Camii Bombolama Geleneği

Balyoz Eylem Planı'nda yer alan Fatih Camii'ni bombalama gibi bir planı, ilk olarak İttihatçılar Edirne'de planlamış

Balyoz Darbe Planı'nda yer alan iddiaların en korkuncu olan Fatih Camii'ni patlatmanın bir benzerini, İttihatçı subaylar Balkan Savaşı sırasında, Edirne Selimiye Camii için planlamış.

İsmail Hami Danişment'in Tarihi Hakikatler'inde, İlhan Bardakçı'nın Bir İmparatorluğun Yağması kitabında ve Mevhibe Savaş'ın İkinci Meşrutiyet Döneminde İttihat ve Terakki ve Basın makalesinde belirttiğine göre, İttihatçılar 31 Mart isyanından sonra yönetimi tamamen ele geçirememişlerdi. Meclis-i Mebusan'da İttihatçı olmayan milletvekilleri çoğunluktaydı. Osmanlı'nın Kuzey Afrika'da ki son toprağı Trablusgarp'ı İtalya tarafından işgal edilince Libya'ya giden İttihatçılar, buradan Osmanlı hükümetine karşı bir darbe hazırlığı ile geri dönmüşlerdi. Çünkü seçimle iktidara gelemeyeceklerini düşünüyorlardı. Enver, Talat ve Cemal Paşa'dan oluşan ittihatçıların üçlü lider grubu, Balkan savaşlarını fırsat bilerek darbe hazırlıklarına giriştiler.

Önce ordu içerisinde deneyimli askerler terhis edildi yerlerine hiç silah eğitimi almamış askerler alındı. Bulgarların kuşattığı Edirne'de Şükrü Paşa komutasındaki askerler, bütün imkânsızlıklara rağmen şehri kahramanca savunur ve İstanbul'a yardım gönderilmesi için haber yollar.

Yardım yerine Edirne'ye asker kılığında İttihatçılar gelir. Tarihçi İsmail Hakkı Danişment'in "Tarihi Hakikatler" adlı iki ciltlik eserinde belirttiğine göre başta Talat Paşa olmak üzere bazı İttihatçılar, askerin arasına dağılarak "Siz Anadolu askerisiniz, gidin kendi topraklarınızı koruyun, Edirne'yi terk edin" diye propaganda yaparlar.

"Selimiye'yi bombalayalım"

Talat Paşa, Şükrü Paşa'ya "Selimiye'yi düşmana vermeyelim, bombayla havaya uçuralım" der.

İttihatçıların asıl amacı Edirne'yi kurtarmak değil, eğer Edirne düşerse yapacakları darbeyi kolaylaştırmaktır. Edirne'nin kaybedilmesi ve Selimiye Caminin bombalanması, İstanbul'daki hükümetin devrilerek, kendilerinin iktidara gelmesini sağlayacaktır.

İlhan Bardakçı, 'Bir İmparatorluğun Yağması –Balkan Bozgunu ve Birinci Dünya Savaşı' adlı kitabında Edirne müdafii Şükrü Paşa'nın, İttihatçıların planını anladığını ve Talat Paşa'ya dönerek şunları söylediğini yazıyor

"-Seni, hemen yarın Edirne'nin ortasında idam ettirmemi istemiyorsan, bu günden tezi yok çek git buradan Talât Bey oğlum. Sen ki sabık Dâhiliye Nazırısın, sen ki, bana Edirne'ye vatanseverlikgöstermek için er rütbesi ile gelmişsin.. Ve sen ki, bana yardımcı olmak yerine orduyu ifsâd ediyor, askere dövüşmemesini telkine çalışıyorsun... Çek git buradan, İttihat ve Terakkiyi yeniden iktidara getirmek için başka yerlerde çalış. Unutuyorsun ki ben politikacı değil, askerim. Ama sen ve arkadaşların elimizde kalan şu son serhat şehrini de politika uğruna kaybettirmek istiyorsanız o halde kazanmak istediğiniz nedir? Selimiye ki Rumeli'de cetlerimizin mührüdür. Sen bu mabedi dinamitleyip berhava etmemi söylüyorsun. Gözünü vatan ve ordu sevgisi değil, politika bürümüş, iktidar için orduya bile acımıyorsunuz. Sana Edirne Kumandanı Şükrü Paşa olarak emrediyorum. Hemen şimdi Edirne'yi terk edecek ve İstanbul'a gideceksin. Yoksa istemeye istemeye seni, yanı İttihat Terakki'nin Dâhiliye Nazırını asacak veya kurşuna dizdireceğim."

