"CHP Darağacına Cellatlık İçin Çıktı"

Başbakan Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında gündemdeki konulara değindiği bir konuşma yaptı.

Başbakan Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu.

Konuşmasına dış politikadaki gelişmelere değinerek başlayan Başbakan, Irak ve Suriye üzerindeki gelişmeleri yakından takip ettiklerini belirtti. Bölgede bir mezhep çatışması ortamı yaratılmasına kesinlikle izin vermeyeceklerini ısrarla vurgulayan Erdoğan, Suriye'de halkın taleplerine uygun bir siyaseti desteklediklerini de söyledi.

Fransa Senatosu'nda kabul edilen 'soykırım yasası'nı da sert dille eleştiren Başbakan, bu yasaya karşı çıkmayanların Avrupa'da yükselmekte olan faşizmin ayak seslerini de göremeyeceğini iddia etti. Başbakan, sabırlı olduklarını belirtti ve ekledi: "Fransa'daki küçük, ırkçı zihiniyete Türkiye ile kavga ediyoruz payesi vermeyeceğiz."

Uludere olayında hayatını kaybedenlerin ailelerine 123 bin Lira ödeneceğini açıklayan Başbakan, Uludere olayının soruşturmasının da titizlikle yürütüldüğünü ve bu soruşturmanın Ankara'nın karanlık dehlizlerinde kaybolmayacağını belirtti.

Başbakan Erdoğan konuşmasındaki en sert eleştirileri ise muhalefet partileri CHP ve BDP'ye yöneltti. CHP'nin "halk çocukları okuyunca, ülke yönetiminde söz sahibi olunca" rahatsız olduğunu iddia eden Başbakan, CHP'nin Türkiye tarihinde idam sehpasına sadece yağlı ilmeği insanların boyunlarına geçirmek için çıktığını da söyledi. BDP'yi ise Uludere olayını istismar etmekle suçlayan Erdoğan, "Bingöl'de çocuklarını korumak için canlı bombanın üzerine kapanan kardeşimiz için neden gözyaşı dökmediniz?" sorusunu da BDP'ye yöneltti.



Başbakan Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şu şekilde:

SURİYE VE IRAK İLE İLİŞKİLER

"Bizim Türkiye olarak ne Suriye'de ne de Irak'ta herhangi bir etnik grubun yanında olmamaz, onlar üzerinden hesaplar içinde olmamaz asla ve asla mümkün değildir. Mezhep çatışmalarının bölgeye ne tür acılar çektirdiğini biliyor ve mezhep çatışmalarının olmaması için elimizden geleni yapıyoruz.

Irak Başkanı Maliki'nin "Türkiye içişlerimize karışmasın" açıklamasını çok çirkin buluyorum. ABD ve diğer ülkeler Irak'ı işgal ettiğinde bize de davet olduğu halde biz Irak'lı kardeşlerimiz tarafından istenmediği için Irak'a gitmedik. Çünkü Türkiye istenmediği yerde olmaz. Ama Maliki de şunu iyi bilsin, bölgede bir mezhep çatışması yaratılıyorsa bizde buna izin vermeyiz. Sayın Maliki mezhep çatışması başlatırsa biz buna sessiz kalamayız.

Milyonlarca kilometre öteden gelenleri evsahipliği ile karşılayacaksın, evinde ağırlayacaksın sonra sınır komşun Türkiye'ye içişlerimize karışma diye açıklama yapacaksın. Bu nasıl bir siyaset anlayışı. Siz kendi bakanlarınızın evinin önüne tank koyarsanız kimse size adil bir başbakan demez. Böyle bir saçmalık, böyle bir yönetim anlayışı olur mu? Maalesef bunları Irak yönetimi sergiledi.

Suriye'de azınlığın çoğunluğa hükmettiği değil halkın taleplerine uygun bir siyasetin doğmasını savunuyoruz.

Bölgede mezhep çatışması çıkartmaya çalışanlar Kerbala'da peygamber tırunu katledenler gibi tarih sayfasında karanlık harflerle yazılır. Kardeşine silah doğrultan Yezit'tir. Diyor ki Hz. Ali, "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır". Irak yönetimi akan kardeş kanınını görmüyorsa Hz. Ali'nin bu sözünü örnek almalıdır.

Gün muhasebe yapma, akan kanı durdurma için samimi çaba gösterme günüdür. Bölgedeki gelişmeleri yakından takip etmeye, dostane tavsiyelerimizi dost ülkelere aktarmaya devam ediyoruz.



