Sizin ne dediğiniz kadar, başkasının o sözden ya da yaptığınız işten ne anladığı da önemli. Hatta ne derler; “Sözünüzün değeri muhatabınızın anladığı kadardır”..
CHP’lilere laf anlatmaya çalışıyorsanız, üzgünüm, başaramayacaksınız. Siz anlatamayacaksınız, onlar anlamayacaklar.. Buna CHP’lilerin şuuraltı mani oluyor. Çünkü onlar bu sistemin kendilerine iktidar olma yolunu tamamen kapattığının farkındalar..
Diktatörlük filan diyorlar ya, boşverin. Belediyeler başkanlık sistemi ile yönetiliyor. Ne yani belediyeler diktatörlükle mi yönetiliyor..
CHP bundan sonra koalisyon yolu ile de olsa iktidar olamayacak artık.. Başkanlık sistemi bunu getiriyor.. “İKTİDARA VEDA” zor geliyor. Onun için karşı çıkıyorlar, direniyorlar.. Bu bir bakıma “yaşama refleksi” onlar için.. Siyaseten yok olmak anlamına geliyor iktidar yolunun kapatılıyor olması.. Yasama yapmak onları tatmin etmiyor. Yerel yönetimler tatmin etmiyor.
Aslında CHP “derin bir parti” yani sıradan bir partiden çok daha fazlası. Parti umdeleri anayasanın temelini, değişmesi teklif dahi edilemeyen bölümünü oluşturuyor. Bugün yapılan değişikliğin sembolik ve psikolojik bir anlamı, arka planı var.. Bu bariyer aşılınca bu işin nerede duracağı belirsiz hale geliyor.
Mesela barajı aşağı çekin CHP buna yine karşı çıkacaktır.
Yaşı aşağı çekiyorsunuz karşı çıkıyorlar,
Ne yaparsanız yapın karşı çıkacaklar. Çünkü her değişiklik CHP için felakete dönecek.
“Dar bölge” deyin yine karşı çıkarlar.
Mustafa Kemal hem parti başkanı idi, hem gerçek anlamda Meclis başkanı, hem Cumhurbaşkanı. “Tek Adam”dı. İsmet paşa “Ebedi şef” idi. Parti, zaten “Tek parti” idi. CHP’liler kime ne anlatıyorlar.. Adama “önce sen kendi geçmişine bak” derler.. “Laf ile verirler aleme binlerce nizamat, bin seyyie bulunur hanelerinde”!
Barajı aşağı çekin, hemen yeni sol partiler kurulur, CHP dağılır. Onun için buna da karşı çıkacaklardır. Yaşı aşağı çekin karşı çıkarlar, çünkü CHP’nin gençlik tabanı yok.. CHP tabanı emekli memur ağırlıklı, yaşlı ve muhafazakar bir taban.. “İnkılapçılık” etikette, özde değil sözde..
Dar bölge deseniz sadece ege sahilleri, Trakya birkaç, Akdeniz bölgesindeki birkaç seçim bölgesinden milletvekili çıkartırlar..
Mesela CHP’lileri çıldırtmak istiyorsanız, yargılamada jüri sistemine geçilmesini isteyin..
CHP’nin adında “Halk” var ama, Halk’a güvenmeyen bir parti CHP..
CHP’nin adı zaten baştan sona problem.
“Cumhuriyet” Arapça bir kelime. “Cumhur” “Halk” demek değil. Öyle olsa Cumhuriyet’ten sonra niye “Halk” kelimesi kullanılsın. “Halk” da Arapça.
“Cumhur” “çoğunluk” demek. “Cumhuriyet” kelime anlamı itibarı ile “Çoğunlukçuluk” demek.
Geçelim bunu. Parti adına bakın; “Cumhuriyet”. “Cumhuriyetçi” değil, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası” gibi, “Cumhuriyet (…) Partisi”. Var mı böyle bir şey?.
Ha, CHP, bankası olan bir parti.
TDK’nın bütçesi, solcu, Sosyalist Enternasyonal üyesi CHP’nin yönettiği İş Bankasının nemasından. Ama CHP’nin parti adı 3 kelimeden oluşuyor, üçü de Türkçe değil. “Cumhuriyet”, “Halk”, “Parti”. “Party” İngilizce biliyorsunuz. Parti “Parça” demek, ama CHP kendini hem “bütün” olarak görür.. Hani “Fırka” deseniz o da Arapça!
Deveye “Neren eğri” diye sormuşlar. O da, “Nerem doğru ki” demiş ya! CHP’nin durumu da o hesap..
Evet, şu yargı işini “Jüri” sistemi ile çözelim. Halk karar versin.. CHP’nin “Halkçılığı” buna izin verir mi? Hiç sanmam.. Çünkü CHP halka güvenmiyor. İsmet Paşanın dediği gibi, “Halkın değerlerini kendisi için tehdit/tehlike gören” bir anlayış bu..
CHP zihniyeti ne Hakk’a dayanır, ne halka! Kendini Hakk’ın ve halkın merkezinde gören bir anlayış bu..
CHP ancak tek parti olursa, açık oy ve gizli tasnifle iktidar olabilir.. 2 parti kalsa, bu halk CHP’nin karşısındaki partiye oy verir..
Tek parti olsa bile kazanamaz. Ancak sandık başına jandarma diker, oy kullanma mecburiyeti getirir, açık oy gizli tasnif sistemi olursa ve karşı çıkanları yargılayacak bir İstiklal Mahkemesi kurulursa ve seçim döneminde, olağanüstü hal ilan edilir ve “Takriri sükûn” uygulanırsa o zaman belki!
Ya da göstermelik bir seçim yapacaklar, seçim sonucunu oylamadan önce zabıt altına alacaklar, ancak o zaman bu iş garanti olur..
CHP direnecek, ama yine kaybedecek.
Yapılan değişikliğe gelince “yetmez ama evet”. Daha değişmesi gereken çok madde var. Şunu da görelim, mevcuttan daha kötü bir anayasa ancak 12 Eylül Anayasasına geri dönmek olabilir. Onun için de yeni bir darbe gerekir.. Daha kötüsünü yapmak da bugün için çok kolay ve mümkün değil..
Gelişmeler eksik, yetersiz de olsa doğru yönde ileri doğru.. Anlaşılan bu süreç daha bir süre devam edecek.. Anayasayı tartışmaya devam edeceğiz.
Bu süreçte de CHP bu tartışmalar çerçevesinde erimeye devam edecek. Meclisteki performansı, çelişkileri, her şeye karşı çıkan tutumu ile kendini tüketecek.. Sabırlı olmamız gerek.. CHP’nin kendini tüketmesi de başlı başına bir kazanım.
Selam ve dua ile..
yeniakit