Çin, 2016’dan bu yana dünya gündeminde olan toplama kamplarını uluslararası kamuoyuna açtı. Ancak çağrılan gazeteciler, 5 yıldızlı otel benzeri bir ‘kamp’ta dolaştırıldı. Buralarda tutulan Uygur Türklerinin pinpon oynayıp resim yaptığı anlatıldı.
Milyonlarca Uygur’u ‘sakal bırakmak, Kur’an okumak, yurtdışındaki akrabasını ziyarete gitmek’ gibi sebeplerle toplama kamplarına doldurup işkencelerden geçiren ve ucuz işgücü olarak kullanan Çin, dünyada artan baskıları kırmak için bir gösteri düzenledi.
Uluslararası ajanslar, önceden seçilen bir kampa götürülerek aslında bu merkezlerin ne kadar ‘faydalı, eğitici ve eğlenceli’ olduğunu aktardı.
Dünyanın gözleri önünde, basit gerekçelerle milyonlarca Uygur’u toplama kamplarına dolduran, korkunç işkencelerden geçiren Pekin hükümeti 21. yüzyılın bu en büyük insanlık suçlarından birini aklamak için büyük bir kampanya başlattı.
Aralarında Türkiye’nin de olduğu Müslüman yoğunluklu ülkelere gitmek, sakal bırakmak, Kur’an okumak, helal gıda tüketmek gibi gerekçelerle toplanan Uygurların ‘eğitim kamplarına’ alındığını savunan Çin bu kamplarda da ‘aşırıcılıkla’ mücadele eğitimleri verildiğini iddia ediyordu. Ancak yüksek güvenlikli kamplara değil girmek yakınına yaklaşmak bile mümkün değildi. Müslüman azınlığın toplandığı kamplarla ilgili olarak başta BM olmak üzere uluslararası kurum ve kuruluşların kazıyarak elde ettiği bilgiler içerde yaşanan dehşeti belgeliyordu. Çin artan baskıları hafifletmek ve algısını düzeltmek için büyük bir kampanyaya imza attı. Çin ‘eğitim kampı’ olarak nitelendirdiği Doğu Türkistan toplama kamplarına ilk kez uluslararası basının girmesine izin verdi. Doğu Türkistan Bölge Başkanı Şöhret Zaki, uluslararası kamuoyunda sert tepkilere neden olan kampları ‘radikalleşme ile mücadelede üst düzey başarı sağlanan bir eğitim kampı’ olarak adlandırdı.
Şöhret Zaki, ‘toplama kampı’ tartışmalar için iftira dedi ve “Zamanla eğitim eğitim mekanizmasındaki insanlar gitgide azalacak” ifadelerinde bulundu.
Doğu Türkistan Bölge Başkanı, kamplarda kaç kişinin bulunduğu hakkında net bir sayı veremeyeceğini ifade etti. Birleşmiş Milletler’e göre, 1 milyonu aşkın Uygur Türkü ve diğer Müslüman azınlık mensubu, Çin’in ‘eğitim merkezi’ olarak dünyaya lanse ettiği toplama kamplarında tutuluyor.
Geçtiğimiz hafta Çin hükümeti, Reuters’ın da aralarında olduğu kısıtlı bir yabancı gazeteci grubu için mesleki eğitim merkezleri olarak adlandırdığı bu üç tesisi ziyaret düzenledi. Doğu Türkistan yetklilileri, benzer bir ziyaretin geçtiğimiz günlerde Rusya, Endonezya, Hindistan, Tayland, Kazakistan da dahil olmak üzere Batı dışındaki 12 ülkeden diplomatlar için de düzenlendiğini ifade etti. Doğu Türkistan’da toplama kampı yapıldığı suçlamalarını reddeden Pekin yönetimi, Çin’deki etnik azınlıkların dini özgürlüklerinin kanunlarla korunduğunu savunmuştu. Eğitim kamplarının varlığı konusunda yurtdışından gelen sert eleştirilere yanıt veren Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüleri, farklı dönemlerde defalarca bu kampların varlığını kesin bir dille yalanlayan açıklamalarda bulunmuştu.
