Pakistan'daki kirli savaş, "Türk El kaideciler", terör uyarıları ve o malum "senaryo"yu tartışıyorsak, o bölgeye biraz daha yakından bakmamız gerekiyor. Türkiye'yi de içine alan bir savaş on yıldır Afganistan'da devam ediyor. Ama artık Afganistan'ı değil, savaşın Pakistan'ı nasıl etkilediğini, sarstığını, tükettiğini konuşmak gerekiyor.
Nükleer bir güç, sistematik biçimde kaosa sürükleniyor, izlediğimiz haber ve iddiaların hemen hepsinin bu kaos projesiyle bağlantısı var. Daha dün, malum senaryoya yeni bir iddia eklendi. Fransız istihbaratı, Pakistan'da eğitim alan 25 Türk'ün Avrupa'ya sızıp saldırılar yapacağını öne sürdü. ABD, İsrail, Alman ve Fransız istihbaratının benzer konulardaki ortak çalışmalarının sayısız örneğini gördük. Bu da öyleyse, Türkiye'ye karşı ciddi bir çalışmanın işaretlerinin ortaya çıktığını söylemeliyiz.
Aslında burada sadece NATO'ya ait lojistik hatta yönelik saldırıları tartışacaktım bugün. Çarşamba günü, Pakistan'da Quetta yakınlarında meydana gelen saldırıya bakınca, bölgede nasıl bir savaşın sürmekte olduğu apaçık ortaya çıkıyor. Karaçi'den Afganistan'a ulaşan, Afganistan'daki ABD-NATO birliklerinin lojistik ihtiyacını sağlayan hat, birkaç yıldır yoğun saldırılara uğruyor. Sadece bu hafta, NATO'ya yakıt ikmali yapan 57 tanker ateşe verildi.
Saldırılar yüzünden ABD ile Rusya arasında bile koridor pazarlıkları yapıldı. Hatta Lojistik hattın Karadeniz-Kafkaslar üzerinden Afganistan'a ulaştırılmasına yönelik çalışmalar bile yapıldı. O zamanlar "Taliban'la savaş Karadeniz'den mi başlayacak" diye sormuştuk. 2008 yılının Aralık ayında aynı bölgeden Afganistan'a giden NATO konvoylarına yönelik ağır saldırılar yapıldı. Sadece bir saldırıda 100 ABD ve NATO aracı yakılmıştı. Bir gün sonra yapılan ikinci saldırıda ise, 50 araç yakıldı. Karaçi'den Kuzey-Batı Pakistan'a ulaşan, oradan da Afganistan'a giren güzergah, ABD ve NATO lojistik desteğinin yüzde 75'ini sağlıyor.
Pakistan'da ABD gizli operasyonları başlamadan önce NATO karargahlarında Afganistan'dan çıkış stratejileri tartışılıyor, bir Sovyet akıbetinden endişe ediliyordu. Tartışmalar, Afganistan'daki savaşın Pakistan'a genişletilmesiyle devam etti. İttifak güçleri muhtemelen, Afganistan'dan Hint Okyanusu'na bir güvenlik hattı oluşturmak istiyorlar. Bu da Pakistan'ın bölünmesi ya da yarı işgali demek. Pakistan'ı bu yüzden sarsıyorlar. Soğuk Savaş öncesinin "Sovyet projesi"ni şimdi NATO-ABD güçleri uyguluyor.
Irak işgali sırasında Türkiye için şöyle demiştik: Artık güvenlik tehdidi geleneksel düşmanlardan değil, Türkiye'nin ittifak ilişkisi içinde olduğu ülkelerin bu bölgedeki tasarruflarından geliyor. Aynı şeyi şimdi Pakistan için de söylüyoruz. Pakistan, kendi müttefikleri tarafından işgal ediliyor, savaşa sürükleniyor.
Peki Türkiye bunu bilmiyor mu? Biliyor olmalı. Hem son aylarda Türkiye'yi terörle eşleştirme çabalarını hem de Pakistan'a yönelik bu yıkıcı hesapları biliyor olmalı. Çünkü, son yıllarda güvenlik/savunma alanında ciddi dönüşümler, önlemler alındığı izlenimi ediniyoruz. Daha önce bulunduğu bölgede ABD ve müttefikleri dışında hiçbir ülkeyle iş tutmayan Türkiye, son yıllarda farklı savunma kaynaklarına yöneldi.
Suriye ile ortak tatbikattan sonra, geçtiğimiz günlerde ilk defa Çin ile ortak tatbikat düzenledi. Hem de İsrail'in dışlandığı Anadolu Kartalı tatbikatı. Türk F-16'ları ile Çin Su-27 ve Mig 29'ları birlikte uçtu. 1990'larda başlayan ve füze sistemleri ortaklığına dayanan çalışma ilk kez bu aşamaya getirildi.
Burada bir not ekleyelim. Çin savaş uçakları Pakistan ve İran üzerinden Türkiye'ye geldi. Tahran, hava sahasını bu uçaklara açtı. Bir anlamda Türkiye-Çin ortak manevrasına hava sahasını açmış oldu.
Bir not daha ekleyelim: Aralık 2009'da yayınlanan bir haber, kimsenin dikkatini çekmedi. O haber bugün olsa "El Kaide kampında Türk F-16 pilotu" iddiasından çok daha fazla ilgi uyandırırdı. Timeturk haber sitesinde yayınlanan bir söyleşide, Pakistanlı savunma uzmanı ve eski istihbarat yetkilisi Zahit Hamit ilginç bir iddia attı ortaya: Pakistanlı pilotlar Trük F-16'ları kullanıyor, Türkiye üzerinde uçuyor. Bu pilotlar, Türk-İsrail tatbikatının ertelenmesinden sonra Türkiye'ye geldi...
İsrail'de yayınlanan Haaretz gazetesi, dün ilk kez bu konuyu ele aldı.
ABD ve İsrail'in, Türkiye, Çin ve İran arasındaki büyüyen askeri işbirliğini, özellikle Türk-Çin ortak hava tatbikatını kaygı ile izlediği belirtilen haberde; "Obama yönetiminin, Çin savaş uçaklarının Türkiye'ye Pakistan ve İran üzerinden gönderildiği bildirilmesinin ardından Türkiye'nin İran ile askeri işbirliğini protesto ettiğini" öne sürdü. Türkiye, İran ve Çin arasında gelişen bağların, silah anlaşmalarına da yansıdığını belirten gazete, iki ülke arasındaki füze işbirliğine dikkat çekti.
Öyle görünüyor ki Türkiye, sadece etrafına açılma gibi siyasi ve ekonomik hesaplar içinde değil, askeri/güvenlik projeleri alanında da derin bir açılım planı uyguluyor. Böyle olunca da, eski dostlarının öfkesini üzerine çekiyor ve bunu bir meydan okuma olarak algılıyor. Çünkü Türkiye, kendileri için yönetilebilir olmaktan çıkıyor, ellerinden kayıp gidiyor. Ve o eski dostlar, Türkiye'yi terörle iç içe ülke gibi gösterip cezalandırmaya çalışıyor.
Birkaç gündür işte bu senaryoya dikkat çekmeye çalışıyoruz....
yenişafak