Hillary'nin Türkiye'yi koruma aşkı nereden depreşti dersiniz?
Tam da bu tartışmalar tırmanırken ve Amerika daha bir tutarsızlaşırken..
Amerikan Dışbakanı Hillary Clinton, İran'ın Türkiye'ye saldırdığını söylüyor ve Türkiye'yi tahrike yelteniyordu.. Bu arada, Obama'nın emriyle, 'Türkiye'nin İran konusunda Amerikan siyasetlerinin çizgisine çekilebilmesi ve ikna edilebilmesi için, özel ve seçkin diplomatlardan oluşan bir hey'etin Ankara'ya gönderildiği' haberleri geliyordu..
Hillary Clinton, Reuters'e verdiği mülâkatta, 'İran'ın Türkler'le rekabet ettiğini ve Türkiye'ye karşı saldırganca bir tavır izlediğini' belirterek şu iddialarda bulunuyordu: "İran Türkiye'ye saldırıyor, çünkü Türkiye, füze saldırılarına karşı NATO'nun korunması için NATO radarını topraklarında konuşlandırmada bizimle anlaştı. Türkiye'ye saldırıyor, çünkü Türkiye, İslam'ı kabul eden, ancak Türkiye'nin son yıllarda başardıklarıyla daha uyumlu bir çizgi izleyen laik devletleri savunuyordu. Türkiye iyi bir komşu olmaya çalıştı. Herkesin şu anda öğrendiği şey, hiç kimsenin İranlılar'a karşı emniyette olmadığı.."
*
Burada, hatırlamanın tam zamanı..
Sovyetler Birliği dağıldığı- çöktüğü zaman, Türkiye, doğu sınırlarında artık Sovyet tehdidinin kalktığını düşünüp, yeni düzenlemeler yapmaya kalkıştığında, Bruxell'deki NATO merkezinde Amerikan komutanları 'Hayır, NATO'nın sınırları Türkiye'nin doğusunda, İran sınırında biter ve sizin İran sınırınızda bir savunma boşluğunuz var..' demişlerdi..
Bugün de Türkiye, Hillary Clinton, yani, Amerikan emperyalizmi tarafından, 'Siz bilmezsiniz, biz sizi sizden daha iyi biliriz, siz İran tarafından tehdid ediliyorsunuz..' diye aldatılmaya çalışılıyor..
Türkiye'nin geçmişteki yöneticilerinin Batı'ya kayıdsız-şartsız nasıl teslim olduğunu biliyoruz.. Son 150-200 yıllık örneklerin herbirisini tekrarlamaya gerek yok..
En yakın örneği, Ecevit..
Amerikan Hükûmeti 11 Eylûl 2001 Saldırıları'nın faili olarak Afganistan ve Irak'ı gösterdiğinde, zamanın Türkiye Başbakanı Ecevit, 'Amerika müttefikimizdir, söylediklerine inanmak durumundayız..' diyerek, kayıdsız-şartsız destek vermişti..
Temennimiz, bugünkü Türkiye yöneticilerinin de, aynı çapsızlığa ve körlüğe, basîretsizliğe düşmemeleri..
Ortadoğu'nun en önemli ülkelerinden olan İran ve Türkiye'nin birbirilerine karşı düşmanca tavırlarının, bu iki taraftan hiçbirisinin de faydasına netice vermediğine tarih de tanıktır; ve böyle bir zıdlaşmadan asıl büyük faydayı ve aslan payını ancak ve ancak emperyalist-şeytanî güçler elde edecekler ve sevinç duyacaklardır..
İnşaallah, her iki taraf da tarihi tekerrür ettirmezler ve öyle bir çılgınlıktan kaçınırlar...