Çorba sever misiniz?

Abdurrahman Dilipak

Her şey çorba oldu. Gülşen 4 ay önce bir halt yemiş, bugün gündem oluyor. Bir anda ne zaman nerede yediği belli olmayan başka haltlar, video görüntüler servis ediliyor. Konu bir anda ülke gündemine oturtuluyor. Siyaset her seviyede ahkam kesiyor, media durur mu o da işin öbür ucunda! Sanat dünyası da ahkam kesiyor. Yargı bir anda harekete geçiyor ve olaya el koyuyor.

Bu tartışmalar olurken, Taşkesenlioğlu ailesinin boşanması ile ilgili tartışmalar da bu sıcak gündem arasında kaynadı gitti. Hatta “Anadolu’nun fethi” bile gümledi.

26 Ağustos 1071’de, bundan 951 yıl önce Anadolu fethedilmişti ya, yine bir Cuma günü. O günün sene-i devriyesinde bir parti lideri, Cuma namazında hutbe okuyan imama müdahale ederek, Mustafa Kemal için Fatiha okunmasını istiyor. Namazdan sonra da “Camilerde Mustafa Kemal’e Fatiha okunmadığı için cemaat gelmediğini” söylüyor. İyi resmini de asalım, adını da caminin bir yerine Latince yazalım artık!!

Ağrı İŞKUR ve siyasi birinin bir başka skandalı patlamıştı. İstifa mı etti, görevden mi alındılar. Bakalım bundan sonra ne olacak. Geçmişte olanlar soruşturulacak mı? Kasetleri sosyal mediaya düşmüştü o da bir kenara itildi. 2 gün sonra 30 Ağustos, bu gidişle 30 Ağustos da bu tartışmaların gölgesinde kalacak.

Kimine göre, bu operasyon iktidara karşı yapıldı. Kimine göre, bunun arkası gelecek. Sıradan bir edepsizlik siyasi bir krize dönüştürüldü ve bu tartışmanın içine bir şekilde yargı da çekildi. Daha şimdiden soruşturma savcısı da tutuklama kararı veren hakim de tartışmanın parçası oldu.

Tartışmanın odağındaki kadın zaten o da ayrı bir alem, evli, bir çocuğu var, daha önce de ünlü bir gazeteci ile beraber olmuş. Bundan sonra da gündemde kalmaya devam edecek. Çünkü olaya barolar, uluslararası örgütler, basın, muhalefet kanadı da katıldı.

Olay bu kadar gündem oluşturunca başkaları da sazan gibi atlamaya devam ediyor. Yangına körükle gitmeye hazır birçok kişi ve grub var. Biri de çıkmış, amiyane tabiri ile Robert Kollejlilere ana avrat, dümdüz gitmiş, o da tutuklanmayı bekliyor. Bir başkası, ortamı yumuşatmak için olmalı, takıp takıştırmış, birkaç kilo altın takılı gelinliği ile dansediyor ve onu paylaşıyor. Bir başkası lüks bir otelin kıral dairesine yatakta yatıyor, yanında mini etekli biri var, uykudan uyanmamış, içeriye davul zurna kalabalık bir mehter takımı giriyor, beyefendiyi Malazgirt’in yıldönümünde mehterle uyandırıyorlar. Şimdi buna ne yapmak gerek.

Aslında bu durum çorba da değil. Hiçbir şeye benzemiyor. İşin neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Böyle bir süreç, böyle kritik bir zamanda nasıl böyle kötü yönetilebilir?

Bakalım bu yazı çıktıktan sonra bugüne neler olacak memlekette. Dilerim gelecek günler geçen günleri aratmaz. Herkesin dikkatli olması şart. Sabırlı olacağız, öfke kontrolü gerekiyor. Ev hayatı, iş sosyal hayat, aman dikkat, Şeytan fazla mesai yapıyor.

Bu trol, bu media, bu vitrine çıkıp konuşan kadrolarla, bu yöntem, bu siyaset dili, bu meydan okuma, bu sloganlarla hiçbir parti seçim kazanamaz. Seçmen ise ölümlerden ölüm beğenecek demektir. Siyasetin kesinlikle temizlenmesi gerek.

Bu arada The İndependet, “Türkiye’nin Madonnası tutuklandı” diye başlık atmış.

İyi! Bizim de resmen yerli ve milli bir Madonnamız var! Bir bu eksikti, o da oldu.

Bakın yerli ve milli Madonnamız’ı (!) tutukladınız ya, yarın tazminat ödemek zorunda kalabilirsiniz. AİHM’e gider tazminat da alır. AYM’ye gider karar oradan da döner.

Bu işe böyle angaje olmamalıydınız. Siyaset de, media da, yargı da tuzağa düştü. Üniversitelerin açılacağı şu günlerde böyle bir olay gerçekten büyük bir talihsizlik. Bu arada Yıldız Tilbe de bir Twit atarak tartışmaya katıldı: “Herkes ağzından çıkan hatalı söz için tutuklansa memlekette adam kalmaz. Her kurum ve okuldan sapık da çıkmış alim de. Gülşen’e gelene kadar neler var neler! Meclis’in gözaltına alınması lazım mesela, orada her şeye bütün değerlere hakaret ediyorlar, hem de yasal”.

Türkiye’de gündem oluşturmak, şöhret olmak işte bu kadar kolay.. Tilbe diyor ya “Gülşen’e gelene kadar neler var neler. Her kesimden birilerini bulmak zor değil. İş dünyası, siyaset, bürokrasi, media gırtlağına kadar batmış. Birçok olay “herkesin bildiği bir sır”(!)..

Seçime doğru bu bataklığa daha çok su verecekler. Siyaset mayınlı tarla, birileri mayınlı tarlada top oynamayı seviyor anlaşılan. Haram para ve işler ile fahşa arasındaki derin bağı çözmeden Türkiye bu rezaletlerden yakasını kurtaramaz. Uyuşturucu ve kumar da öyle. Sivrisineklerle uğraşmaktan vazgeçip, bataklığı kurutmak gerek.

Yarın birileri “vuralım-kıralım” diye ortaya çıkabilir. Hatta birtakım “faili meçhul” saldırılar da olabilir! Birtakım belediyeler, kalabalık yaz konserleri düzenliyor, şarap fabrikaları sponsor oluyor, içki dağıtılıyor, dans adı altında rezillikler yaşanıyor. Orada kontrol dışı taşkınlıklar yaşanabilir.

Stadyumlar da bu tür olaylar için riskli alanlar. Birileri iş üzerinde. Herkesin dikkatli olması gerek. Bu hadise başka birtakım senaryolar için bir fünye olarak kullanılmak istenebilir.

Herkesin dikkatli olması gerek. Kontrol dışı olaylardan kimse kârlı çıkamaz. Bulanık suda balık avlamak isteyenler, bu ülkenin ve halkın selametini düşünüyor olamazlar.

Dikkat!

Selâm ve dua ile.