Birilerinin görmediği, görmek istemediği bir gerçek var. Zaman zaman yazıyorum ama akademik çevrelerden, siyasilerden, bürokratlardan, basından, iş dünyasından yeterli bir tepki alamıyorum.
Ben hayal görüyorum galiba. Bu konuda istihbarat örgütlerimizin bir bilgisi yok mu? Mesela, yaklaşık 20 yıldır sorduğum soruyu bir defa daha sorayım.
-Neden bir Milli Bilgi Bankamız, merkezimiz yok, -Neden bir süper bilgisayarımız yok, -Neden milli bir güvenlik yazılımımız yok, -Neden milli bir arama motorumuz, intranetimiz yok, Sosyal mediamız yok. -Neden komponent üretimi konusuna uzak duruyoruz, -Dünyanın aks noktasındayız, ama doğru düzgün bir “Milletlerarası media merkezimiz” yok. -Neden doğru düzgün bir lobi merkezimiz yok. -Neden sanayi kuruluşlarımız arasında bir senkronizasyon, optimizasyon, oryantasyon yok.. Yok, yok yok. Çünkü bunlar birilerinin işine gelmiyor ya da birileri “orada dur” diyor. 2025’e hazır değiliz.
Haberi duymuşsunuzdur. ARAMCO’yu halka açıyorlarmış! Harika!? ARAMCO dedikleri “Arab Amerikan Co.” demek. Suudi gelirinin çok büyük kısmı bu petrol işletmesinden. Arama yabancılarda, sondaj onlarda, rafine onlarda taşıma onlarda, dağıtım onlarda.. Araplara verilen yerden çıkan kara çamurlu su! Onun parası da, bir kısmı “zekat” fonundan “Vehhabi”lere, RABITA’ya, yani “Rabıta-tül Alem-il İslami”ye, daha doğrusu “Şeyh ailesi”ne gidiyor. Kalanı da, “Saud ailesi” ile diğer Arap aşiretleri arasında paylaşılıyor. En büyük pay Suud ailesine, onlar da bu para karşılığı silah alıyor, ada alıyor, yat alıyor, teknoloji alıyor, müteahhitlik hizmetleri için harcıyorlar. Yani para dönüp dolaşıp tekrar ABD’ye, İngiltere’ye, İsviçre’ye gidiyor. Bu şekilde bir yandan da Vehhabizm’i desteklemiş, Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’yi kontrol altında tutmuş oluyorlar.
Peki ARAMCO’yu halka açmak ne anlama geliyor? A-ABD’nin mi paraya ihtiyacı var? B-Suudilerin mi paraya ihtiyacı var? C-ARAMCO kârını Suud halkı ile mi paylaşmaya karar verdi? D-Hiçbiri! Cevap “D”. Petrol artık ömrünü doldurdu. Kömüre de, petrole de ihtiyaç kalmadı. Yani çok yakında fosil yakıt dönemi kapanıyor. Çok olsa on yıl sonra bu kaynak yasaklanabilir bile. Şimdiye kadar bilinmeyen ve risk de taşımayan yeni enerji kaynakları çok kolay ve ucuz şekilde elde edilebilecek ve bunlar stoklanabilecek.
Daha önce veliahd prens Suud zenginlerinin parasına ve servetine el koymuştu. Zaten AB ve ABD ülkeleri, İngiltere’de büyük ölçüde bu paraların üzerine yattılar. Kimi terörle ilişkilendirildi, kimi kayıtdışı / kara para damgası yedi, devlet 11 Eylül’deki ikiz kulelere yapılan saldırı ile ilişkilendirildi, o defter kapandı. Şimdi sıra halkın elindeki parayı toplamak için yeni bir oyun oynamaya geldi. ARAMCO tarihe karışmadan önce, birileri iflas edecek şirketi şimdiden elde çıkarmaya çalışıyor sanki. Petrolün bitmesi ile Arap yarımadası yeniden çöle dönecek. OPEC ülkeleri için bu süreç sonun başlangıcı Rusya’nın kömür madenleri de işe yaramayacak. Çin emek maliyeti ile batıya karşı rekabet şansını yakalamıştı. Humanoid ve Robot sistemi ile Çin artık ucuz emekle rekabet edemeyecek. Onun için elindeki döviz stoğunu eritirken, hammadde kaynaklarına ve pazar alanlarına doğru genişleme planı yapmaya başladı.
