Çorabınızı ayakta giyebiliyor musunuz?

Mehmet GÖKTAŞ

Kim gençtir, kim ihtiyardır, gençlik dönemi nerede biter, ihtiyarlık dönemi nerede başlar diye bir konu açılmıştı, orada bulunanlardan birisi hiç beklemeden dedi; çorabını ayakta giyebiliyorsan gençsin. Yok eğer bir yere yaslanmadan, tutunmadan giyinemiyorsan artık ihtiyarsın vesselam.

Çok hoşuma gitmişti bu tespit, çünkü çok basit ve herkesin görebileceği kolay bir ölçüydü bu. Sonraları benim için daha da önemli olduğunu gördüm. Çünkü bu çorap giyme işini biz her gün defalarca tekrarlıyorduk. Belki bir kısmını oturduğumuz yerde yapıyorduk ama ayakta giymek zorunda kaldığımız da oluyordu. Devrilmeden düşmeden giyebiliyor muyduk çorabımızı, artık bu mesele dikkatimizden hiç kaçmaz oldu.

Başta aynalar olmak üzere aslında bize ihtiyarladığımızı her gün haber veren daha nice şeyler vardır.

Bazen bu tespiti “görüşmeyeli yaşlanmışsın ha” diye uzun zaman ayrı kaldığımız dostlarımızdan duyarız. Önemli olan bu haberleri nasıl karşıladığımızdır.

Artık ihtiyarladığımızı, hayatımızın son dönemine girdiğimizi hatırlatanlara karşı tavır ve düşüncelerimiz bizim kim olduğumuzu da ele verir.

Hz. Ömer’in kendisine her gün ölümü hatırlatması için ücretli bir kişi tuttuğu rivayet edilir. Aradan epeyce bir zaman geçince Hz. Ömer adamın işine son verir, sebebini sorunca da sakalındaki beyazları gösterir, “Artık sana gerek yok, bunlar bana haber veriyor” der.

Ramazanı mükemmelce yaşamanın gereklerinden biri de ömrün muhasebesini yapmak değil midir?

O halde bize yaşlandığımızı haber verenlere müteşekkir olmalıyız.

Adamın yıllarca içinde yaşadığı ufacık bir evi varmış. Eskidiği için arada duvarlarında çatlaklar oluşurmuş, adam da bu çatlakları çamurla sıvayıp örtermiş. Bu hep böyle gitmiş ama bir gün evine döndüğünde bir de ne görsün ev yıkılmış yerle bir olmuş. Adamcağız yıllardır içinde yaşadığı evini böyle görünce üzülmüş, bu arada biraz da sitem etmiş; “Senin bu yaptığın vefasızlık değil mi, ne olurdu hiç olmazsa adam bir haber verirdi, yıkılacağını önceden bildirirdi...”der.

Ev dile gelir konuşur veya lisanı haliyle cevap verir:

“Ben haber verecektim sana ammaa.. ne zaman konuşmak için ağzımı açsam çamurla tıkadın” der.

Sakın bizler de böyle olmayalım, bize ömrümüzle ilgili gerçekleri söylemeye çalışanların ağızlarını çamurla tıkıyor olmayalım?

Siz siz olun çorabınızı ayakta giyip giyemediğinize iyi bakın derim vesselam.