İkinci Çeçenistan Savaşı'nda Kuzey Kafkasya'da çalışan Maynat Abdulayeva, Moskova'da yayınlanan "Nowaja Gaseta" gazetesinin dış haberler muhabiri. Yazıları birçok uluslararası gazetede de yayınlanan kadın gazeteci, kendisine ve çocuğuna yönelik ölüm tehditleri karşısında 2004 yılında Rusya'yı terketti. Ariana Mirza, Abdulayeva ile görüştü
Çeçenistan'da günümüzde medyayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Maynat Abdulayeva: Çeçenistan'da 50'den fazla gazete ve değişik televizyon kanalları var. Oradaki medya, dünyada olup biten her şeyi haber yapıyor. Prens Charles ve oğulları, Jennifer Lopez, vs. gibi bir çok şeyi. Tek bir istisnayla: Çeçenistan'da yaşananlar.
Devlet denetimindeki basına sansür uygulanıyor, haber olarak verdikleri tek şey, yeni Çeçen hükümetinin başarıları, yeniden yapılanma, güzel, yeni evler. Eleştiri içeren, özgür haber yayınına karşılar. Yıllardır öyle bir baskı uygulandı ki bağımsız olmayan hiçbir gazeteci artık hayatını riske atmak istemiyor.
Özellikle Anna Politkovskaya'nın öldürülmesinden sonra. Bu cinayetle eleştiri yapmaya kalkışan tüm gazetecilere gözdağı verilmiş oldu, 'gerçeği yazarsanız sizin de başınıza aynısı gelir' denildi.
Sadece Çeçenistan'da değil, Rusya'da da basın özgürlüğü kısıtlanıyor diyebilir miyiz?
Abdulayeva: Çeçenistan, Rusya'nın bir aynası. Rusya'da özgür medya sadece internet ortamında var. Serbest ve iyi gazeteciler mesleklerine ihanet etmeye zorlandılar. İlke sahibi olanlar ve resmi yalan makinesinin bir parçası olmayı reddedenler mesleklerini icra edemiyorlar.
Son yıllardaki gelişmeye nasıl bakıyorsunuz?
Abdulayeva: Baskı günden güne artıyor. İlişkide bulunduğum Rus meslektaşlarım şu anki durumun son derece dramatik olduğunu söylüyorlar. Buraya geri dönme ve gazeteci olarak yeniden çalışma fikrini unut, kafandan kesinlikle sil dediler.
Almanya'ya geldiğimden bu yana her şeyin daha da zorlaştığını anlattılar. Parlamento seçimlerinden hemen önce resmi çizgiden ufacık bir sapma gösteren tüm fikirler tabu ilan edilmiş.
Avrupa Birliği'nin bu konudaki çabalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Abdulayeva: Avrupa Birliği ülkelerinde hükümet başkanları belli ki Rusya ile iyi ticari ilişkiye, insan haklarından çok daha fazla önem veriyorlar. AB'nin Putin'e müdahale edeceğini düşünmek bana göre tam anlamıyla hayalcilik.
Rus gazı Rusya'daki düşünce özgürlüğünden, Çeçenistan'da dökülen kandan çok daha önemli ve daha değerli. Son yıllarda neredeyse 200 bine yakın insan öldürüldü, bunların 40 bini çocuk. Ve toplam nüfusu 1 milyon olan bir ülkede. Ama Avrupa bundan hiç söz etmiyor. En azından hükümet temsilcileri. Ancak Putin'le pazarlıkta bir takım güçlükler ortaya çıktığında Çeçenistan'ı öne sürüyorlar, o da ancak ucundan kıyısından. Ve bir dakika sonra konu yine unutuluyor.
Çeçenler'in Müslüman olmasının bundaki rolü nedir?
Abdulayeva: Avrupa'nın Çeçenistan'da olup bitenleri öğrenmek istememesi ekonomik çıkarların yanı sıra biraz da bundan kaynaklanıyor. İsterik İslami terörizm çığlıklarına dayanmak şu günlerde hayli zor. Bana göre bu tehdit gerçekçi olmaktan çok, varsayımsal.
Ama İslami terörizm senaryoları hükümetleri manipüle etmek için yaygın olarak kullanılan bir tehdit unsuru. Terörle mücadele bahanesini öne sürerek fikir özgürlüğünü ve diğer özgürlükleri kolayca kısıtlayabilirsiniz. Böyle bir düşman simgesine ihtiyaç var.