Gelecekte emek ve enerji maliyeti diye ciddi bir sorun kalmayacak. Para ve finans kurumları yeniden yapılandırılacak. Çin’in artık BAE’ye ihtiyacı yok. Çin Kuveyt’te Fav adasına yerleşiyor. Çin Türkiye üzerinden ürünlerini Balkanlar, Kafkasya, ön Asya, Afrika’ya pazarlamak istiyor.
Veliahd Prens, petrol sonrası dünyada ayakta kalmak için, ABD ve İsrail’e yaklaşarak Kushner ve Dahlan üzerinden “Yüzyılın projesi”nde, ABD ve İsrail için önemli bir partner olacaktı güya! ABD BOP’taki Türkiye’nin yerine Saudia’yı ve Mısır’ı koyacaktı. TSK’nın yerini Mısır ordusu alacaktı, ama olmadı işte. Olmuyor. Olmayacak.. Hani BOP üzerinden 22 ülkenin sınır, rejim ve iktidar yapılarını değiştireceklerdi ya.. Körfez ülkelerini birleştiriyorlardı, Umman BAE’ye katılıyordu ve Yemen yeniden şekillendiriliyordu. Vehhabi’lerin yerine, Hicaz bölgesini Ürdün Kıraliyeti’ne veriyorlardı. Ürdün sınırından bir şeridi İsrail’e verirken, Mısır’dan Sina’yı alıp onu da İsrail’e veriyorlardı. İsrail, Bekaa ve Lübnan Hizbullahı’nın bulunduğu bölgeye doğru da genişliyordu.
Erdoğan’ın Trump’la görüşmesi, Türkiye dışında çok önemli bir başka sonucu oldu. ABD Türkiye konusunda kararlı. Bunun anlamı şu: Suudi Arabistan, PYD ile bu işin olmayacağının farkında. Türkiye olmadan olmuyor. BOP’a geri döndü.
Bu yeni yönelişin Türkiye’ye yönelik olarak başka bir tehdidi tetiklemesi söz konusu. ABD Türkiye konusunda İngiltere, AB, Çin ve Rusya ile karşı karşıya gelecek. Çünkü onlar için de Türkiye çok fazla anlam ifade ediyor.
Hepsinden daha önemlisi, Türkiye’yi yanına almak için kendi ile uyumlu bir iktidara ihtiyacı var. Bu ziyaret, Erdoğan’la mı, Erdoğan’a karşı bir iktidar modeli ile mi sorusunu öne çıkaracak.
Bu noktada asıl sorun ise, Erdoğan ABD çizgisine kayarsa kendi tabii tabanından uzaklaşır ve orada duramaz. Eğer Erdoğan’ı kazanamayacaksa Erdoğan’ı düşürmek için her yolu deneyecektir. Yani Trump’ın Erdoğan’a yönelik dostluk mesajları, karşılığı olmayan bir çek gibidir.
Erdoğan “Dünya 5’ten büyüktür” diyor. Bu konuda asıl çıban başı ABD değil mi? Dolar manipülasyonunu yapan ABD, darbelerin arkasındaki ülke ABD, BÇG’nin, FETÖ’nün, DAEŞ’in, PKK-PYD’nin arkasında kim vardı?
ABD’de her kafadan ayrı bir ses çıkıyor. Savunma bakanı bir gün sonra PYD ile yola devam mesajı verdi. Kongre başka bir telden çalıyor. Trump için azil süreci başlamış durumda. Trump Erdoğan’a güvenmiyor, Erdoğan Trump’a. Acı tecrübeler söz konusu. Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yiyecektir.
Bugün Türkiye’nin yeri, talepleri belli, ABD’nin ne istediği de belli değil, nereye gideceği de. AB ile arası açık. Ama şimdiden belli olan bir şey var, ABD’nin bölgede gelecek açısından senaryosunda Suudiler de yok, Mısır da, BAE de yok! Ha! Bu arada Kuveyt’te hükümet istifa etti. Bunu da bir kenara not edelim.
Erdoğan ABD’den döndükten sonra da ABD cephesinden çelişkili, hatta tehditkar açıklamalar gelmeye devam ediyor. Rusya’dan ise birçok konuda benzer düşüncelere sahip oldukları ve ilişkileri genişletmek ve derinleştirmek için çabalarını sürdürecekleri yönünde açıklamalar geliyor.
ABD krizden besleniyor. Bölgede varlığını sürdürmek için yeni krizlere ihtiyacı var. Yeni vurgunlar yapmaya ihtiyacı var. Yoksa kendi vurgun yiyecek. Bay başkan, daha fazla büyümek değil, daha fazla ayakta kalmak için savaşıyor bugün. Yoksa o da yolun sonuna geldiklerinin farkında.
Selâm ve dua ile.