‘SOYLARINI KIRIN KÖKLERİNİ KURUTUN’
Çin’de Müslümanlara kamplarda işkence iddiaları sonrası gözlerin çevrildiği Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki merkezlerde ‘cephanelik’ gibi emniyet malzemesi toplandığı iddia edildi. Pekin’in mesleki eğitim verildiğini savunduğu kamplardan sorumlu yerel yönetimin bu yılın başında 2 bin 768 polis copu, 550 elektro şok cihazı, bin 367 çift kelepçe ve 2 bin 792 kutu biber gazı satın aldığı ortaya çıktı. Fransız haber ajansı AFP’ye göre, ihale ve bütçe resmi çalışma raporları gibi kamuya açık hükümet belgelerinden elde edilen bilgiler ‘merkezlerin okuldan çok hapishane gibi’ yönetildiğini gösteriyor. Nisan 2017’den sonra merkezler için satın alınan malzemeler arasında gelişmiş gözetleme sistemi, öğrencileri sınıflarda kayıt altına alacak kameralar, dikenli teller, telefon görüşmelerini dinlemeyi sağlayan bir sistem, kızılötesi izleme cihazları da bulunuyor. Belgelerde ayrıca Sincan’da parti sekreteri Chen Quanguo’nun kamplarla ilgili “okul gibi eğitim vermeli, askeriye gibi yönetilmeli, cezaevi gibi savunulmalı’ dediği kaydediliyor. Aynı kişinin ayrıca ‘Yeni, daha iyi Çin vatandaşı inşa etmek için soylarını kırın, köklerini kurutun, bağlantılarını koparın’ ifadelerini kullandığı belirtiliyor.
UCUZ İŞ GÜCÜ OLARAK KULLANLILIYOR
Doğu Türkistan’daki toplama kamplarında işkence ve zorla eğitim gören Uygur Türkleri’nin daha sonra kampların hemen dibinde yaptırılan fabrikalarda köle gibi ücretsiz ya da cüzi rakamlara çalıştırıldığı ortaya çıktı. Financial Times gazetesinin ortaya çıkardığı bilgilere göre bu fabrikalarda üretilen ürünler dünyanın dört bir yanına dağılıyor. Doğu Türkistan-Uygur Özerk Bölgesi konusunda uzman olan Washington Üniversitesi antropologlarından ABD’li Darren Byler “Mao döneminde siyasi açıdan istenmeyen etnik kimliğe sahip insanlara yapılanlarla, şu anda Şincan’da yaşananların benzerliği giderek artıyor. Tamamıyla yasadışı olan bu iş gücü modeline, sadece belirli bir etnik kökenden gelenler hedef alınıp sokuluyor” diyor.
BM: ÇİN’DE 1 MİLYON KİŞİ KAMPLARDA
BM Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesinin İsviçre’nin Cenevre kentinde ağustosta düzenlediği toplantıda yayınlanan raporda Çin’in Uygur ve diğer azınlık Müslümanlardan bir milyon kişiyi gizli askeri kamplarda tuttuğu açıklamıştı.
432 MİLYON DOLARA MAL OLDU
Çin devlet televizyonu CCTV’de geçtiğimiz haftalarda bölgedeki 181 merkezden birinde üniforma giyen ‘öğrencilerin’ Mandarin dili öğrendiklerini, geleneksel örgü, dokuma ve yemek pişirme eğitimi aldıklarını gösteren bir program yayınlandı. Çin’in 2014’te ‘terörizme’ karşı başlattığı kampanya çerçevesinde 2017’nin başlarında Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde ‘eğitim merkezleri’ kuruldu. Bu tesislerin maliyetinin 432 milyon Dolar olduğu tahmin ediliyor.
Kaynak : Karar