Çeçenler'in diğer bir şanssızlığı da Müslüman olmaları diyebiliriz tabii. Putin 11 Eylül'den sonra onları İslami terörist olarak göstermeyi başardı. Ve dünya da bunu öylece kabul etti. Halbuki anlaşmazlığın bambaşka nedenleri var. Çeçenler İslamiyet'i 200 yıl önce kabul etmişler ama bağımsızlık savaşını 400 yıldır sürdürüyorlar.
Sizin görüşünüze göre neler yapılmalı?
Abdulayeva: Rusya, Putin ya da onun kuklaları tarafından yönetildiği sürece herhangi bir iyileşme olamaz. Çeçen halkı yorgun, umutsuz. İnsanlar yaşam savaşı veriyor, bombalanmaya tahammülleri kalmadı artık. Barış olsun da, nasıl olursa olsun.
Dışarıdan bazı şeyleri etkileyebilecek güçler var mı, sürgünde yaşayanlar mesela?
Abdulayeva: Değişik grupların kendilerini ifade ettikleri çeşitli internet siteleri var. Bazı web siteleri bağımsızlık adına, bazıları da şu anki yönetimden farklı fikirleri olan insanlara bir platform sağlıyor. Ama tam anlamıyla organize oldukları ya da kurumsallaştıkları söylenemez.
Yıllardır burada yaşayan Çeçen şair Abti Bisultanov'un Almanya'ya iltica başvurusunun reddedilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Abdulayeva: Buna hiç şaşırmadım. Almanya'dan atılan ve ardından Çeçenistan'da, Rusya'da yakalanıp, işkence gören pek çok insan tanıdım. Hayatları resmen tehlikede olduğu halde o insanları oraya yolladılar. Diğer yandan uluslararası ününün Abti Bisultanov'a hiç olmazsa bir parça yardımcı olacağını umuyordum. Edebiyat çevrelerinde tanınmış bir kişidir çünkü.
Fakat talebi sudan bir nedenle reddedildi. Teröristlerle hiçbir bağlantısı yok, hastane ve benzeri yerlerden sorumlu Sosyal İşler Bakanı'ydı. Hakkında açılmış hiçbir dava yok. İltica talebinin reddedilmesine gerekçe olarak spekülatif nedenler ileri sürüldü.
Aynı zamanda Çeçen halkının hür iradesiyle seçilmiş hükümet de katiller kategorisine sokuldu. Bu kararı destekleyecek tek bir kanıt bile yoktur.
Alman medyasının Çeçenistan'daki olaylara bakış açısını nasıl yorumluyorsunuz?
Abdulayeva: Bunun unutulmuş bir savaş olduğunu çok kez söyledim. Gazeteciler de, orada ancak bir suikast ya da rehin alma olayı gibi dehşet verici bir hadise olduğunda haber yapıyorlar. Ya da son yaşanan Anna Politkovskaya cinayeti gibi. Konunun, Anna Politkovskaya gibi bir insanın öldürülmesiyle ilginçlik kazanması korkunç bir şey. Medya sadece bir hafta buna eğildi. Ardından yine unutulmuşluk ve bastırılmışlık geldi.
"Writers in Exile" (Sürgün Yazarlar) programı çerçevesinde bursiyer olarak daha ne kadar süre Almanya'da kalabileceksiniz?
Abdulayeva: Burs üç kere uzatıldı, maksimum uygulama bu kadar, 2007 sonunda bitiyor.
Siz de iltica talebinde bulunacak mısınız?
Abdulayeva: Kesinlikle iltica istemiyorum. Almanya'da durumum iyi, ama burada devletten maaş alarak yaşamak değil, gazeteci olarak çalışmak isterim. Ve mümkün olduğu anda Çeçenistan'a ya da Rusya'ya geri döneceğim.
Çeçenistan'a gitmenin güvenli olabileceğini düşünüyor musunuz?
Abdulayeva: Geri dönebilir miyim ya da buna izin verilir mi, bilemem. Çünkü Çeçenistan daha hala bilfiil savaş durumunda. Savaş başka bir biçim aldı ama bu da çok belli değil. Orası şiddetin hala hüküm sürdüğü bir yer. Fikir özgürlüğünün olmadığı bir yer. Her gün bir takım kişilerin hiç iz bırakmadan ortadan kayboldukları bir yer. İnsanların öldürüldüğü bir yer.
Söyleşi: Ariana Mirza
Almanca'dan çeviren: Gülderen Koralp Pamir