Cevabını bir türlü bulamadığım sorular

Hasan Karakaya

Gündem “olay”larla, benim kafam ise “soru”larla dolu... Ben mi “paranoyak” oldum, yoksa “bilinçli bir strateji” mi uygulanıyor, bir türlü içinden çıkamadım.

Meselâ, şu “trafik yoğunluğu” meselesini kafama fena halde taktım... Tatilden döndüğümden bu yana; İstanbul trafiğinde “bambaşka bir yoğunluk” var... Eskiden “yarım saatte” gittiğim bir yere, şimdi “iki saatte” ancak gidebiliyorum!..
Denilebilir ki;
“Bayram yoğunluğu!”
Tamam da; bu, 2-3 günün meselesi değil ki!.. Bir haftadan bu yana bütün yollarda trafik kilit!..
Üstüne üstlük; bir de, sık sık yaşanan “trafik kazaları” yok mu, insanları çıldırtıyor.
Ve elbette;
“Tepki”ler, “protesto”lar ve “küfür”ler cabası... Herkes İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a yükleniyor.. Tabiî, fırsat bulmuşken Hükümet’i ve Tayyip Erdoğan’ı da suçluyorlar.
İşte ben, bunu merak ediyorum;
“Trafiğin kilitlenmesi” ve “eften-püften kaza”larla yolların saatlerce tıkanması “normal” olaylar mıdır, yoksa birilerinin “düşünülmüş-plânlanmış eylemleri” midir?

GEZİ ZEKÂLI’LAR MI PLÂNLADI?

Birileri, trafiği kilitleyerek “Kadir Topbaş’ı itibarsızlaştırmaya” ve insanları “CHP adayı”na yönlendirmeye mi çalışmaktadır?..
Ben bu soruya cevap ararken; geçenlerde Ülke TV’deki “Sıradışı” prgramında Turgay Güler ve Nevzat Çiçek de “trafik yoğunluğu”nun ve “koftiden kazalar”ın “düşünülmüş eylemler” olduğunu ve üstelik malûm gazetelerde “İstanbul’da trafik durdu” haberlerinin artacağını söylemezler mi?..
Şaştım kaldım...
Demek oluyor ki;
Taksim’in “Gezi Zekâlı”ları, şimdi de “Trafik Canavarı” oldular!..
Yolun ortasında birbirlerine çarpan, otomobillerindeki “ufak-tefek sıyrık”lara rağmen saatlerce yolu tıkayan birilerini gördüğünüzde, yüzlerine dikkatli bakın, pekalâ “Gezi Zekâlı” olabilirler!..

CHP’NİN “MAKARNACI”SI!

Son günlerde merak ettiğim konulardan biri de; 90 yıldır “Atatürk’ün izinde” yürüyen CHP’lilerin, birdenbire “Erdoğan’ın izinde” yürürken, ne hissettikleriyle ilgili...
Malûm;
“AK Partili belediyeler”in ihtiyaç sahibi vatandaşlara yaptığı kömür ve makarna yardımı sık sık CHP kurmayları tarafından eleştiri konusu oluyordu.
Belediyelerin yaptığı yardımdan yararlananlar da “makarnacı” olarak adlandırılıyor ve insanlar “oylarını bir makarnaya satmak”la suçlanıyordu. Başbakan Tayyip Erdoğan ise, yaptığı hemen her açıklamada sosyal devlet vurgusu yaparak devletin vatandaşın ihtiyacını karşılaması gerektiğini söylüyordu...
AK Partili belediyelerin yaptığı kömür ve makarna yardımının bir benzerini CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesi yapmış, iyi mi?!?.. Belediyenin isminin de yazılı olduğu odun çuvalları, ihtiyaç sahiplerine iletilmek üzere depolara stoklanmış!..
Seçmen kitlesi ağırlıklı olarak CHP’li olan ve belediyeyi de CHP’li Aziz Kocaoğlu’nun yönettiği İzmir’de görüntülenen odun çuvalları, sosyal medyada da alay konusu olmuş!..
Kimi “İzmir Büyükşehir Belediyesi Tayyip’in izinde” diye “tweet”ler atmış, kimi de “Aziz Kocaoğlu da makarnacı oldu” şeklinde mesajlar atmış!..
İzmir de “makarnacı” olduğuna göre, kendisi de bir “İzmirli” olan Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil, bu duruma bakalım ne diyecek?..
Öyle ya; Özdil’e göre AK Parti’ye oy verenler “Bidon kafalı” ve “makarnacı” idiler!..
21 Kasım 2006 tarihli yazısında, “İzmir” için demişti ki;
“l Ahalisi makarnaya, bulgura ve kömüre oyunu satmadığı için, oy alamayanların “Gâvur” dediği İzmir!
l “Bir başka belediyemiz ise, “belediyemizin mezarlığından kesilerek, sobaya girecek şekilde hazırlanmış ve paketlenmiş odunlar, evlere ücretsiz olarak itinayla teslim edilmektedir” diye duyurmuştu.
Paketli odun.
Sobaya girecek şekilde.
İtinayla.”
Merak ediyorum “İzmirli seçmen” için şimdi ne diyecek?..
“Bidon kafa” eskidiğine göre, İzmir’e de herhalde “Odun Kafa” der!..
Kim, ne der bilmem...
Ama benim dediğim şu:
“CHP de AK Parti’nin izinde!”
Ya da;
“Taklitte sınır yok!”
İşin doğrusu;
Geç bile kaldılar!..
Aziz Kocaoğlu’ndan ricam; “İtinayla hazırlanmış, sobaya girecek şekilde” kesilmiş odunlardan bir “paket” yapıp, Yılmaz Özdil’e de göndersin!..

