Çölaşan Anlatıyor, Anlatıyor...

Çölaşan, Doğan’ın hep bir şeylerden korktuğunu anlatıyor: Dedik ki Dışbank’ı satınca rahatlayacağız ,banka satıldı, bu sefer de POAŞ sıkıntısı yaşandı…

Hürriyet’te işine son verilen Emin Çölaşan, yok satan kitabı ‘Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi’nin Doğan Grubu zinciri D&R’da satılmasına seviniyor. Çölaşan, Doğan’ın hep bir şeylerden korktuğunu anlatıyor: Dedik ki Dışbank’ı satınca rahatlayacağız, elimiz daha serbest olacak. Banka satıldı, bu sefer de POAŞ sıkıntısı yaşandı...

AKŞAM-

Muhalif yazıları nedeniyle Hürriyet’te işine son verilen gazeteci-yazar Emin Çölaşan, içini önce kitabına, sonra AKŞAM’a döktü. Çölaşan’ın gazeteden çıkarılış hikayesini anlattığı “Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi” adlı kitabı ilk hafta içinde yok satmış. Şimdi, yayınevindeki odasında çalışmalarını sürdürüyor. Çölaşan, kitap yazma hikayesini, işine son verildikten sonra yaşadıklarını, neden bugüne kadar beklediğini AKŞAM’a anlattı.