Şükrü Paşa'nın bu sert çıkışı üzerine İttihatçılar şehri terk ederler, İstanbul'dan askerlere erzak ve malzeme dahi gönderilmesini engellerler. Binlerce askerini kaybeden Şükrü Paşa şehri düşmana teslim etmek zorunda kalır. İstanbul'a gelen İttihatçılar ise Edirne'nin Bulgarların eline geçmesini fırsat bilerek Bab-ı Ali'yi basıp iktidara el koyarlar.

İttihatçılar 97 Yıl Önce Balyoz'u Babıali'ye Vurmuştu

Balyoz darbe planınının konuşulduğu bugün, ünlü Babıail baskının da 97'nci yıldönümü. İttihatçı subaylar, 97 yıl önce bugün, 23 Ocak 1913'te siyasi hayatımızın ikinci başarılı darbesini gerçekleştirmişti! (İlki Abdülaziz Han'ın sivil ve asker eliyle tahttan indirilip, katledilmesiydi.)

Tarihte Babıali Baskını olarak bilinen bu askeri darbeden sonra, darbeler hiçbir zaman peşimizi bırakmadı. Baskına gerekçe olarak 'Hükümet, memleketi kazanamayacağı bir savaşa sokup Edirne'yi kaybettirdi' diyen İttihat ve Terakki ise sadece dokuz ay sonra zorla Birinci Dünya Savaşı'na soktukları Osmanlı'ya bugünkü Türkiye'nin tam sekiz katı toprak kaybettirdi.

PEKİ NASIL OLMUŞTU DARBE...

31 Mart olayından sonra iş başına gelen İttihatçılar, orduyu siyasetin içine çekerek devleti tamamen ele geçirme planları yaptılar. Balkan savaşları sırasında Edirne'nin kaybedilmesini kendi çıkarları için kullanmak isteyen Enver, Cemal ve Talat Paşalar etraflarına topladıkları 200 subay ile darbe hazırlığı yaptı. Ordu içerisinde gizli toplantılar yaparak, yönetimi nasıl devireceklerini, yerlerine kimlerin getirileceğini bile belirlediler. Halaskar Zabitan ordusundaki yetenekli subayları kendi aralarına çekmek için bakanlık vaatlerinde dahi bulundular. Harbiye Nazırı ve başkumandan vekili Nazım Paşa'yı sadrazam yapacakları vaadiyle kandırdılar. Bu vaatlere inanan Nazım Paşa, Enver Paşa'yı Kolordu Erkan-ı Harp Reisliğine, Cemal Paşa'yı da Genel menzil müfettişliğine tayin ettirdi. Polis ve darbeye sıcak bakan Mebusan Meclisi ve polis teşkilatındaki üst düzey müdürlerle de irtibata geçildi.

Ve Enver Paşa'ya bağlı 30 kişilik darbe haveslisi subay, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin genel merkezinin önünde (bugünkü Cumhuriyet gazetesi) toplanarak "Edirne elden gidiyor, hükümet seyrediyor" naraları altında, Babıali'ye doğru yürüyüşe geçti. Enver Paşa harekete geçme talimatı verirken, Cemal Paşa Babıali'yi korumakla görevli muhafız bölüğüne 'uzaklaş' talimatı verdi.

