Cindoruk, partisinin genel merkez binasında gerçekleştirilen Genel İdare Kurulu toplantısının basına açık bölümünde yaptığı konuşmada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''Polis, rejimin teminatıdır'' şeklinde ''kavram karmaşası yaratacak düşünceler'' ifade ettiğini öne sürdü.
Bu düşünceyi, anlamanın ve kabul etmenin mümkün olmadığını ifade eden Cindoruk, ''Dünyanın neresinde polis rejimin teminatıdır? Mesela Nazi Almanya'sında Gestapo rejimin teminatıydı. İran'da, din polisi rejimin teminatı olabilir. Demokratik bir cumhuriyette polisi rejimin teminatı yaparsanız, bütün dengeleri altüst edersiniz'' diye konuştu.
Türk siyasetine ömür vermiş insanlar olarak bir şeyi ortadan kaldırmaya çalıştıklarını ama başaramadıklarını belirten Cindoruk, şunları söyledi:
''Bu, İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesindeki hükümdür. O hüküm de yanlıştır ama Sayın Başbakan'ın ortaya attığı hüküm ondan da yanlıştır. Polis, iç güvenliği sağlamakla görevli kolluk kuvvetidir. Polis gücünü abartarak birbirinin teminatı sayarsanız, İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesi, zaman zaman meşruiyet kazanmışsa, ona da haklılık tanımak gerekir. Her ikisini de reddediyorum. Hem silahlı kuvvetlerin 35. maddeyle yaptığı darbeleri, hem de polisin rejimin teminatı olduğu gibi sakat, hukuka aykırı görüşü reddediyorum. Bunların hepsi demokrasimizin önündeki engellerdir, kaldırılması gerekir. Sayın Başbakan'ın bunu düzeltmesi gerekir. Rejimin güvencesi demokratik devlette anayasadır. Buna uymak zorunda olan hükümetler, yargı organları, polistir, ordudur. Hepimizin sığındığı rejimin güvencesi budur. Biz, bütün partiler, sivil toplum örgütleri, üniversiteler ve halk temsilcilerinin katılımıyla bir anayasa konferansı yapılmasını istiyoruz.''
''ÖNCE SİVİL YARGIYA BAĞIMSIZLIK KAZANDIRIN''
Hüsamettin Cindoruk, askeri personelin sivil mahkemelerde yargılanmasının önünü açan yasal düzenlemeyi değerlendirirken de ''Sivil yargı teminata mı kavuştu da askeri yargıyı tenkit ediyoruz'' dedi.
Yapılan düzenlemenin, Anayasa'nın 145. maddesine aykırı olup olmadığına Anayasa Mahkemesinin karar vereceğine dikkati çeken Cindoruk, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Cumhurbaşkanı'nın öyle bir karar vereceğini sanmıyorum. İçtüzüğün 91. maddesine göre, temel kanundur Ceza Kanunu. Temel kanunlarda değişiklik yapılacağı zaman, bunun hangi ölçeklere göre yapılacağı İçtüzüğün 91. maddesinde yazılıdır. Temel kanunda böyle değişiklik yapılmaz. Değişiklik, İçtüzüğe, 87. maddeye, müzakere usulüne de aykırıdır. O gün Meclis başkanlığı yapan arkadaşımızın önergeyi dikkate almaması gerekirdi.
Bu, Türkiye'de hukuku, demokratik, laik, hukuk devleti olma vasfımızı yaralıyor. Bunun sonucunda tartışmalar başlıyor, taraflar ortaya çıkıyor. Devletin içinde uyumlu çalışmak zorunda olan güçler tartışır hale geliyor. TSK bir parti mi? Değil... Parti gibi görüş ifade ediyor. Biz buna da karşıyız. Öbür taraftan bir takım medya grupları, Silahlı Kuvvetlerin tavrını teknik açıdan inceleyecekleri yerde siyasi amaçlı bombardımana tabi tutuyor. Bir devletin temel sistematiği nasıl yaralanır, bu örnek çarpıcı biçimde ortaya koyuyor.''
SİNCAN UYGUR ÖZERK BÖLGESİ'NDEKİ OLAYLAR
Cindoruk, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde meydana gelen olaylara da değinerek, oradaki Uygur Türklerinin, ''Çin oyuncağı kadar değerinin olmadığının'' görüldüğünü kaydetti.
Bölgede yaşananların Türk ve İslam aleminin canını acıttığını dile getiren Cindoruk, Türkiye'nin bu konuda aktif mücadele vermesi ve Uygur politikasını gözden geçirmesi gerektiğini söyledi.
Cindoruk, Çin ile ticari ilişkilerin yeniden ele alınmasını ve TBMM'nin bölgeye bir heyet göndermesini de istedi.