Anayasa'nın 69., Siyasi Partiler Kanunu'nun 67. ve 70. maddelerini ihlal eden CHP için bir yıl önce Anayasa Mahkemesi'ne başvurulduğu ortaya çıktı. Bir TV kanalına yasadışı yollarla 3 milyon YTL aktardığının sabit görülmesi halinde CHP de kapatılma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.
Türkiye, DTP ve AK Parti'ye açılan kapatma davalarının ardından üçüncü bir şokla karşı karşıya. CHP'nin Kanal Türk'e verdiği 4 milyon YTL'lik paranın yaklaşık 3 milyon YTL'si faturalandırılamadı. Üstelik Kanal Türk'ün bu parayı başka kurum ve kişilerden almış gibi gösterdiği tespit edildi. Anayasa'nın 69. ve Siyasi Partiler Kanunu'nun 67 ve 70. maddelerine aykırı olan bu durum Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından 9 Mayıs 2007'de Anayasa Mahkemesi'ne iletildi. Yüksek Mahkeme, dosyayı CHP'nin 2004-2005 muhasebe kayıtlarıyla birlikte incelenmek üzere raportöre teslim etti. Başvuru sırası dikkate alındığında CHP davasının önümüzdeki günlerde sonuçlandırılması gerekiyor. CHP ile Kanal Türk arasındaki yasa dışı ilişki, ayrıca İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na resmî bir yazıyla bildirildi. Konuyla ilgili detaylı belgelerin yer aldığı dosya 20 Mart 2008 itibarıyla da siyasi partilere kapatma davası açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın önünde. Bu gelişme Türk siyasetinde ilginç bir tablo oluşturdu. 22 Temmuz seçimlerinin ardından Meclis'te grup kuran üç partinin kaderi artık mahkemenin 11 üyesinin iki dudağı arasında.
Türkiye Cumhuriyeti ile yaşıt CHP'yi kapanma riskiyle karşı karşıya getiren olay geçen yıl patlak verdi. Maliye Bakanlığı incelemesinde CHP'nin Kanal Türk'e 3 milyon dolar aktardığı tespit edildi. CHP yönetimi bu iddia karşısında bir süre sessiz kaldı. Olayın büyümesi üzerine CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek, bir basın toplantısı düzenleyerek sözkonusu paranın 'hibe' değil 'avans' olarak verildiğini ileri sürdü. 'Kanalım CHP'nin emrinde' diyen Tuncay Özkan ise Özyürek'i açığa düşüren bir açıklama yaptı. Özkan, "Bir kişi çıkıp da (biz reklam dışında Kanal Türk'e para verdik) der ve bunu belgelerse intihar ederim." dedi. Maliye'nin derinleştirdiği araştırma olayın gerçek yüzünü ortaya koydu. Buna göre CHP Kanal Türk'e tam 4.102.109,86 YTL aktardı. Bu paranın sadece 1.180.000 YTL'sine fatura kesildiği, geriye kalan kısmın ise açıktan verildiği belirlendi.
Yargıya intikal eden belgelere göre, para aktarımı İş Bankası kanalıyla CHP Genel Merkezi adına yapıldı. Yaşam Televizyon Yayın Hizmetleri Anonim Şirketi'nin Finansbank'taki hesabına EFT yoluyla gönderilen paraların miktarları farklı. Aralık 2004'te önce 500 milyar lira, ardından 2 trilyon 245 milyon lira havale edildi. 2005 yılında 685 milyar 500 milyon, 268 milyar 200 milyon ve 403 milyar 230 milyon lira olmak üzere üç ayrı ödeme daha yapıldı. CHP'den aktarılan bu paranın küsuratlarıyla birlikte toplam 2 trilyon 922 milyar 109 milyon 86 liralık kısmının faturası yok. Bu para Kanaltürk'ün hesaplarında başka kişi veya kurumlardan alınmış gibi gösterilmiş. Kayıtlara göre, Alınan Avanslar Hesabı'nda yer alan borç halen devam ediyor. Belgelendirilen 1 trilyon 180 milyarın fatura tarihi ise 31 Mayıs 2005. '020199' No'lu faturadaki hizmetler şöyle sıralanmış: Atatürk'ün kurduğu partinin öyküsü belgeseli (13 bölüm) Araştırma, planlama koordinasyon Röportaj bilgi belge
Hem Anayasa hem yasalar çiğnendi
Hukukçular kurulma aşamasında Kanaltürk'e gönderilen paraların CHP'yi TV'nin gizli ortağı yaptığına işaret ediyor. 'Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun'un 29. maddesine göre siyasi partiler radyo ve televizyon yayın izni almış şirketlere ortak olamıyor. CHP'nin bu hükme aykırı davrandığına dikkat çekiliyor. Siyasi Partiler Kanunu'nun 67, Anayasa'nın 69. maddesindeki 'ticarî faaliyette bulunma' yasağı da çiğnenmiş durumda. Yine Siyasi Partiler Kanunu'nun 70. maddesinde yer alan 'bir siyasi partinin amacına aykırı şekilde gider yapma yasağı' yok sayılıyor. SPK'nın 72. maddesine göre 'parti üyelerine, diğer gerçek ve tüzel kişilere' hiçbir şekilde borç verilemiyor. Ancak CHP yönetimi bu maddeyi görmezden gelmiş.
Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, 9 Mayıs 2007'de konuyu Anayasa Mahkemesi ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na iletti. Anayasa Mahkemesi, 2851 sayılı evrakı CHP'nin dosyasına belgeleri ile birlikte koydu. Belgeler siyasi partilerle ilgili dosyaları tutan ve SPK ile Anayasa hükümlerine aykırı eylemleri mütalaa edip gerekirse kapatma davası açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'na da 20 Mart 2008'de gönderildi.
Yazıda, Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu'nun ilgili hükümleri hatırlatılırken Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya'nın konuyu değerlendirmesi istendi. 2075 sayılı evrakta şu ifadeler kullanıldı: "SPK'nın 74'üncü maddesinde 'Siyasi partilerin mali denetimi Anayasa Mahkemesi'nce yapılır. Anayasa Mahkemesi, siyasi partilerin mal edinimleri ile gelir ve giderlerinin kanuna uygunluğunu denetler. Siyasi partilerin genel başkanları, karara bağlanarak birleştirilmiş bulunan kesin hesap ile merkez ve bağlı ilçeleri de kapsayan iller teşkilatının kesin hesaplarının onaylı birer örneğini haziran ayı sonuna kadar Anayasa Mahkemesi'ne ve bilgi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na vermek zorundadırlar.' hükmü vardır. Bu itibarla Başsavcılığın bilgilendirilmesi ile konunun (Anayasa ve yasada yer alan) hükümler açısından Başsavcılığınızca değerlendirilmesi hususunda bilgi ve gereğini arz ederim."