Cömert: Yeni Şafak kimin ayağına bastı?

Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni, gazete binalarına yapılan saldırı anını ve gelişmeleri anlattan yazısına, Yeni Şafak kimin ayağına bastı? sorusunu sordu

Yusuf Ziya Cömert/Yenişafak



Yine yoğun bir gündü. Gazeteden gece 23.00'e doğru çıkmıştım. Yazı İşleri Müdürüm Mustafa Kartoğlu son rötuşları yapmak üzere gazetede kalmıştı. Tam gece yarısında, Mustafa Kartoğlu aradı. Ben, haberle ilgili aramıştır diye düşündüm. Tabii haberdi. Ama tatsız bir haber.

"Abi" dedi Mustafa, "Az önce gazeteye 5-6 el ateş ettiler. Otoban tarafından. Kurşunlardan birisi Reklam Servisi'nin bulunduğu taraftaki pencereye isabet etti."

Polisi haberdar etmelerini söyledim. Geçmiş olsun dedim ve hemen gazeteye gittim.

Mustafa'nın söylediği yer, Reklam Servisi'nin bulunduğu kat ile bir alt kattaki editör arkadaşlarımızın çalıştığı köşenin arasıydı. Birlikte, tekrar baktık. Mermi çekirdeği, gece editörlerimizin yanıbaşına düşmüştü.

Gazeteye vardığımda, içeride 1 tane polis vardı. "Başka isabet var mı?" dedim. "Şimdilik tespit edemedik, dışarıdan aydınlatma yaparsak, belki görebiliriz" dediler.

Ben, üst kata çıkıp, pencereleri kontrol ettim. Bir ize rastlamadım. Az sonra, Bayrampaşa Emniyet Müdürü geldi. Polisler, dışarıda, el fenerleriyle boşkovan arıyordu. Olay yeri inceleme ekibi de gelmiş, çalışmaya başlamıştı.

Üs katları kolaçan edip aşağı indiğimde, Hak-İş Başkanı Salim Uslu'yu gördüm. Bir TV kanalında programa katılmış, haberi orada işitmiş ve hemen Yeni Şafak'a gelmişti. Bir 'dostluk' göstergesiydi, Salim Uslu'nun yaptığı. Hiç unutmayacağım.

Gece, otoyolu izleyen kamera görüntülerini de izledik. Polisler çalışmalarını bitirdikten sonra, saat 03.00'e doğru eve döndüm.

Ertesi gün gazeteye biraz geç gelebildim. Geldiğimde, yine dostlarımızla karşılaştım. Gazeteye benden erken gelmişler, odamda bekliyorlardı.

Herkes şunu soruyordu? Neden? Kimin ayağına basmıştık? Ne yazmıştık da bize saldırmışlardı?

Bir yıldan fazla oluyor. Ergenekon'un altyapısını oluşturan gruplardan birinin yöneticisi, Danıştay tetikçisi ile yakınlıklarını belirleyen bir haberle ilgili olarak beni aramıştı. "Neden?" dedi, "Ne istiyorsunuz bu vatanını seven insanlardan?"

Ben gereken cevabı verdim. Beni arayan zata, münasip bir lisanla, vatanı, milleti, asla benim kadar sevemeyeceğini, bu konuda benimle asla rekabet edemeyeceğini anlattım.

Vatanı sevmek, bu yaklaşıma göre, bir imtiyaz, bir tür dokunulmazlık sağlıyordu. 'Vatan sevgisi' etiketi, sahibine, hem kimin vatanı sevip sevmediğine karar verme, hem de birtakım suçları işleme yetkisi veriyordu.

Biz işte bu yalanı, "Vatanı seviyorum, öyleyse vurabilirim, kırabilirim, milleti birbirine katabilirim, ortalığı karıştırabilirim" saçmalığını teşhir ettik.

Kendilerinden menkul sözümona vatan millet sevgisini milletin anasını ağlatma imtiyazı gibi kullananların oyununu bozduk. İşledikleri cinayetleri teşhir ettik.

Danıştay saldırısı da bu cinayetlerden biriydi ve bu saldırının arkasındaki ulusalcı organizasyona dikkat çektik.

22 Temmuz seçimleri öncesindeki Hudson senaryoları dahil, bir sürü ihaneti millete anlattık.

Kurdukları tuzaklarla, işledikleri cinayetlerle, millete zarar veren, sahte vatanseverlik diplomasıyla vatana kasteden komitacı çete, artık biliniyor.

Yargı süreci devam ediyor ama, milletin vicdanında çoktan mahkum oldular.

Artık biliniyor, milleti hedef alan, milletin iradesine yönelen düşmanlıkların arkasında onlar var.

Millet bilince, onların işi zor. Millet bilince, oynadıkları oyunun adresi de bilinir.

Bin tane senaryo yazsalar, bin kere oynasalar milleti aldatamazlar.

İşte bunlardı, 'kimin ayağına bastınız' sorusunun cevabı.

Saldırıdan sonra, yüzlerce telefon geldi. Cumhuriyet'ten Hürriyet'e, Tercüman'dan Star'a kadar hemen bütün gazetelerin Genel Yayın Yönetmenleri arayıp geçmiş olsun dediler.

Birçok dostumuz, birçok sivil toplum kuruluşu temsilcisi, siyasi parti temsilcileri, belediye başkanları, yöneticiler, bizzat gelerek veya telefonla Yeni Şafak'a destek verdiler.

En büyük desteği, bizi hiçbir zaman yalnız bırakmayan okurlarımızdan aldık.

Yeni Şafak ailesi adına, her birine teşekkür ediyorum.

Bu vesileyle, tekrar, bildirmek istiyorum: Bizim görevimiz, bizim varlık sebebimiz, her hal ve şartta millete gerçeği göstermek. Yeni Şafak'ın o gün manşetinden söylediği gibi. Bizi susturamazlar.

yzcomert@yenisafak.com.tr


(Yenişafak)

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak :Biyolojik bir savaşın içindeyiz
Abdurrahman Dilipak: Emekli olmanın dayanılmazlığı üzerine
Ali Bulaç yazdı: Davutoğlu'nun İslami camia ile toplantısı, Suriye'de Esad'ın devrilişi...
Abdurrahman Dilipak: Yeni salgınlar kapıda!
Ahmet Turgut: Filistin’i hem Siyonistlerden hem Allah’tan korkanlar değil, sadece Allah’tan korkanlar kurtaracak