Pakistan'da “Adaletsiz İnsanlık Olmaz” konferansı
LAHOR
Pakistan'da yapılan “Adaletsiz İnsanlık Olmaz” Konferansı'nın sonuç bildirgesinde, İslami hareketlerin, ilkesel yönden yönetime gelme tarzı olarak barışçıl yolları ve seçimleri tercih ettiği ve tüm engellemelere, komplolara rağmen, fedakarlıklarla bu yöntemin tercih edilmeye devam edileceği vurgulandı.
Lahor kentinde dün başlayan, İslam dünyasından 20'nin üzerinde ülkeden 40'tan fazla tanınmış cemaat lideri ve siyasetçinin katıldığı konferans, sonuç bildirgesinin okunmasının ardından sona erdi.
Ülkenin en büyük dini hareketlerinden biri olan Cemaat-i İslami'nin lideri Şeyh Münevver Hasan'ın davetiyle gerçekleştirilen ve İslam dünyasında yaşanan en önemli sorunların ele alındığı konferansın son gününde söz alan liderler, yaptıkları kapanış konuşmalarında, Mısır, Suriye, Filistin, Arakan başta olmak üzere İslam dünyasında yaşanan sorunlar ve krizler için çözüm yollarına değindi.
Uzun süren görüşmelerin ardından İslami hareketlerin önümüzdeki süreçte izleyeceği yol haritasına ilişkin katılımcılar, şu kararları aldı:
İslami hareketler, barışçıl ilkeler benimsemeye, hikmet ve güzel sözle dinin mesajını yaymaya devam edecektir. Mısır, Suriye, Bangladeş, Filistin, Irak, Afganistan, Keşmir ve Arakan halklarının yanında daha güçlü bir şekilde yer alacak, dünyada yaşanan zulmü ortadan kaldırmak için ahlaki, siyasi, diplomatik ve hukuki çabalarını sürdürecek.
İslami hareketler, İslam ülkelerinde Müslümanların maruz kaldığı sıkıntıları vurgulamak ve ortaya çıkarmak için yoğun, ortak diplomasi trafiği yürütecek, Bağımsız Küresel Genel Sekreterlik, İslami hareketler arasında işbirliği, koordinasyon ve bilgi alışverişini artıracak ve daha fazla kişi ve kurumun, benzer konferanslara katılımı için çağrıda bulunacak.
Müslüman halkları, tanrıtanımazlık tehlikelerine karşı korumak için ilmi çabalar arttırılacak, yalan haber üreten, karartma uygulayan ve dezenformasyona sebep olan medyaya karşı dikkatli ve koordineli olunacak.
Son olarak, halklar arasında ortaya çıkan ihtilaflarda, temel prensipler üzerine anlaşmaya varılarak müşterek yaşamın yol ve yöntemleri üzerinde durulacak.
Mısır halkının metaneti, özgür halklara umut oldu
Mısır’da darbe yönetiminin, insanlığı tarih karşısında utanç içinde bırakacak bir zulüm politikası uyguladığı belirtilen bildirgede “Mısır’daki darbe, Mısır halkının sandık başında verdiği karara yapılan açık bir saldırıdır. 60 yıl sonra Mısır halkı ilk defa seçimlerle başa getirdiği hükümetin, Siyonistlerce, bölgesel ve uluslararası güçlerin desteğiyle devrilmesini ve binlerce çocuk, genç, yaşlı, kadın ve masum insanın öldürülmesini şiddetle kınıyoruz. Mısır halkının azim ve metaneti, tüm özgür halkların kalbinde umut tohumları yeşertti. Rabia işareti bir yandan devlet terörizmine karşı bir duruşu, diğer yandan Mısır halkının direnişini simgeler oldu. Biz katılımcılar olarak, baskılara, katliamlara rağmen direnen Mısır halkını selamlıyoruz” denildi.
"Suriye'de çözüm: adil demokratik yönetimdedir"
Suriye’de çözümün, halkın tüm haklarını aldığı adil bir demokrasiye geçiş ile mümkün olabileceğinin vurgulandığı bildirgede, şu ifadelere yer verildi:
“Suriye rejimi, 40 yılı aşkın süredir diktatörce, baskıcı uygulamalarıyla ülkeyi tarumar etmiş, şehirleri yıkmış, yüzbinin üzerinde insanın ölümüne, milyonlarca insanın göç etmesine neden olmuştur. Tüm bu şiddet ve zulme göz yuman uluslararası camiadan ise sözde insan haklarına bağlılık, eşitlik, demokrasi, kadın ve çocuk hakları söylemlerinden başka bir şey duyulmamaktadır. İki karşıt kampta yer alan ABD ve Rusya’nın aslında “Suriye’yi yıkmak" gibi tek bir hedef üzerinde mutabık olduğu görülmektedir. Bini aşkın kişinin hayatını kaybettiği kimyasal silah saldırısının ardından silahların imhası için devreye giren uluslararası toplum, yüzbinin üzerindeki ölümü görmezden gelmeye devam etmektedir. Çözüm, rejimin yerini halkın yönetimine bırakmasından geçmektedir.''
Dünya Arakan'a sessiz
Soykırımla karşı karşıya kalmış mazlum Arakan halkına, uluslararası toplumundan boş vaatler dışında hiçbir yardımın dokunmadığı, yaşama haklarından men edilmelerinin tek sebebi Müslüman olmaları olduğu, Müslüman komşu ülkesi Bangladeş’in baskı altında kalan Arakan halkının yanında durması yerine zalimin tarafını tuttuğu, kapılarını uluslararası insanı yardım kuruluşlarına kapatarak yardımların muhtaç Arakan halkına ulaşmasını engellediği belirtilen sonuç bildirgesinde İslam ülkeleri, milyonlarca insanın, İslama karşı duyulan "nefret ateşinde yanmalarını engellemeye" çağırıldı.
Bir milyon 800 binden fazla Filistinlinin Gazze’de kuşatılmış durumda yaşamaya mecbur bırakıldığı hatırlatılan bildirgede, ''İsrail işgalini sürdürmekte, Mescid-i Aksa'yı yıkma eğilimi sergilemektedir. İslam ümmeti bu durumu kabullenecek değildir, direniş sürdürülecektir, ahlaki anlamda direnişin bir hak olduğunu deklare ediyoruz'' denildi.
Katılımcıların Amerika’nın, Afganistan ve Irak işgali ile Pakistan, Yemen, Somali ve diğer bölgelere düzenlediği saldırıları kınadığı belirtilen bildirgede, bu saldırıların söz konusu ülkelerin egemenliğini ihlal ettiği, binlerce insanı katletmekle kalmayarak savaşı ve terörizmi daha da körüklediği savunuldu.
İslami hareketlerin, mabedleri ve masum sivilleri hedef alan terör eylemlerini şiddetle kınadığı vurgulanan sonuç bildirgesinde, şu ifadelere yer verildi:
''Gerçek Müslüman, zulm etmez, zulme karşı direnir. Müslümanlar, sorumsuz intikam hisleri ile şiddete meyletmemelidir. Terörü destekleyen gizli odaklara karşı dikkatli olunmalı, din adına zulüm ve vahşete ortak olunmamalıdır. Özellikle gençlerimize dikkatli olmaları uyarısında bulunuyoruz.''
Pakistan'ın Belucistan eyaletindeki depremde ölenlerin sayısı 350'ye ulaştı.