TARAF, BERTARAF!

Cevabını merak ettiğim sorulardan biri de, “Taraf’ın tavrı” oldu... Gerçekten merak ediyorum; 20 Ocak 2010 tarihli manşeti ile Türkiye’nin gündemini sarsan ve bir anlamda “Balyoz Dâvâsı”nın fitilini ateşleyen Taraf, “Balyoz sanıklarına verilen ceza”yı niye “minnacık” verdi, niye “Resmî Gazete başlığı” gibi bir başlıkla verdi?..
Öyle ya; 20 Ocak 2010 ve sonrası günlerde, “darbe plânının ayrıntıları”nı çarşaf çarşaf yayınlamış ve neredeyse tüm sayfalarını günlerce bu olaya ayırmıştı!..
Ama şimdi;
“3-4 sütunluk bir haber!”
O da;
“Resmi Gazete” gibi tarafsızlıkla!..
Ne oldu bu Taraf’a?..
“Sensör”lerinde mi bir sıkıntı var,
Yoksa “finansör”lerinde mi?..
Ben, pek inanmadım ama;
İddialara göre, “Ergenekoncularla uzlaşma arayışı” içindelermiş!..
Merak ediyorum;
Bu renksizliğin ve korkunun sebebi “fobi” midir, yoksa Washington’daki “lobi” midir?..
En başta dedim ya;
Gündem “olay”larla, benim kafam ise “soru”larla dolu.
Soruyorum ama,
Cevap bulamıyorum!..
Bulan varsa, bana da söylesin!..

BDP’nin tavrı... Kavun dedim, kelek çıktı!
BDP kurmayları ne yapmak istiyor, kafaları niye bu kadar karışık bir türlü anlayamadım...
Malûm, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 30 Eylül’de açıkladığı “Demokratikleşme Paketi” için “kabak” dediler!..
Yani olmamış, ham!..
Tamam da; geçen yıl bu vakitler, sırf “Andımız”ı protesto için 4 hafta boyu çocuklarını okullara göndermeyen ve “Andımız kalksın!” diye kampanyalar düzenleyenler bu “BDP’liler” değil miydi?..
Ve yine, “Alfabe”ye “X, W, Q” harflerinin de girmesini isteyen bu “BDP’liler” değil miydi?..
Eee, ne getirdi bu paket?.. “Andımız” kaldırıldı, o harfler alfabeye girdi... BDP’liler, “paket” için buna rağmen “kabak” diyorsa, hiç kusura bakmasınlar ama, kendilerinin yaptığı da tek kelimeyle “kelek”liktir!..
Uzun lâfın kısası; “kabak” benzetmesi, BDP’lilerin “kelek”liğini “tabak” gibi ortaya çıkarmıştır!..
Bunu yazın bir kenara!

yeniakit