Türkiye utanç verici, hepimizi yaralayan, vicdanlarımızı sızlatan bir uygulamaya son verdi. Her yıl yapılan Anadolu Kartalı tatbikatlarının uluslararası bölümünü iptal etti. Artık İsrail savaş uçakları tatbikat çerçevesinde Türk hava sahasını kullanamayacak. İptal edilen sadece İsrail uçaklarının katılımı değil, NATO ülkelerinin katılımı da olmayacak artık. Ancak iptal en fazla, yıllardır savaş pilotlarını Türk hava sahasında eğiten ardından da aynı uçaklarla Cenin'i, Gazze'yi, Lübnan'ı bombalayan İsrail'i rahatsız etti. İsrail, Türkiye kapıları daha kapanmadan Yunanistan'la hava sahası pazarlıklarına başlamıştı bile.
28 Şubat darbesinin bu ülkeye ödettiği en ağır bedellerden biriydi Anadolu Kartalı. Çevik Bir'in 1996 yılında İsrail'e yaptığı ziyaret sırasında imzalanan anlaşmayla İsrail uçakları Konya'ya taşındı. Her tatbikat döneminde büyük tartışmalara yol açtı. Hem bu millete hem de Türkiye ile gönül bağları olan ülkelere ve toplumlara ihanet derecesinde bir anlaşmaydı bu.
Tıpkı sorgusuz sualsiz, Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimlerin dışında bırakılarak İsrail'e milyar dolarlar aktarılan savunma anlaşmaları gibi. O zamanlar, cunta ve daha çok ABD ve İsrail'deki bağlantılarına göre iş yapanlar, Türk-İsrail ekseni ile, İsrail'in çıkarları doğrultusunda, bir "Ortadoğu düzeni" kurmaya çalışıyorlardı. "Bin yıl devam edecek" denilerek yutturulmaya çalışılan proje buydu! İçeride darbe yapıyor, toplumun bir kesimini düşman ilan ediyor, siyasi tasfiyelere gidiyor, bölgede başkalarının iyi ve kötülerine göre dost ve düşman belirliyorlardı. Koca ülke üç beş kişi üzerinden hizaya sokuluyor ve bu kişiler ödüllendiriliyordu.
Ama rüzgar tersine döndü. Türkiye kendi eliyle kazdığı kuyunun kendisini tuzağa düşürmek için hazırlandığını, kendi yok oluşuna imza attığını fark etti. Tabii talimatla darbe yapanların dönemi sona erince. O zamandan bu yana Türk-İsrail Stratejik Ortaklığı kan kaybediyor. Çünkü iki ülkenin çıkarları örtüşmüyor tam aksine çatışıyor. Türkiye İsrail'den uzak durdukça güçleniyor, İsrail'in alanı daralıyor.
Uygulamayı hep sorguladık, tepkilerimizi ortaya koyduk. Bu tepkiler, yürekleri yanan Anadolu insanlarının tepkileriydi. Birilerinin düşman tanımı yaptığı bu ülkenin gerçek sahiplerinin tepkileri. Medeniyetler Barışı projesinin sembolü Mevlana'nın şehrinde, katliamlara imza atanlar eğitim yapıyordu. Konya'da eğitilen İsrail pilotları bir yıl önce Gazze katliamına imza attı. Yasak silahlar kullanmak dahil her türlü insanlık suçunu işleyerek bir toplumu dünyanın gözleri önünde imha etmeye girişti. Türkiye ve dünya ayağa kalktı.
Ondan önce, yine Konya Ovası'nda eğitim alan pilotlar 33 gün Lübnan'ı bombaladı. Yine gözlerimizin önünde bir imha operasyonu yapılıyordu. Bu ülkenin bin yıldır biriktirdiği bütün kazanımdı aslında imha edilen.
Öyle ki, Türkiye'de savaşa hazırlanan uçaklardan geriye dönen ilk parti F-16'lar, aldıkları ilk görevle Filistinlileri bombalamıştı. 20 bin kilometre kare alanda yüzlerce uçağın katılımıyla gerçekleştirilen nükleer saldırı tatbikatları hangi günler içindi?
24 Mayıs 2007'de ABD savaş uçaklarının dört dakika Türk hava sahasını ihlal etmesi büyük tepkiyle karşılandı. Olay Genelkurmay internet sitesine konuldu. Oysa yıllardır ABD uçakları, savaş makineleri Türkiye'deydi. Ama daha tuhafı, bu tepki gösterilirken İsrail Konya'da hala eğitiliyordu.
Bu tepki gösterilirken İsrail savaş uçakları Türk hava sahasını kullanıp Suriye'ye saldırıyor, yakıt tanklarını Türkiye topraklarına atıyordu. İsrail öyle dokunulmaz öyle sorumsuzdu ki, Türkiye'nin "açıklama" isteğine cevap bile vermiyordu. Daha sonra bu uçakların Suriye'de bir tesisi bombaladığı ortaya çıktı. Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim acilen Ankara'ya gönderildi. Suriye, saldırıya uğramıştı. Bütün dünyayı bilgilendirdi. Hiçbir ülkeden tepki gelmedi. Ama bu sefer uçaklar Türkiye hava sahasını geçerek bir ülkeyi bombalıyordu. Belki bu pilotlar da Konya Ovası'nda eğitilmişti! Yine o sıralar bütün Türkiye, Kuzey Irak'a kilitlenmişti. Düşman oradaydı, tehdit oradan geliyordu. Oysa tehdit Kuzey Irak'tan değil, Konya'dan geliyordu. Düşman Anadolu'nun bağrındaydı.
Hürriyet gazetesi internet sitesinde iptal haberini "İsrail'i üzen karar" diye verdi. Çok da umurunuzdaydı İsrail'in üzülmesi. Anlamadıkları şey şu; Türkiye'nin kendini yeniden tanımlaması, çevresini kendi gözüyle görmeye başlaması, içeride ve dışarıda bu yeni duruma göre pozisyon belirlemesi daha çok değişikliklere neden olacak, bazılarını üzmeye devam edecek.
Hava sahası dar olduğu için pilotlarını Türkiye'de eğiten İsrail, zamanla bu hedefi aşmış, uçaklarını uzun menzilli uçuşlara hazırlar olmuştu. Kim için? Elbette İran için. Türkiye, kendi hava sahasında eğitilen, üstelik hava sahası ihlal edilerek Suriye'ye saldırı yapan İsrail'e nasıl göz yumabilir? Bu ülkenin bir süre sonra İran'ı Türkiye üzerinden vurmasına ne diyebilir?
Irak ve Suriye ile yapılan son anlaşmalara dikkat! 1996'lardaki şartlar çok değişti. Türkiye yakın çevresiyle bir başka proje üzerinde çalışıyor. Bu projede İsrail hiçbir zaman ve hiçbir şekilde olmayacak!