Çevresinde pek sevilmeyen birini arıyoruz!

Mehmet GÖKTAŞ

Bilmiyorum siz katılacak mısınız? Bir insanın adil olabilmesi, özellikle adaletli bir yönetici olabilmesi için çevresi tarafından sevilmeyen birisi olması gerektiği kanaatindeyim.

Diyeceksiniz ki, “ama yönetici olabilmesi için geniş bir çevresinin, taraf ve etrafının olması gerekmez mi?”

Bir yönüyle haklısınız, zaten tarih boyunca insanlar ne çekiyorlarsa bu çelişkiden çekiyorlar. Yani tarafı etrafı olmayan, çevresinde sevilmeyen birisi kolay kolay yönetici olamıyor. Çevresinin gücüyle iktidara gelenlerse kendisini iktidara getiren bu çevreye bir diyet, bir bedel ödemek durumunda kalıyor ve böylece daha ilk adımda adalet çizgisinden sapılıyor.

Hatta söz konusu bu yönetici kendisi dürüst, adaletli, midesine haram lokma sokmayan, çoluğuna çocuğuna haram yedirmeyen birisi olsa bile yetkiyi ele aldığında sevenlerinin baskısından kurtulamıyor. Tarih bunun örnekleriyle doludur.

Bir başka husus, yöneticileri iktidara getiren sadece bizim bildiğimiz klasik anlamdaki taraf etraf akraba çevresi değil gerçek anlamda iktidarı elinde bulunduran güç merkezleridir.

Yerel seçimler yaklaştıkça biz de nasıl ederiz de yaşadığımız şehri emin birilerine yani “Şehremini”ne teslim ederiz diye kafa yormaya devam ediyoruz.

“Çevresinde pek sevilmeyen biri olmak” aslında sadece üst düzey yöneticiler için değil günlük hayatın her seviyesinde aranan bir kişilik olmalıdır; hiç kimsenin hatırını dinlemeyen, sadece hakkın hatırını gözeten, haktan yana olan insan tipine aile ve sülale içinde, sokakta, mahallede ve semtte de muhtacız.

İslam bunu öncelikle bizzat Peygamber Aleyhisselamın hayatında rayına oturtmuş; “Ey Nebi, söyle eşlerine, eğer dünya hayatını ve onun süsünü, ziynetini istiyorsanız gelin size bir şeyler vereyim ve sizi güzellikle bırakayım.” (33/28) Lütfen siz bu emri sadece basit bireysel bir takva tavsiyesi görmeyin.

Hz. Ömer’i (r.a) adaletin sembolü yapan şeylerin ne olduğu hususunda biraz detaylara inmeye çalışın.

Vefatı esnasında içlerinden birisini halife seçmeleri için tavsiye ettiği altı kişiye dikkat ettiniz mi? Hepsi de cennetle müjdelenenlerdi ama o altı kişinin içinde cennetle müjdelenenlerden olduğu halde eniştesi Said bin Zeyd (r.a) yoktu. Hani şu kendisinden dört beş yıl önce Müslüman olan ve bundan dolayı tokatladığı Said bin Zeyd yoktu, kendi oğullarından biri de yoktu.

Hz. Ömer’i sarıp sarmalayan, iktidarda tutan bir çevresi yoktu, belki yanlış anlaşılacak ama Hz. Ömer’in bağlıları, sevenleri, kısacası Ömerciler yoktu.

Yani demek istiyoruz ki, Ömer olabilmek için önce yakın çevreyi gözden çıkarabilmek gerekiyor. Bu düşüncelerle hepinizin cumasını tebrik ediyorum.