CHP'nin Karşısına Odunu Koysan Kazanır!

Vakit gazetesinin Lütfü Oflaz'la yaptığı haftanın sohbeti..

- Lütfü Bey; 22 Temmuz genel seçim sonuçlarını doğru tahmin etmesiyle dikkatleri üzerine çeken KONDA Araştırma Şirketi’nin yöneticisi Tarhan Erdem, 2009’daki yerel seçimlerde AKP’nin 3 bin 200 belediyeden 2 bin 700’ünü alacağını söyledi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

- 3 bin 200 belediyeden bin 600’ü şu anda AKP’de... Eğer AKP 2009’daki yerel seçimlerde bu sayıyı 2 bin 700’e çıkartırsa, oylarını bir hayli arttıracak demektir. Normalde AKP gibi uzun yıllar iktidarda kalan partilerin yıpranması, oylarının azalması gerekir. Buna karşılık hükümete alternatif olma konumundaki ana muhalefet partilerinin oylarının yükselmesi gerekir. Dünyada genelde durum böyledir. Ancak şu an Türkiye’de iktidardaki AKP’nin oyları artıyor, ana muhalefetteki CHP’nin oyları azalıyor. Niçin böyle oluyor? Çünkü iktidardaki AKP’nin karşısında ana muhalefet partisi olarak Baykal’ın CHP’si gibi bir parti bulunuyor. Bu CHP’nin karşısına değil AKP’yi, odunu koysan kazanır! Bu millet odunu iktidar yapar, bu CHP’yi iktidar yapmaz! Hele de Baykal CHP'nin başında oldukça CHP asla iktidar olamaz. Nitekim CHP tabanı da sonunda bunu kavramış olmalı ki, Baykal’a “Artık çekil” diye çağrılar yapıyor, ama Baykal çekilmiyor. Artık Baykal’ı ne milletin çekecek hali kaldı, ne de CHP tabanının... Belli ki Baykal CHP’nin başında kaldıkça CHP’yi iyice dibe doğru çekecek. Dün söylediğinden bugün cayan, dün PKK’ya karşı askeri çözümü savunurken bugün 180 derece dönüş yapıp siyasi çözümden dem vuran, bir dediği bir dediğini tutmayan, bir gün “Blairci sol”, öbür gün “Anadolu solu” diyerek vakit dolduran, halkın gönlünü kazanacak, oylarını alacak hiçbir söylemi, hiçbir programı olmayan, halkın gözünde hiçbir inandırıcılığı, hiçbir değeri kalmayan Deniz Baykal, aslında Tayyip Erdoğan’ın en büyük şansı. Tayyip Erdoğan’ın AKP'sinin karşısında Deniz Baykal'ın bu CHP'si oldukça, Tayyip Erdoğan’ın AKP’si daha çoook seçim kazanır. Dediğim gibi, Baykal’ın CHP’sinin karşısına odunu koysan kazanır!

ERLER DEĞİL GENERALLER CEZALANDIRILSIN!
- PKK tarafından kaçırıldıktan sonra serbest bırakılan sekiz askerimiz Türkiye'ye getirildikten sonra sorgulanıp tutuklandı. Bu konudaki düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız?

