TBMM Başkanlığı'na sunulan önergenin gerekçesinde, hükümetin son dönemde izlediği dış politikanın, Kafkasya, Karadeniz, Balkanlar ve Doğu Avrupa, Ege ve Akdeniz ile Ortadoğu'yu ve Basra Körfezi'ni içeren geniş bölgede Türkiye'nin öteden beri var olan ağırlık ve etkinliğini giderek sorunlu hale getirdiği öne sürüldü.
Bir zamanlar bu bölgede istikrar yapıcı ve anlaşmazlıklara çözüm bulucu rolü ile sözüne güvenilen, görüşlerine başvurulan, gücü bilinen ve hiçbir ülkeye tehdit yöneltmediği gibi hiçbir ülkeden kendisine tehdit de yöneltilemeyen, yumuşak güç kullanan güçlü bir sosyal ve demokratik siyasi yapıya, sağlam ve sürdürülebilir bir piyasa ekonomisine ve güçlü silahlı kuvvetlere sahip olan Türkiye'nin, yer aldığı geniş bölgede bütün bu alanlarda "ciddi bir algı kaybına uğradığı" savunularak, şunlar kaydedildi:
"Türkiye, tüm komşu ülkelerdeki ihtilaflara taraf olmak suretiyle müdahil olmuş, devletler nezdinde olduğu kadar ilgili ülkelerin kamuoyları nezdinde de itibarı sarsılmıştır. Keza, başka ülkelerin içişlerine, bu ülkelerin iç kavgalarına taraf olmak suretiyle müdahale etme keyfiyeti, ilişkilerin en iyi olduğu düzeyden bir anda en kötü düzeye inebilmesi; ikili temaslarda Hükümet tarafından kapalı kapılar arkasında başka, kamuya yönelik ifadelerde başka tutum ve söylemler benimsenmesi, Türkiye'ye karşı duyulan güveni de asgariye indirmiştir.
Hükumetin dış politikada uygulamakta olduğu temel bir yanlışlık da onaylamadığı siyasetlere yönelen komşularıyla diplomatik ilişkiyi asgariye indirme ya da tamamen kesme şeklinde ortaya çıkan yaklaşımıdır.
Hükumetin yanlış öngörü ve değerlendirmelerle hatalı beklentilere dayalı çarpık politikaları sonucunda neredeyse savaş halinde bulunduğumuz Suriye ile ise karşılıklı diplomatik temsil tamamen kesilmiştir.
Son olarak hükümetin Mısır'da Cumhurbaşkanı Mursi'ye karşı yapılan darbe üzerine, demokrasiye ve meşruiyete dönüşün önemini bu ülke nezdinde savunarak olumlu ve uzlaştırıcı bir rol oynamak yerine, Mısır hükumetini tamamen dışlaması, bizzat Başbakan Erdoğan'ın ağzından Mısır hükumetine, Mısır'ın siyasi ve sivil saygın şahsiyetlerine ağır bir dille ve düzenli bir şekilde hakarete varan eleştiriler yöneltmesi, uluslararası kamuoyu gözünde AKP Hükümeti'nin neredeyse Müslüman Kardeşler Örgütü ile özdeşleştirilmesine yol açmıştır.
Hükumetin bu politikaları sonucu bölgede içine düşmüş olduğu yalnızlık Türkiye'nin bu bölgede ve ötesindeki ticari ilişkilerini de son derece olumsuz etkilemektedir. İhtilaf içine düştüğümüz ya da bize olan güvenini kaybeden bölge ülkelerinde, iş adamlarımıza kısıtlama ve yaptırımlar uygulanmakta, keza ihracat yollarımız bu bozuk ilişkilerimiz nedeniyle ortaya çıkan durumlar sonucu kullanılamaz hale gelmekte, bu durum Türkiye'nin içinde yer aldığı bölgeye yönelik ihracatını ve ülkedeki ihracata yönelik üretimi kaçınılmaz şekilde olumsuz etkilemektedir.
Ülkemizin ulusal güvenliğini yeni tehlikelere maruz bırakan, siyasi ve ekonomik çıkarlarına zarar veren ve Türkiye'nin dünyadaki konumunu giderek aşağı çeken hatalı dış politikanın icracısı sıfatıyla siyasi sorumlusu olan Dışişleri Bakanı sayın Ahmet Davutoğlu hakkında gensoru açılmasını arz ve teklif ederiz."