Bir oğlu askerde, bir oğlu dağda olan bir ananın yüreğindeki sızıyı hep anlatıp durduk. Peki şuna ne dersiniz.. Bir Kürtle evli bir Türk. Malatya"da iki örnek vardı. Birinde Kürt erkek, Türk kadın, ötekinde Türk erkek ve Kürt kadın.. Biri bir STK yöneticisi, ötekisi bir akademisyen. Her ikisinin de 3"er çocuğu var.. Her ikisinin de evlilikleri ile ilgili bir sorunları yok..
Siz bu ülkeyi bölüp de ne yapacaksınız. Bu iki kişiyi nasıl ayıracaksınız? Bölünürse, herhalde, en azından uzun bir süre dost olmayacaklar.. Bu ailenin hali nice olacak? Kim nerede kalacak?.. Ayrılacaklarsa çocuklar nerede kalacaklar?.. Çocukları da ayırırsanız, biri annesiz, biri babasız. Bunu hiç düşündünüz mü? Bir erkeği ya da kadını, eşi ile anne-babasını tercihe mecbur bırakmak.. Çocukları anne ya da babalarını tercihe mecbur bırakmak..
Türkiye"nin dört bir yanına yayılmış Kürtler ne olacak? Güneydoğu"ya mı göç edecekler?. Ortaklıkları, dostlukları, akrabalık ilişkileri ne olacak?.. Güneydoğu"da Türkler, diğer bölgelere mi göçecekler..
Kim nerede kendini nasıl güvende hissedecek.. Kin ve kavganın kime ne faydası var..
Anadolu"daki Kürtler, Kürdistan"daki Türkler! Böyle bir durumu nasıl içinize sindirebilirsiniz.. Ortadoğu"nun parçalanmış coğrafyasına kanlı çizilmiş yeni kahır çizgilerine gerek var mı? Aksine, emperyalistlerin bizi bize düşürmek için aramıza cetvelle çizilen sun"i sınırları kaldırmamız gerek.. Bunun için ortaklaşa çalışmamız gerek..
Birilerimiz nasıl böyle bir yalana kandılar bilmiyorum..
Kürt coğrafyası, İran, Irak, Suriye ve Türkiye ile çevrelenmiş. Herkes heryerde. Bu coğrafyadaki herkes bir şekilde birbiri ile akraba.. Bunların kim nasıl ayırabilir birbirinden.. Bu olmayacak bir şey.. Ayrılık olursa bunun sonu herkes için felaket olacağını nasıl düşünmezler..
Kürtlerin kendi aralarında birlik olabilir mi? Türkler birlik mi ki! Zazası, Soranini, Gurmançosu, Alevisi, Sünnisi, sağcısı, solcusu, feodali, aşiret-kabile milliyetçiliği yapanı, milliyetçisi, Amerikancısı, Masonu, Mafiası, ahlaksızı, dindarı, Hizbullahını düşünün. Muhtemel bir iç hesaplaşmada, bölünmeye destek verenler bile, sığınmak için Türkiye sınırına dayanırlarsa şaşmamak gerek.. Devrim genellikle önce kendi evlatlarını yer de! Zulmetmedik ahali kalmaz gün gelir. Biz bunları yaşayarak gelmedik mi bu günlere!
Ben Malatya"da bir hanım konuşmacının bir de bir erkek konuşmacının sorusuna takılıp kaldım..
Siyasi hedefleri uğruna gözlerini karartan kimileri ne kadar acımasız oluyorlar bazan.. Devrim uğruna kadınların, erkeklerin, çocukların, annelerin yürek sızılarını nasıl da görmezden geliyorlar..
Kimi Kürt milliyetçileri, Kemalist, ulusalcı, Türk milliyetçilerini örnek alıyorlar.. Türk milliyetçilerinin fikir babalığını yapan da bir Kürt: Ziya Gökalp..
Bu rejim herkese zulmetti. Lazına da, Kürdüne de, Sünnisine de Alevisine de. Sağcısına da solcusuna da. Diyarbakır cezaevini de biliriz Mamak"ı da.. Müslümanına da zulmetti, Hıristiyanına da..
Türkiye"nin bölünmesi üzerine hayal kuranlar da var, bunu bir paranoya dönüştürenler de.
Türkiye barış olmazsa bölünür. Barışın da ilk şartı adalettir.. Hep birlikte ırkçılığa/ulusalcılığa karşı çıkarak barışı sağlayabiliriz.
Her iki taraf da inadından vazgeçecek, zulümden vazgeçecek, adalet zeminin de buluşacağız.. Taviz dedikleri bu birilerinin. Zulmetmekten vazgeçmeyi taviz kabul ediyor.. Hep birlikte, haklıdan yana, zalime karşı duracağız.
Herkesin eli kanlı. Birlikte itiraf edeceğiz; "Biz zalimlerden olduk" diye ve sonra barış gelecek..
O kadın ve erkeğin sorusuna verecek bir cevabınız var mı?
Biz kardeşiz ve büyük çoğunluğumuz Müslüman! Her ne sebeble olursa olsun kan davası meşru değil.. Irkçılık lanetlenmiştir.. Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir. İnsanları yaşatalım ki, medeniyetimiz hayat bulsun. Allah bizi affetsin ve kalplerimizi yakınlaştırsın..
Herkesin önce kendi kendine şu soruyu sorması gerek: Ben nerede yanlış yaptım.. Biz kendimizi değiştirmeden, Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecek.
Selâm ve dua ile..
yeniakit