera!” o ne kötü bir sondur.
Onlara yardım etmeyin, onların peşinden gitmeyin, sonra, onları yakacak ateş, sizi de yakar!
Allah’ın dini, yeri-göğü, ölümü ve hayatı açıklar.
İşte Müslümanların ve İslam dünyasının hali ortada, bizim yaşadığımız din karı-koca arasındaki, gelin kaynana arasındaki ihtilafı bile çözmüyor. Gelin “yeniden iman edelim!”
Selam ve dua ile