Torba yasa çıktı, Meclis tatile girdi, şimdi gündem HSYK’ya ve Cemaat operasyonuna odaklandı.. Bu arada bakanlıklara yeni atamalar gerçekleştirilecek..
HSYK seçimlerinde cemaatin kazanma şansı hemen hemen yok gibi.. Şu an için bir çok kişi halen cemaatle berabermiş gibi gözükmesine rağmen, bir çok kişi bu yapıdan hızla uzaklaşıyor.. Bu iş biraz da Kılıçdaroğlu’nu aday gösterip, sonra oy vermemeye benziyor.
Göreceksiniz, cemaat mensubu denilen adamlar bile, Cemaatin adaylarına oy vermeyecekler.. Çünkü bu işin bu şekilde devam etmesi halinde, yarın çok daha zor şartlarla karşılaşacaklarını biliyorlar.. İnatlaşmanın bu yarayı daha da derinleştireceğinin farkında bir çok kişi..
Hatırlarsanız Kılıçdaroğlu’nu aday gösteren 944 delegeden 204 delege İnce’ye oy vermişti.. Cemaatin adayı olduğu halde kendi kendine oy vermeyecek isimler olacak..
Birileri hükümetten korkuyor ama, Cemaatten de korkuyor.. Ortaya çıkan dehşetli bir gerçek var, o da cemaat denen yapı, dinleyenleri de dinlemiş.. Cemaate yardım eden işadamları yarın vazgeçerse diye onların görüntülerini de kayda almışlar. Bürokratlar da aynı şekilde dinlenmiş, kayda alınmış. Bal tuzakları kurulmuş.
Cemaat denen yapı kendi içinde çoğul bir yapı.. Bir kısmı güç ve iktidar bunların elinde diye bunlara yanaşmış. Şimdi de ilk tercihlerinde olduğu gibi, bu ayrışmada güç ve iktidar kimin yanında ise, onun yakınında duracaklardır..
Bunların bir kısmı, haksız bir şekilde işe yerleştirilmiş, soruların cevap anahtarı verilmiş, jüri tarafından sözlü mülakatta kayırılmış, hızla terfi ettirilmiş.. Bunlar şimdi iki arada bir deredeler.. Cemaatin kaybeden taraf olduğunu ve bu yolun geri dönüşü olmadığının farkındalar, ama alenen karşı çıkamıyorlar. Bu takdirde Cemaatin kendilerini ele vermesinden korkuyorlar..
Cemaatin kendine ait işletmelerinde çok büyük bir kadrosu var. Onlar da zor durumda.. Cemaatten ayrılırlarsa iş bulamayacaklarını ve kıdem tazminatı alamayacaklarını düşünüyorlar.. Onun için dişlerini sıkıyorlar.. Bir de ilk giden kendileri olmak istemiyorlar..
İşadamlarının büyük bir kısmı cemaatle arasına mesafe koydu.. Cemaate yakın finans kuruluşları ile işletmelerle bağlarını kopartıyorlar.. Cemaatle kazan/kazan formülü ile, al gülüm-ver gülüm iş görenler de şimdi bu işten en az zararla ve kısa zamanda kurtulmanın yollarını arıyorlar.
Polis ve yargı cemaatin en büyük güvencesi idi.. Polisteki temizlik devam ediyor. Ardından sıra yargıya gelecek. Bu açıdan HSYK önemli.. Kaldı ki, bana kalırsa yargıda yeni yasal düzenlemeler ve idari bir takım tasarruflar da masada.. Mesela İstinaf Mahkemeleri uygulamaya geçirilirse yargıda bir çok taş yerinden oynar..
5 yıl avukatlık yapan ya da akademik kariyer sahibi hukukçular yargıda görevlendirilebilir..
Cemaatin sermaye, finans, iş dünyasındaki uzantılarını tasfiye etmek zor değil. Sermaye ürkektir. Mediası da zaten can çekişiyor.. Son hafta içinde 27.000 tiraj kaybetti ve bu rakam her hafta biraz daha büyüyor..
Üniversitelerde ciddi etkinlikleri var.. Manisa’da sanırım mevcut rektör, 200 yeni akademisyen almış. Tek örnek Manisa değil bu arada. Bu cemaat kadrolarının göreve alma ve akademik kariyer kazandırma tasarruflarının ciddi bir şekilde gözden geçirilmesi gerek. Paralel yapı, adeta unvan dağıtmış.. Yurt dışında gazete dağıtımı yaparken üniversiteye gitmeden aldığı diploma ve yüksek lisanstan sonra kendi üniversitelerinde doktora unvanı verilip, ardından bir devlet üniversitesine yardımcı doçent olarak atanıp, daha sonra da bölüm başkanı yapılan lise mezunu seviyesinde insanların olduğu söyleniyor.. Birileri inatlaşacağına, meydan okuyacağına susup köşesine çekilse belki bir kenarda unutulabilir, öncelikli sorun haline gelmez, ama birileri sazan gibi atlıyor.. Atlasınlar bakalım..
Cemaatin bu tür karanlık işlemlerinden sonra, CHP çizgisindeki sözde sol ve masonik yapılarla kurdukları derin ittifak da, bir çok liberal ve sol düşünceli insanın bu koalisyona mesafeli durmasına yol açtı.. Bir zamanlar cemaate dokunan yanıyordu, şimdi sarılar yanıyor.. Cemaate yakın durmak öfke şimşeklerine paratonerlik yapmak gibi bir şey bugün hem siyasi ve hem de toplumsal anlamda..
Bana kalırsa bu cemaat denen yapının, dış bağlantıları çözülmeden işin aslına vakıf olmak mümkün değil..
Unutmamak gerekirse cemaat denilen bu yapının bu günkü yapısı 23 yıllık bir geçmişe sahip ve yaklaşık 25 milyar dolarlık bir bütçeden söz ediliyor. Bu kaynağın büyük bir bölümü de merkezi hükümet ve belediye kaynaklı. Ve tabi dış yardımlar yanında çok büyük bir himmet zinciri var..
Paralel bir devletten ve paralel bir dinden söz ediyoruz..
Bu olayın para trafiğini çözmeden asıl yapı asla anlaşılamaz..
Bu yapının üzerine giderken, bir yandan kamudan ve yerel yönetimlerden aktarılan kaynakların geri alınması ayrı bir proje şekli de ele alınmalı. Aynı şekilde aldatılan insanların himmetlerinin geri ödenmesi ya da onların da kamuya aktarılması için de bir çalışma yapılması gerek. Madem bir örgütten söz ediyorsunuz, bu örgüte yardım ve yataklık edenlerin mali kaynaklarının tesbit edilip onların da kamuya aktarılması gerekir. Bunu yaparken, kişilerin öz kaynaklarının korunmasına gereken titizlik gösterilmesi de gerekir. Aynı zamanda geri dönüş, pişmanlık kapısının açık tutulması da gerekir..
Cemaatin gidecek yeri yok. Gücü de kalmadı.. Cemaat için görünen o ki, gelecek günler, geçen günleri aratacak.. Ekim-Kasım, el mi yaman, bey mi, göreceğiz. Selam ve dua ile..
yeniakit