"FRANSA'NIN ÇIKARDIĞI YASA BİZİM İÇİN YOK HÜKMÜNDEDİR"

Dün bildiğiniz gibi Fransız senatosunda çok az bir üyenin katılımıyla sipariş bir oylama yapıldı. Bu teklif bizim için tamamen yok hükmündedir.

Ortaçağ zihniyetinin tekrar hortlatılması anlamındaki bu karar Avrupa değerlerine karşıdır. Tarih parlamentoda yazılamaz, yargılanamaz. Bu hatanın telafi edileceğine dair umudumuzu koruyoruz.

Hiçkimsenin Türkiye üzerinden siyasi rant sağlamasına izin vermeyeceğiz. Buradan sağduyulu Fransız siyasilere, entellektüellere ve vatandaşlara sesleniyorum, bu karar düşünce özgürlüğü katliamıdır. Yapılan Türkiye düşmanlığı üzerinden oy devşirmedir. Bu olay karşısında sessiz kalanlar Avrupa'da faşizmin ayak seslerini duymazdan gelirler. Bu mesele açık bir şekilde ırkçılıktır, ayrımcılıktır.

Fransa'daki bu küçük ırkçı zihniyete Türkiye ile kavga ediyor payesini vermeyeceğiz. Biz büyük ülkeye yakışan vakur bir şekilde davranacağız. Şu anda hâlâ sabır dönemindeyiz.



"BDP'LİLER TERÖR SALDIRISINDA ÖLENLER İÇİN DE GÖZYAŞI DÖKÜYOR MU?"

Uludere'de yaşanan olayları biliyorsunuz. PKK ve yandaşlarının olaya istismar odaklı yaklaşımları yanında biz samimiyet ve hassasiyetle yaklaşıyoruz. Zaten istismar odaklı yaklaşanlar olayı ve Uludere'yi unuttular. Ama biz samimiyetle bu işin üstündeyiz. Soruşturmaları yakından takip ediyoruz. Acaba bu istismarcılar Hakkari'de polis otobüsüne saldırırken öldürdükleri Zeki Yeşil kardeşimin, Bingöl'de evlatları için canlı bombanın üzerine kapanan kardeşimin hesabını verebilecekler mi?

Vicdanı hatırlayan BDP'lilere soruyorum, samimiyseniz Bingöl'de çocuklarını korumak için canlı bombanın üzerine kapanan kardeşimiz için neden gözyaşı dökmediniz? İstanbul'da otobüsün içinde molotofla öldürülen genç kızımız için neden gözyaşı dökmediniz? Her şeyi geçtik 14-15 yaşında dağa giden ve robotlaştırılan gençler için neden gözyaşı dökmediniz? Uludere için güvercin oldunuz da neden Diyarbakır'da bir mağarada örgüt tarafından günlerce işkence görerek öldürülen kızlar için örgüte şahin kesilmediniz?

Zeki Yeşil kardeşimiz Çanakkale'de üniversite okuyordu, öğretmen olmak istiyordu. Hakkari'de bombayla öldürüldü. Hayalleri öldürüldü. Uludere'de gözyaşı dökenlerin gözyaşı timsah gözyaşlarıdır.



AK PARTİ ANKARALILAŞTI ELEŞTİRİLERİNE YANIT

Biz bu yola annelerin gözyaşının ideolojisi yoktur diyerek yola çıktık. Biz ölenin mezhebine, milletine bakmadan canlar solmasın diye yola çıktı. Biz insanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışıyla bu yola çıktık.

Dağda, mağaradan çıkartılan insanlara paltosunu veren, bir saat onla konuşan askerlerimizi gördünüz değil mi? Ama bu çatı altında silah Kürtlerin sigortasıdır diyenler var. Onlar ölümü ve öldürmeyi bilirler, biz yaşatmanın peşindeyiz. Biz sadece kendi dönemimizle ilgili değil bizden önceki olaylar içinde çalışıyoruz. Her şey açığa çıksın istiyoruz. Bize kadar niçin bunlar yapılmıyordu? Ey yazılı medyanın bir bölümü bunları görmüyor musunuz? AK Parti Ankaralılaştı diyenler, bunları görmüyor musunuz?

12 Eylül referandumu sonrasında buradan Mustafa Pehlivanoğlu'nun mektubunu okudum. O mektupta benim hatam varsa Allah cezamı versin ama onların hatası varsa onlar da cezasını çeksin demişti. İşte 32 yıl sonra onlar da hesap veriyor.

Toprak altındaki cesetleri çıkartıyoruz, haksızlıkların yargısız infazların sorumlularını buluyor adalet önüne çıkartıyoruz ama bazıları dilleri olsa da konuşmuyor. Gerçekleri görmüyor.

