Biz 5G’yi konuşurken, bundan 50 kat daha riskli 6G için birileri kolları sıvamış gözüküyor. 7G için ise ARGE çalışmaları başlatıldı bile. Ve tabi hepsi de “Yerli” ve “Milli”!? Dikkat şeytan sizi “Yerli ve Milli” ile de aldatmasın!
5G ve 6G’nin, 7G’nin size faziletlerini anlata anlata bitiremeyecekler. Yani, Kaab b. Züheyr’in Kaside-i Bürde’sinde dediği gibi “ağuyu altın tas içre sunacaklar” ve “bal da onun suç ortağı” olacak. Hep “Islah edici” koruyucu MASKESİ ile gelecekler, oysa onlar “Bozguncuların ta kendileri”dir. “Yeryüzünde bir cennet ve ölümsüz bir hayat” vadedecekler ama ölüm saçacaklar yeryüzüne. “İnsanları ve hayvanları öldürüp ekinleri talan edecekler”.
5G de fikir olarak bir Türk’e ait. Adı Prof. Dr. Erdal Arıkan. 5G hiç kullanılmamalı değil, herkese, her yerde, her zaman kullanılamaz. Ve kullanımı kayıt altına alınmalı ve riskleri konusunda kişi ve çevre bilgilendirilmeli ve muhtemel doğrudan ve dolaylı etkileri konusunda gerekli tedbirler alınmalı. Bir şey bilimsel olunca her zaman, her yerde, herkes zorunlu olarak o teknolojiyi kullanmak zorunda değildir. O zihniyet yarın domuz-koyun genlerinin sentezlenmesi ile klonlanan bir canlı türü olan Kimera’ları da meşrulaştırabilir.
Bu 5G çok yeni bir teknik. 2019’da “Kutupsal kodlama” ile mobil teknolojisi için standart haline geldi. Arıkan, bu çalışmasında 2013 yılında bilgi teorisinde kutupsal kodlama çalışmasını yayınladı ve bu çalışması ile IEEE WRG Baker Ödülünü aldı. 2017 Aralık ayında ise 2018 Richard W. Hamming Madalyasını aldı.
Amerika’nın sesi 12.6.2019’da şöyle bir haber yayınladı: “AB istihbarat birimleri, 5G teknolojisinin özellikle dinleme ve yer tespiti konusunda, istihbarat servislerini zayıflatacak bir kapasiteye sahip olduğu uyarısında bulundu. Fransız Le Monde gazetesinde yayınlanan raporda, 5G teknolojisinin terörle mücadele ve suçlu takibinde polisin elini zayıflatacağı belirtildi.” Sonunda birçok AB ülkesi Huwaei ile anlaşmalarını iptal ettiler. Bugün Türkiye’de aynı firma 5G altyapısını kuruyor! Evet, 5G teknolojisi başta Çin olmak üzere otonom ırkçılık için yeni bir çağ başlattı.
Prof. Dr. Sait Yılmaz’a göre asıl tehlike 6G. “6G bağımsız düşünen insanın sonu olacak”. TransHumanizm dönemi başlayacak. Çin’de ve İsrail’de başladığı gibi artık sadece insanlar değil, tüm canlılar tek tek kodlanmış ve yüz tanıma ile takipte. Hareketlerimizden sonra yaydığımız elektromanyetik dalgaların deşifre edilmesi ile düşüncelerimiz de kontrol altına alınacak. 6G, bizim beynimize çipleri sokan, her hareketimizi ve düşüncelerimizi kontrol eden teknoloji olacak. Tek dünya devletini kurmak isteyenlerin şirketleri 6G ile bizi kontrol edecek. Sonuç olarak, bağımsız düşünebilen son insan versiyonuyuz, beynine çip takılmış “İnsan 2.0” özgür olmayacak. İşlemediğimiz suçlar için hapse gireceğiz. Şimdi bir geçiş aşamasındayız. COVID-19 nüfus azaltması yönünde yeni ve esaslı bir denemeydi.” eSIM uygulaması 5G-6G ile birlikte eş zamanlı yaygınlaştırılarak Türkiye’ye “çağ atlatma” hayalleri kuruluyor bir yandan. Tabi zokayı yutmamız için oltaya bir de “yerli ve milli” “yem” takmamız gerekiyordu. Taktık ve yuttuk. Eee artık oltaya takılan balık yem istemiyor!
2020 sonunda o zamanki Altyapı Bakanı Karaismailoğlu, “Yerli 5G teknolojisi altyapısı kurmadan 5G’ye geçmeyeceğiz. Bakanlık olarak bizler de tüm politika ve stratejilerimizi buna göre şekillendiriyoruz” diyordu. Kompenent üretemiyoruz. İşi yapan Huawei. “Ortak yapım” deyince yerli ve milli oluyor. Asıl bu iş know how kime ait. Neyse..