- Baş sorumluların değil son sorumluların suçlandığı bir ülke Türkiye! Bu sekiz er olsa olsa suçlanacak son sorumlu olur. Bu sekiz erin 20 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyorsa, baş sorumluluk mevkiindeki komutanların cezası ya idam edilmek, ya kurşuna dizilmek olur! Hadi bu erlerin "Son mermimize kadar çatıştık, ancak mermimiz bitti; mühimmat yetersizdi; komutanlar bizi çatışmanın ortasında bırakıp gitti" şeklindeki ifadelerine itibar etmeyelim. Hadi diyelim ki bu erler teslim olmamaları gerekirken teslim oldular; Türk askerine, Türk ordusuna yakışır şekilde davranmadılar. Peki teslim olmamaları gerekirken teslim olanlar, Türk askerine, Türk ordusuna yakışır şekilde davranmayanlar sadece onlardan ibaret mi? Türk subaylarının başına çuval geçirilmesine en ufak bir tepkide bulunmayan, bu anlamda ABD'nin oldu bittisine teslim olan generallerimizi, komutanlarımızı ne yapacağız peki? "Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti kurulmasını savaş sebebi sayarız" deyip de Kürt devletinin kurulmasına seyirci kalan, bu anlamda ABD'nin dayatmasına teslim olan generallerimizi, komutanlarımızı ne yapacağız peki? ABD'ye teslimiyetçilikte sınır tanımayan, bu yüzden de ABD yönetimince "Bizim oğlanlar" diye adlandırılan darbeci generallerimizi, komutanlarımızı ne yapacağız peki? ABD izin vermediği için Türk askerlerini şehit eden PKK'lıların ürediği bataklığı kurutmak üzere Türk ordusunu Kuzey Irak'a gönderemeyen, ama ABD çıkarları için Türk ordusunu ta Kore'lere, Afganistan'lara gönderen generallerimizi, komutanlarımızı ne yapacağız peki? Bu generallerimiz, bu komutanlarımız ABD'nin oldu bittilerine, dayatmalarına teslim olmak gibi, Türk ordusuna yakışır şekilde davranmamak gibi suçları işleyip durmuyorlar mı? Peki onların bu suçları işledikleri için cezalandırıldıklarını duyan var mı? Onun için diyorum ki önce erler değil, generaller cezalandırılsın!

DÜNYA BUSH’LA, BUSH BİZLE DALGA GEÇİYOR!
- ABD Başkanı Bush'un Başbakan Erdoğan ile Genelkurmay İkinci Başkanı Ergin Saygun'u Beyaz Saray'daki kabulünde "Ordunuz çok güçlü" demesi değişik yorumlara yol açtı. Sizin bu konudaki yorumunuz nedir?

- Başbakan Erdoğan, Genelkurmay İkinci Başkanı Ergin Saygun'u da yanına alarak Bush'a niçin gitmişti? Türk askerlerini şehit eden PKK'lıların ürediği Kuzey Irak'taki bataklığın kurutulması için Bush'tan yardım istemeye gitmişti. Malumunuz, son haftalarda askeri karakollarımız basılıp askerlerimiz şehit edilmiş; askeri birliklerimiz basılıp askerlerimiz PKK'lılar tarafından kaçırılmıştı. Maalesef Türk Genelkurmayı mesela İsrail Genelkurmayı gibi askerlerini kaçıranların anında tepesine binecek, onları kurtarabilecek bir operasyona kalkışamamıştı. Türk Genelkurmayı Kuzey Irak'ta subaylarının başına çuval geçirilmesine nasıl ses çıkaramadıysa, askerlerinin kaçırılmasına da ses çıkaramamıştı. İşte bunu bile bile Bush, "Ordunuz çok güçlü" diyerek herhalde kendince dalgasını geçti! Öyle ya, kendi subaylarının başına çuval geçirenlerden bile hesap soramayan Genelkurmayımızın ikinci başkanı Ergin Saygun Paşa'ya Bush'un "Ordunuz çok güçlü" demesi dalga geçmek değil mi? Kaçırılan askerlerini kurtarmak için bile operasyon yapamayan Genelkurmayımızın ikinci başkanı Ergin Saygun Paşa'ya Bush'un "Ordunuz çok güçlü" demesi dalga geçmek değil mi? Tüm dünyanın, sakarlığıyla dalgasını geçtiği Bush bile ne yazık ki bizimle dalgasını geçer oldu. Askeriyle, siviliyle Türkiye'yi yönetenlerin ülkemizi düşürdüğü durum maalesef bu.

Vakit

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak: Trump, DSÖ'den önce Gazze ve UCM'ye saldırdı
Abdurrahman Dilipak :Biyolojik bir savaşın içindeyiz
Abdurrahman Dilipak: Emekli olmanın dayanılmazlığı üzerine
Ali Bulaç yazdı: Davutoğlu'nun İslami camia ile toplantısı, Suriye'de Esad'ın devrilişi...
Abdurrahman Dilipak: Yeni salgınlar kapıda!