Uğur Mumcu ve Gaffar Okkan faili meçhul cinayetlere kurban gitti. Çok ülke değeri yurt dışlarında heba oldu.



"CHP İDAM SEHPASINA SADECE YAĞLI İLMEĞİ İNSANLARIN BOYNUNA GEÇİRMEK İÇİN ÇIKMIŞTIR"

Faili meçhule kurban giden Musa Anter'in oğlu bana mektup yazdı. Yıllardır nedenini bilmediği şekilde yurtdışında yaşamak zorunda bırakılmıştır. "Ben Musa Anter'in oğlu Anter Anterim. 67 yaşına geldim, izin verirseniz memleketime gelmek babamın mezarı başında bir Fatiha okumak isterim" diyor. Geçtiğimiz günlerde Türkiye'ye geldi. Simit yedim çocukluğumun geçtiği sokaklarda gezdim diyor. Arkadaşlar bu ülke çok acılardan geçti.

Bu acılar hemen çözülemiyor. Karşımızda kökenleri çok uzun yıllara dayanan, İttihat Terakki zihniyetli CHP ve Doğu'nun CHP'si BDP var. CHP bu ülkede bir amaç için idam sehpasına çıkmıştır, yağlı ilmeği insanların boynuna geçirmek için. Sayın Kılıçdaroğlu, Üç Aliler Divanı'na, İstiklal Mahkemelerine, Seyit Rıza'nın idamına baksın. Sayın Kılıçdaroğlu gözlerin var ama göremiyorsun.

Bu ülkede artık birilerinin arka bahçesi değil milletin olan bir yargı vardır. Esasen CHP'nin rahatsızlığı da buradandır. Biri Anayasa Mahkemesi'nin biri Danıştay'ın önüne iki bekçi kulübesi kurdular. Aslında bir bedellide CHP için çıkartmamız lazım. Yahu dürüst olun dürüst. Dersim'deki, 27 Nisan'daki, 28 Şubat'taki zihniyet neyse şimdiki zihniyet de aynı.



"ANADOLU'NUN DEĞİŞİM YÜRÜYÜŞÜ DEVAM EDECEK"

Kapıcının çocuğu siyasal bilgilere giriyor bunlar rahatsız oluyor. Hakkari'deki çoban, İstanbul'daki kağıt toplayıcısının çocuğu okuyunca CHP rahatsız oluyor. Çünkü Anadolu'nun genç, fakir, zeki çocukları ülke yönetiminde olunca bundan rahatsız oluyorlar. Hiç kusura bakmayın Anadolu'nun yürüyüşü devam edecek.

Biz akşam yatıp sabah kalkınca Türkiye değişecek vaadi vermiyoruz. Ama geri dönülemez bir değişim yolunun da önünde yürüyoruz. Biz geri dönülemez bir değişimi, bir süreci cesaretle yürütüyoruz. Ne Dink Davası ne Uludere olayı Ankara'nın derin dehlizlerinde kaybolmaz, kaybolamaz. Artık o devirler geride kaldı.



ULUDERE MAĞDURLARINA 123 BİN LİRA

Uludere'de yakınlarını kaybeden kardeşlerimiz için terör tazminatı konusunu hızlandırdık. Şu an için her aileye 123 bin Lira ödüyoruz. Bu paranın ölenleri geri getirmeyeceğini çok iyi biliyoruz. Bunun amacı acıları biraz olsun hafifletmektir. Bu para mağdur ailelerinin analarının ak sütü gibi haktır. Birilerinin iddia ettiği gibi bu paralar meselenin üstünü örtmek için değildir.

Dink Davası'nda dosya kapanmamıştır. İnanıyorum ki vicdanları rahatlatacak bir gelişme yaşanacaktır. Yürütme olarak üzerimize düşen görevleri yerine getireceğiz.



MİLLİ GÜVENLİK DERSLERİ KALKTI

1979 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla konulan Milli Güvenlik dersi kaldırılmıştır. Bu dersin bir kısım konuları Vatandaşlık Bilgisi dersinde sivil öğretmenler tarafından işlenecektir. Cuma günü karne alan bütün öğrencilerimizi tebrik ediyorum.

Politika Haberleri

HÜDA PAR'dan Bahçeli'nin çıkışına ilişkin ilk açıklama
HÜDA PAR'dan çok sert açıklama! İpini koparmış haysiyetsizler...
HÜDA PAR Milletvekilleri Meclis'te Şehid Heniyye ve Yahya Sinvar posterlerini açtı
HÜDA PAR'dan soykırım davası açıklaması: Gecikmiş de olsa önemli bir adım
"Ülkemde siyonist istemiyorum"