“Troller” konusundan muzdarip ne kadar çok kişi ve kuruluş var! Bu işten şikayetçi olanlar, bir süre sonra, madem bu işler böyle oluyor, sosyal medya danışmanlığı hizmeti veren kuruluşlarla anlaşıp, kendileri de kendi trol çetelerini kuruyorlar. Eminim bugün birilerine saldıran birileri, daha sonra gelip “özür” dileyecekler, helallik isteyecekler ama iş işten geçmiş olacak.
Bu troller, farkında değiller ama kendileri büyüdükçe karşısındakileri de büyütür. Onu yok edemez. Kendi varlığı ve güçlenmesi, karşısındakinin büyümesine ve güçlenmesine bağlıdır çünkü.
Trol besleyenler, karga besleyenlere benzerler. O kargalar gün gelir, kendini besleyene de saldırırlar. Çok acımasız olurlar, dünkü düşmanlarına verdikleri zarardan daha fazlasını kendi efendilerine verirler. Kullananlar ve kullanılanlar bu oyunda çoğu zaman, kendileri farkına varırlar ya da varmazlar, yer değiştirebilirler. Çırak bir trol, efendisinin gücünü o farkında olmadan kullanabilir. Bu onlara tarifsiz bir haz verir.
Troller gün gelir “tekfirci” olur, gün gelir “meddah” olur! Zaten birini yerin dibine batırırken bir başkasını aklamak ya da yüceltmek istiyordur, ya da birilerini yüceltmek ya da aklamak isterken, başkasını yerin dibine batırması gerekir. Yani bu iş onlar için bir paranın iki yüzü gibidir.
Bu Şeytani oyunun üzerini din, vatan, liderle örtebilirsiniz.
Bunlar renk körüdür. Her şey siyah ya da beyazdır. İnsanlar iki gruptur “Kahraman” ve “Hain”! Benden olanlar pislik içinde boğulsa, elinden kan damlasa da “Kahramandır”, karşı çıktıkları ise Melek olsa, onlar için Şeytan hükmündedir.
Hani “adil şahidler” olacaktık. Bunlar için “ehliyet ve liyakat”ın, “istişare ve şûra”nın bir değeri yoktur. Benden / bizden mi, o önemli. Sözü ve işi bana / bize göre mi değil mi, tek ölçüleri bu. Hani “sözü dinleyip doğrusuna tabi olacak, yanlışına karşı çıkacaktınız”. Hani “haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana zalime karşı çıkacaktınız.” Haksız olan şeyhiniz, babanız, lideriniz, kıralınız da olsa, haklı olan düşmanınız da olsa! “Bir kavme olan düşmanlığınız sizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmeyecek”ti biliyorsunuz! Kimseyi ve hiçbir şeyi çok övmeyin! Hele yüzüne asla! Reklamcılar yandı! PR’cılar yandı! Ve kimseye sövmeyin!
Unutmayın, hayır da şer de her şey Allah’ın iradesi içindedir. Biz, O’nun iradesi içindeki, Allah’ın rızasını seçelim. Bırakın liderinizi, örgütünüzü, kendi nefsinize bile çok fazla itibar etmeyin. Unutmayın, size ve sizin tabi olduklarınıza hayır gibi gelen şeyde Allah (cc) şer, şer gibi gelen şeyde hayır murat etmiş olabilir. Siz cehennem zebanisi değilsiniz, göreviniz, ötekileri yok etmek ya da cehenneme göndermek değil, “Bizim öldürmeye gelenler bizde dirilsinler” anlayışı ile onların kalplerini kazanmaktır. Onun için “güzel söz ve hikmetle” tebliğ etmekle emrolundunuz.
Merhametiniz gazabınızdan, sevginiz nefretinizden büyük olsun!. Bu çerçevede Allah (cc) indinde, şimdi vefat etseniz, makamınızın ne olduğunu merak ediyorsanız, siz neyle meşgulsünüz ona bakın. Dününüzü, bugününüzü ve yarına ilişkin planlarınıza, kimlerle birlikte olduğunuza bakın.
Bu trolleri besleyenler şunu bilsinler ki, o trollerin tek tep yaptıkları, onların kendi hesabına yazılır. Onların toplamının hesabı kadar, bunları fonlayanların, yönetenlerin, grub liderlerinin ve bunları bildikleri halde onlar karşısında sesiz kalanların hesabına yazılır. “Günaha yardım ve yataklığın da bir cezası var” ve onun hesabı din günü görülecek. Özellikle de “Allah’a ve ahiret gününe iman ettiklerini söyleyenler” bu uyarıyı akıllarından çıkarmasınlar. Unutmayın “iman ettik” demekle yakanız bırakılıvermeyecek! Gerçekten iman edenlerle etmeyenlerin ayırt edilecekleri zor bir imtihana tabi tutulacaksınız. Bu dünyada yaptıklarınızın ve yapmanız gerekirken yapmadıklarınızı, söylediklerinizin ve söylemeniz gerekirken söylemediklerinizin hesabının sorulacağı bir gün var. Ve bu dünyada yapıp - yapmadıklarınız ve söyleyip - söylemediklerinizle, ya kendi cennetinize sırtınızda tuğla, ya da kendi cehenneminize sırtınız odun taşıyor olacaksınız. Tek başına iyi niyetleriniz sizi kurtaramaz. Cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir. Dikkat edin Şeytan sizi Allah’la aldatmasın. Kaçtığımızı sandığımız şeye doğru koşuyor olabiliriz zira.
Birileri sanki ahirete hiçbir hesabı bırakmak, hatta Allah’a iş bırakmak istemiyorlar. Dünyadaki işlerin hesabını, Allah’ı bu işe katmadan ve O’nun kurallarını hesab etmeden, bu dünyada kendi akılları ve menfaatlerine göre görmek istiyorlar.
Hayat, para, makam, şehvet, oyun, eğlence, güç değil. Birilerinin gözünde şöhret, makam, para ve itibar çok değerli olabilir. Eğer bu sizi Hakk’a yaklaştırmıyor, Ondan uzaklaştırıyorsa, vay halinize. O nefsinize hoş gelen şeyler, Şeytanın yolunuza yerleştirdiği, sizi cehenneme taşıyacak birer puta dönüşebilir. Şeytanın işaret taşlarını izleyerek ilerleyecek olursanız vay halinize. Allah muhafaza, Şeytanın ajanlığına soyunursa, “İns’in Şeytanı”na dönüşür insan! Allah bu ins’in şeytanlarının şerrinden masum insanları korusun.
Dikkat! Allah, yapıp yapmadıklarınızı, söyleyip söylemediklerimizi, aklımızdan ve kalbimizden geçenleri, kapalı kapılar arkasında fısıldayarak konuştuklarımızı, algı operasyonları ile yönlendirdiklerimizi, eğitim yolu ile beyinleri ifsad edenleri ve edilenleri biliyor ve diyor ki: “Şöyle de: Biliniz ki, kendisinden kaçıp durduğunuz ölüm, muhakkak gelip size çatacaktır. Sonra akıl ve duyularla idrak edilemeyeni de edileni de bilen Allah’a döndürüleceksiniz, O da size yapıp etmiş olduklarınızı bildirecektir.”(Cuma Suresi - 8) Bilelim istedim!
Eğer kendiniz, çevreniz, ülkeniz ve milletiniz için kurtuluşa giden bir yol arıyorsanız, “Allah’a dayanın, sa’ye sarılın, hikmete ram olun” “Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol”.
Selâm ve dua ile.