Çin'in Sichuan eyaletini vuran 7,9'luk deprem, ardında on binlerce ölü ve yaralı bıraktı. 12 Mayıs depremi, Çin'e tarihin en büyük travmalarından birini yaşattı. Ancak Çin halkını ağlatan sadece kayıplar değildi. Milyonlar, enkaz altından çıkan fedakârlık hikâyeleriyle de gözyaşlarına boğuldu. İşte onlardan birkaçı".
İlk hikâyemiz Deyang şehrindeki Dong Qi ortaokulundan" Qian Qiu, deprem esnasında orta ikinci sınıftaki öğrencilerine ders anlatıyordu. Ve felaket anı gelip çatınca" Depremden 1 gün sonra kurtarma ekipleri enkaza ulaştıklarında gördükleri manzara karşısında irkildi. Öğretmen Qian, ellerini kartal gibi açmış, ders masasını koruyor gibi duruyordu. Enkaz çalışmaları devam ederken, öğretmenin kucağının altında 4 öğrencinin olduğu anlaşıldı. Öğretmen öğrencileri uğruna ölmüştü. Öğrenciler sağ çıkartıldı enkazdan. Qian öğretmenin eşi, kocasının cesedini görünce ağlamaklı olarak şöyle haykıracaktı: "Dün televizyonda 'Bir öğretmen 4 öğrencisini kurtarmak için canını feda etti' haberini dinledim. Nereden bileyim onun sen olduğunu!..."
ONLAR DA ANA KUZUSU
36 yaşındaki köy doktorunun fedakârlığı da eşine çok az rastlanacak cinstendi. Deprem bölgesindeki Nanba köyünde doktorluk yapan Shao Xing Jun, kızının söylediklerini hayatı boyunca unutamayacaktı. Çünkü kızı enkaz altındayken, "Baba ben ölmedim. Beni kurtar" diye haykırıyordu. Devamı ise çok daha acıklıydı. 780 öğrencisi bulunan Nanba İlkokulu depremde tamamen çökmüş, öğrencilerin çoğu enkaz altında kalmıştı. Okulun çöktüğü haberini alan doktor Shao, hemen okula koşuverdi. Okula vardığında her taraftan 'imdat, imdat!' çığlıkları yükseliyordu. Derken Shao, kızının ikinci katta kendisine seslendiğini duydu: "Baba, ben ölmedim, beni kurtar!" Lakin o anda kendisine daha yakın olan birkaç çocuğun sesi de geliyordu: "Kurtarın, kurtarın!"
Doktor Shao, vicdanıyla baş başa kalmış ve kararını vermişti. Kurtarmaya önce kızından değil de en yakından ve sayısı çok olandan başlamış ve başarılı da olmuştu. Fakat kızcağızı için artık çok geçti. Biricik kızının sesini bir daha duyamamıştı ve duyamayacaktı da. Olayın ardından konuşan acılı baba gözyaşları içinde şunları söylüyordu: "Kızım 6 yaşındaydı, geçen yıl okula başlamıştı. Kızıma borcum var. Ama ne yapsaydım. (Kurtardığım) Diğer çocukların da anne babaları vardı. Doktor Shao, deprem sonrası kızının çantasını tutarak, okulun önünde 3 gün 3 gece oturup yas tuttu. Shao, kızının çantasında bir resim defteri bulmuştu. İlk sayfasında siyah kalemle çizilmiş bir kız vardı oyun oynayan. Belki resimdeki kendi kızıydı ve cennette oyun oynuyordu"
Ve belki de en inanılmaz, en acı hikâye" Depremden bir gün sonra kurtarma ekiplerinin karşılaştığı manzara tüm Çin'de yürekleri dağlayacaktı. Haberin anlatıldığı stüdyodakileri bile ağlatan, milyonlarca dolar yardım yağdıran hadise şöyle gelişti" Kurtarma ekipleri deprem bölgesindeki enkazda bir kadın buldu. Oracıkta can vermişti kadıncağız. Ama bu bayanın duruşu kurtarma ekibinin dikkatini çekti. Çünkü secde eder gibi duruyor, sanki bir şeyi muhafaza etmek istiyordu. Derken görevlilerden biri, elini enkazdaki kadının altına koydu ve bir anda haykırıverdi: "Bu bir bebek! Yaşıyor!" Hummalı çalışmanın ardından anne ve çocuk enkazdan çıkarıldı. Bebek 3-4 aylıktı ve kırmızı bir battaniyeye sarılıydı. Yavruya hiçbir şey olmamıştı. Doktorlar bebeği muayene için kundağı açtıklarında tarihe geçecek bir manzara vardı karşılarında. Kundakta bir cep telefonu vardı. Ve telefondan gönderilen son mesaj" Mesajı oracıkta dinleyenler bir anda her şeyi unuttu, kendilerinden geçti. Şöyle yazıyordu fedakar anne 'son' mesajında: "Bebeğim, eğer yaşayabilirsen anneciğinin seni ne kadar sevdiğini hatırla!"
(Aksiyon)