ELİNİZE SAĞLIK DİYORLAR
Kitap kamuoyunda nasıl bir yankı uyandırdı?
- Ankara’da geçen cumartesi, İstanbul’da salı günü çıktı. Her biri 2’şer binden 24 baskı yapıldı. Yani 48 bin adet basıldı. Şu anda Bilgi Yayınevi’nde hiç kitap yok. 10-15 bin adet yeniden basılacak. İzmir’de şu anda kitap yok. Anadolu’da hiç yok. Oralara yansımadı henüz. Şu ana kadar gelen bütün tepkiler olumlu. Tahmin ediyorum, Türkiye’deki gazetecilerin en kıdemlisinden, en kıdemsizine tamamı kitabı birkaç gün içerisinde okudu. Onun dışında da okuyanlardan muhteşem tepkiler geliyor. Sokakta çeviriyor insanlar beni. ‘Ellerinize sağlık’ diyorlar. Gazeteci arkadaşlardan hep olumlu tepkiler aldım. O çok önemli. Gazeteciler eleştirel gözle bakan insandır. Tek gazeteci çıkıp da demedi ki ‘Ya sen ne yaptın arkadaş böyle şey yapılır mı?’ Tabii AKP destekçisi kalemler hemen bana saldırıya geçtiler. Bu da benim yazdıklarımın doğruluğunu bir kez daha kanıtladı. Kitabın sonunda elektronik posta adresimi verdim. Olağanüstü tepkiler aldım. Çünkü herkes bazı şeyleri biliyordu da, ya yakıştıramıyordu ya da kafasında soru işaretleri vardı. Benim kitabım o soru işaretlerini dağıttı.
Doğan Grubu’ndan arayıp kitabınız hakkında olumlu olumsuz eleştiride bulunanlar oldu mu?
- Doğan Grubu’ndan arayan çok arkadaşımız var. Köşe yazarlarından tut da muhabir arkadaşlarımıza kadar. Hatta müracaat görevlileri, santral görevlilerine kadar hepsi ‘Ellerine sağlık abi’ dediler. Tabii Doğan Grubu’ndan arkadaşlar bu kitaptan söz edemezler, doğal olarak haklıdırlar. Ona saygı duyuyorum. Yazamazlar. Tabii Aydın Bey ya da Ertuğrul aramadı.
İşten çıkarıldıktan sonra Oktay Ekşi beni aramadı şeklinde bir siteminiz olmuştu. Kitap yayınlandıktan sonra Sayın Ekşi sizi aradı mı?
- Hayır aramadı. Ben onu AKŞAM gazetesine söylediğimde Ayvalık’taydım. ‘Evden aradım telesekreterine not bıraktım’ diye yazısında yazdı. Gerçekten aramış, notunu buldum. Ama kitap çıktıktan sonra aramadı. Ama arasaydı da aradığını söylemezdim. İsim vermekte sakınca görürüm. İnsanların başı ağrımasın benim yüzümden. Ama Oktay Abi aramadı.
Koalisyonla rahatlardı
Kitabınızda Doğan Grubu’nun iktidarla sorunları olduğunu, bu nedenle size yönelik grubun baskısı olduğunu yazıyorsunuz. Doğan Grubu, bu politikasının karşılığını aldı mı?
- Doğan Grubu çok büyüdü. Sadece AKP döneminde değil, ondan önce de. Doğan Grubu’nun bir avantajı vardı. Daha önceki dönemlerde Türkiye’de koalisyon hükümetleri vardı. Yani koalisyonunun bir kesimini karşına alsan bile öbür kesimine sığınma olanağın vardı. Dolayısıyla biz rahattık. İstediğimiz gibi özgürce yazıp çiziyorduk ve başbakanların bile ben yolsuzluğunu açıklıyordum. Ama AKP dönemi gelince işler çığırından çıktı. Tek parti iktidarı, Doğan Grubu büyümüş. POAŞ’ı var. Enerji, özelleştirme ihaleleri. Hilton Oteli var. Gazeteleri, TV kanalları var. Korkunç büyümüş. Tabii bütün ipleri AKP iktidarının ve Maliye Bakanı’nın elinde. Bu yüzden de bana sürekli olarak Başbakan’dan sonra telkin edilen ikinci isim Maliye Bakanı’ydı. Onları kitapta anlattım. ‘Başbakan hakkında yazma’, ikinci sırada ‘Maliye Bakanı hakkında yazma’, ‘hükümeti eleştirme’... Bir de 4. unsur var: TMSF. Onlara da dokunmak yok.
Aydın Bey bana küstü
Kitapta yer veremediğiniz sizde saklı kalan şeyler var mı?
- Belli konularda yaptığımız özel konuşmalar var. Bunlar para falan değildi. Dostça, arkadaşça zamanında yapılmış özel konuşmalar. O zaman ipler daha kopmamıştı. Onları asla yazmam, kimseye de söylemem. Onları yazmak bana yakışmaz.
Kitabınızda Ertuğrul Özkök’e çok yükleniyorsunuz. Sizin Hürriyet’te işinize son verilme sürecinde Aydın Doğan’dan çok Yayın Yönetmeni Özkök’ün etkili olduğu düşüncesinde misiniz?
- Ben de merak ediyorum. Bu işte başrolde Aydın Bey mi var, Ertuğrul mu? Kovma tebligatını sözlü olarak 14 Ağustos günü İzmir’de Ertuğrul yaparken Aydın Doğan adına yaptı. Mutlaka Aydın Doğan’ın haberi vardı. Ama Ertuğrul’un o süreçte rolü, katkısı neydi onu bilemiyorum. Ama ilginçtir. Aydın Bey bana küsmüştü. Niye küstüğünü de tutarlı bir biçimde şu ana kadar anlayabilmiş değilim. Bir duygusallıktı tahmin ediyorum. Ama bu küslük benim kovulmamda ne ölçüde rol oynadı, bunu bilmiyorum.
Güçlerini fark edemediler
Doğan Grubu, hükümet karşısında elindeki büyük gücü hiçbir zaman fark etmedi. Ben onlara hep söylerdim. Özellikle Ertuğrul’a. ‘Ertuğrul, şu elinizdeki gücün farkında olun. Biraz bunların üzerine gidin. Yani demiyorum ki körü körüne gidin, militanlık yapın. Değil, en azından muhabir arkadaşlarımızın geçtiği dört dörtlük haberler var. İktidarın hoşlanmayacağı. Onların neredeyse tamamı çöpe giderdi. ‘Gücünüzü gösterin şuna. O zaman Tayyip sizi her sabah arasın, benden bir emriniz var mı diye o size sorsun, o sizden korksun. Ama hayır sinmişler, bütün hikaye buydu. Biz dedik ki ‘Aydın Doğan Dışbank’ı satacağını söylüyor. Bankayı satınca rahatlayacağız, elimiz daha serbest olacak o zaman.’ Banka satıldı, değişen hiçbir şey olmadı. Bu sefer de iktidar POAŞ’tan bunların üzerine gelmeye başladı. Hadi bu sefer POAŞ sıkıntısı yaşandı. ‘Aman POAŞ’tan üzerimize geliyorlar yazma!’ Hep böyle bir şeyler çıktı. Yazma yazma yazma. Hepsinde bir gerekçeleri vardı. Çünkü ürkmüşlerdi, korkmuşlardı.

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak: Trump, DSÖ'den önce Gazze ve UCM'ye saldırdı
Abdurrahman Dilipak :Biyolojik bir savaşın içindeyiz
Abdurrahman Dilipak: Emekli olmanın dayanılmazlığı üzerine
Ali Bulaç yazdı: Davutoğlu'nun İslami camia ile toplantısı, Suriye'de Esad'ın devrilişi...
Abdurrahman Dilipak: Yeni salgınlar kapıda!