Selahaddin E. Çakırgil / haksöz
Bir değişik 'Kitab Fuarı'
Köln'de 'Zaman' gazetesi ve 'Dialog' diye isimlendirilen çevrenin tertiblediği bir 'Kitab Fuarı' var bugünlerde, Mülheim- Stadthalle'de..
Şöyle bir göz atayım, bakalım, ne var- ne yok diye, ben de gittim, evvelki akşam..
Anlaşılıyor ki, bu fuara herkes alınmamış, seçmece usûlle kendilerine yakın buldukları kimselerin veya çevrelerin kitablarını ve diğer çalışmalarını sergiliyorlar..
Yani, iyice büyüdükleri anlayışı içinde, 'Biz bize yeteriz..' dercesine bir cemaat anlayışıyla hareket edildiği ilk planda anlaşılıyor..
Ama, sıradan müslüman insanların bile birbirine zıd kimseler olarak bildiği bazı isimlerin kitabları yanyana sergilenebiliyor..
İşte şurada, T. Ö.'nın 'Şu Çılgın ...ler' isimli sözde tarih, gerçekte ise, düzmece destan kitab; İskender Pala'nın kitablarıyla yanyana sergileniyor.. Onun hemen öte yanında da, M. Kemal'in Nutuk isimli eseri.. Onun da ilerisinde, E. Ş.'ın Aşk ve İskender isimli romanları.. Onun biraz ilerisinde M. İslamoğlu'nun kitabları.. Onun hemen yanıbaşında ise, Şenlikoğlu kitabları..
Bunların yanında, Osmanlı'yı destanlaştıran, yalan-yanlış bilgilerle yüceltmeyi amaçladığı anlaşılan başka kitablar, yığınla..
O bölümün sorumlusuna soruyorum:
-Tamam, bunlar kendinize yakın bulduğunuz isimler de, böylesine düzmece tarih destanlarının, efsanelerin burada ne işi var?
Cevab, önceden ezberlenmişçesine, nâzik bir şekilde dile getiriliyor:
-Efendim, biz her kesime hitab etmek istiyoruz da onun için..
Tabiatiyle, hiç de samimî ve de inandırıcı bulunmayan bir yaklaşım..
*
Biraz ileride, hat san'atı örnekleri..
En kutsal İslamî isimler ve âyetler, besmele örnekleri..
Ve hemen yanında, yine aynı kamış kalemden çıktığını hissettiren bir hat uslûbuyla, 'k. atatürk..' yazılı levhalar.. Ve bunlardan bazılarını Köln'de bazı arabaların arka camlarında da görebiliyorsunuz..
-'Bu kadar kutsal ibarelerin arasında bir politikacının adının işi ne?' diyorum..
Cevab aynı:
-Biz her kesime hitab etmek istiyoruz..
-Kardeşim, o zaman Stalin'in, Hitler'in, daha başka liderlerin adlarını da yazın..
Cevab, yine nâzik ve sahte bir tebessüm..
Ama, gözlerini kaçırmaya, hışmını gizlemeye çalışıyor..
Bu arada 8-10 yaşındaki kız çocukları, İslamî muhtevalı şiirleri güzel okuduğu söylenen bir Erzincanlı'nın vereceği bir konserin duyuru kağıdlarını dağıtıyorlar.. .. Ancak, sözkonusu konserin fiyatı avuş yakıyor.. 20 Euro.. O fiyatı görenler hemen, 'Yahu, Yusuf Sami konseri bile ancak bu kadardı..' diyor..
*
Biraz daha ileriye gidiyorum..
Seramik san'atından vazo örnekleri var.. Onların da üzerine yazılar, yazılmış, müslümanların kutsal kabul ettikleri bir takım isimler..
Bunların arasında da, yine 'k. atatürk' yazılı vazo örnekleri..
-'Bu niçin?' diyorum..
-Efendim biz her kesime hitab etmek istiyoruz..
Bu yalanı söylemeye oradaki herkesi kim mecbur etti, bilmiyorum..
Fethullah Hoca'nın, bunlardan haberi yoksa, benden söylemesi, haberi olsun.. Çünkü bütün bu acaiblikler onun adına sergileniyor.. Haberi varsa, o zaman da bunların izahını yapmak ona düşer..
Onu lider olarak gören insanlara, müslüman halka 80 küsur yıldır zulmeden bir resmî ideoloji ve onun 'ikon'u haline getirilen bir ölü kişinin bu kadar baştâcı edilerek sunulması, gerçekte, bütün o zulümleri kabullenmek ve o zulmün en diktacı isimleri önünde, uzlaşmacılığın ötesinde, zilletli bir davranış şekliyle kendilerini reddedercesine eğilmek değil midir?