Bakanlar Kurulu toplantı halinde olduğu sırada Cemal Paşa ve yanındaki subaylar Babıali binasına geçerler. Hareketliliği fark eden Sadrıazam yaveri Ohrili Nafiz Bey, bakanlara haber vermek isteyince, Sapancalı Hakkı tarafından öldürülür. Sadaret kapısı önünde bekleyen iki asker de vurulur. Nazım Paşa kandırıldığını anlamıştır. Olayların arkasında başka niyetlerin olduğunu görünce Enver Paşa'ya "Hani askerimize kurşun sıkmayacaktınız" diye sorar. Enver Paşa, baskına katılanlardan silahşör Yakup Cemil'e verdiği, 'Öldür' talimatı sonrasında da, Girit Savaşı'nın önemli komutanı orada vurulur.

Enver Paşa ile Talat Paşa, sadaret odasına girerek sadrazam Kamil Paşa'yı darp ederek daha önce hazırlamış oldukları istifa dilekçesini başına silah dayayarak önüne koyarlar. 85 yaşındaki sadrazamın, asker tarafından gelen teklif üzerine isitifaya mecbur kaldığını padişaha hitaben yazmasına, İttihatçılar 'ahali' sözcüğünü de ilave ettirdi. Böylece istifa gerekçesi ahali ve asker tarafından gelen teklife dönüştü.

Ünlü hikayeci Ömer Seyfettin, Ömer Naci , Samuel İsrael ve Ziya Gökalp, istifa haberini duyunca, Babıali önünde toplatılmış halka "Yaşasın millet, yaşasın hürriyet, yaşasın ittihatçılar" naralarını attırmışlardı.

Enver Paşa elindeki istifa dilekçesi ile Dolmabahçe'ye padişah Mehmet Reşad'ın yanına gider daha önce oluşturdukları Hareket ordusu komutanı Mahmut Şevket Paşa başkanlığındaki kabineyi sunar. Mehmet Reşad itirazda bulunmayarak kendisine sunulan yeni kabineyi onaylar.

Talat ve Enver Paşaların yanısıra, Filibeli Hilmi, Sapancalı Hakkı, Mithat Şükrü Bleda, Yakup Cemil, Mustafa Necip, Kara Kemal, Doktor Nazım, İzmitli Mümtaz, Silahçı Tahsin ve Samuel Israel, baskını düzenleyenlerin önde gelen kişileriydi.

Babıali baskınına karşı çıkan subaylar ve aydınlar, Bekirağa Bölüğü ve Selimiye kışlasında toplatılır. Kurulan yeni hükümet Ali Kemal ve Rıza Nur gibi muhalifleri tutuklatırken, Sadrazam Kıbrıslı Mehmet Kamil Paşa, Şeyhülislam Cemaleddin Efendi, Maliye Nazırı Abdurrahman Bey ve Dahiliye Nazırı Reşid Bey de ülke dışına çıkarıldı. Savaşa girmek ve savaşı beceriksizce yönetmek gerekçesiyle Gazi Ahmet Muhtar Paşa ve Kıbrıslı Mehmet Kamil Paşa kabineleri aleyhine soruşturma açıldı. Kahvelerde ise Enver Paşa aleyhine konuşan halk bile hafiyeler tarafından tespit edilerek evlerine gece baskınları düzenlenerek gözaltına alındı.

Yeni hükümet hemen seçim hazırlıklarına başlar. Balkan savaşları gölgesinde yapılan seçimlere yalnız iki partinin girmesine izin verilir: İttihat ve Terakki ile Ahrar Fırkası. Seçimlerin galibi, tabii ki, 366 sandalyenin 365'ini kazanan darbeci Enver Paşa liderliğindeki İttihat ve Terakki Partisi'dir!


DünyaBülteni

Araştırma Haberleri

Amerikalı Cerrahlar Gazze'de Yaşadıklarını Anlattı
İslam korkusunu yayanlar, İslam'ın dünya ırklarını Batı'nın tahakkümünden kurtarabileceğini biliyor
TARİHTEN BİR SAYFA l BÜYÜK İRAN KITLIĞI
6284'ün Perde Arkası(VİDEO)
Seçimlere ABD Mudahil Oluyor. DİKKAT!!!