Dünyada 5G ve bağlantılı teknolojilerle ilgili çok ciddi bir savaş yaşanıyor ama biz bu savaşla ilgilenmiyoruz. Starlink, Humanoid, NeuraLink bizi ilgilendirmiyor sanki. Bakın, “Big Data ile eğitilen yapay zekâ algoritmaları eğitim, sağlık, finans, ekonomi savaş gibi tüm alanlarda yıkıcı dönüşümlere neden olacak.”
Bunu ben söylemiyorum, batılılar söylüyorlar. Boynumda haç yok, boynunda haç olanlara inananlara söylüyorum!? Biz bu işi becermek istiyorsak önceliklerimiz çok farklı olmalıydı. Türkiye’yi bilgi çöplüğüne, HW ve SW çöplüğüne döndürdük. Ucuz bir pazar olduk! Bir Pardus’u bile yüzümüze gözümüze bulaştırdık. Hiçbir şey yapılmıyor değil, tüketici, pazar, kullanıcı olarak iyi bir piyasa söz konusu. Yazılımda da iyiyiz ama bundan yabancılar daha çok yararlanıyor. FİNTEK yazılımlarında çok çok iyiyiz ama, aması var işte!
2019 sonlarında meşhur ekonomist Nouriel Roubini Türkiye’deydi. “ABD’nin, Çin hükümetinin 5G teknolojisi ile ABD vatandaşlarını takip edeceği konusunda endişesi var. 5G ağları cep telefonlarımızı yönlendiriyor. 5G teknolojisi ve ağları yakın gelecekte bütün alanlara yayılabilir” diyerek 5G’nin gelecekte nasıl tehditlere, risklere, güvenlik sorunlarına kapı aralayabileceğini anlatıyor ve “Küresel çapta kurulacak 5G ağını kim kontrol edecek, bütün dünyayı adeta bir atmosfer gibi saracak ‘bilgi-sfer’in patronu kim olacak? ” diyordu. Evet, 5G, Starlink, Humanoid, insansız otonom akıllı sistemler, nesnelerarası internet üzerinden nerelere kadar uzanabilirdi. Dünyada her gün 2.5 katrilyon bayt veri üretiliyor, insanlık tarihinde üretilen verilerin yüzde 90’ı son iki senede sağlandı. Peki, bu Bigdata’yı kim, niçin ve nasıl kullanıyor. Türkiye bu işin neresinde! 5G ile dünyada adeta bir ‘veri ve radyasyon tsunamisi’ yaşanacak. Çağımız aynı zamanda bir bütünleşik teknolojiler çağı. İç içe geçmiş teknolojiler bu dur durak bilmeyen veri akışını iyice hızlandıracak ve büyütecek. 2030’a kadar 5-6-7G ağı üzerinden en az 125 milyar cihazın birbiriyle konuşması söz konusu. Starlink, Neuralink ile birlikte insan ve hayvanlara takılacak Chip’lerle, bunlar da birer nesne olarak sisteme entegre olacaklar.
ABD ve AB istihbarat birimleri de 5G teknolojisinin kullanımına ilişkin uyarılarda bulunuyor. AB Terörle Mücadele Koordinatörü Gilles Kerchove, Lüksemburg’da toplanan içişleri bakanlarına ‘5G Risk Çalışması Raporu’nu sundu. İngiltere’de, Huawei Siber Güvenlik Değerlendirme Merkezi İzleme Kurulu’nun (HCSEC) 2019’a ilişkin sonuç belgesi, ülkenin bu konudaki zafiyetine dikkat çekti. Ama ben bizimkilerden böyle bir kaygı ifadesi duymadım. Bu arada unutmamak gerekir ki, Çin firmaları, yurt içinde ve dışında istihbarat örgütü ile işbirliği yapmak, talimatlara uymak zorunda. ABD’de NSA, Çin üretimi elektronik aygıtlar üzerinde yapılan testlerde siber güvenliği tehlikeye atabilecek ve casusluk yapılmasına imkân verecek arka kapılar olduğu tespit etti..
Evet, “Bigdata ve yapay zekâ algoritmaları anlamsız veri yığınlarını anlamlı hale getirecek, veriler arasında saklı olan bağlantıları ortaya çıkaracak ve gelecek hakkında daha isabetli öngörülerde bulunmaya imkân tanıyacak”. Son söz Snowden’den: “İktidar kurumları olan internet tarayıcıları ve hizmet sunucularına kesinlikle güvenmeyin”. Benden söylemesi. Bilişim her zaman özgürlük getirmez, bazen bilişim teknolojisi siber diktatörlüklerin, siber savaşın aracı olabilir. Bu sistemleri yöneten siz değilseniz, sistemi yönetenler sizi de yönetmeye başlar.
Selam ve dua ile.