Kirlensin sedye. Ambulans, hastane, hastane yatağı. Hepsi kirlensin! Çıkartma çizmelerini! Onların üzerindeki çamur, alın teri kadar mukaddes, şu kadar temiz çünkü. Sabah evinden ailesinin rızkını kazanmak üzere çıkıp o yolda iken ölenin şehit olduğu kutlu dinin temsilcisi… Çıkartma çizmelerini. Çıkartma da arkandan başka çizmeliler de çıksın. Yeter ki çıksın. Çıksın ve konuşsun. Bir tek kelime etsin ama konuşsun. Konuşabilsin. İsterse ağlasın. Hüngür hüngür ağlasın. Ama çıksın ve bir ses versin. Çıkan kurtulmuştur çünkü. Çıksın ve sorsun kaç saattir buradayız desin, saat kaç, günlerden ne desin, annem, babam, karım nerede diye endişe etsin ama yeter ki konuşsun, bir şey söylesin. Çıksın çamurlu çizmeleriyle de ailesi, bekleyeni, milleti onu bağrına başsın, “şükürler olsun Rabbim” desin. Çizmeler kirletsin her bir sedyeyi, ambulansı, hastaneyi. Yeter ki kirletsin. Kirletebilsin. Bir ses versin madenci. Bir ses, bir nefes, bir ışık, bir umut olsun…
Gözü yaşlı, başı örtülü pırıl pırıl güzel eşler, anneler. Ağzı dualı, eli tesbihli babalar. Sizler, onları Rabbinize emanet ettiniz her sabahki gibi. Onlar meleklerin kanatlarını toprağa serdiği yolda hızlı hızlı koştular meşgalelerine. Rızıklarına. Her gün gibi. Ama bu sefer takdir farklı idi. We kâne emrullâhi kaderen makdûrâ. Allah’ın emri takdir edilmiş kaderdir. La şek! Amenna ve saddakna. Allah onları huzuruna aldı. La şek! Şehadet şerbetini bir bir içirdi… Acınız çok büyük. Acımız çok büyük.
Ateş düştüğü yeri yakar derler ama bu ateş, bu ateş bu vatan toprağının her bir yerine düştü. Yaktı. Yandı bu vatan, yandı. Takdir edilene teslimiyete devam ederken neden ve nasıl sorularına cevabı yine hep beraber arayacağız. Sorup sorgulayacağız. Sorumluları dünyevi adalet önüne çıkartacağız. İnsan ömrü çok kıymetli çünkü… Bitişiyle yeri doldurulamaz bir boşluk bırakıyor çünkü. Kaybettiklerimizin kabri pür nur, mekânları cennet olsun.
Milletimize sabır diliyorum.
yeniakit