Türkiye siyasetinin kaotik atmosferinden Amerika'ya uzanalım, birinciye nazaran son derece soluk ve renksiz ABD siyasetindeki son gelişmeleri değerlendirelim bugün. Siyaset Amerikalıların hayatında değil. Dünyanın en depolitize olmuş toplumlarından biridir Amerikalılar desek çok da haksızlık etmiş olmayız. Ekonomi öyle mi hayır. Hesap kitap yapmakla yatıyor ve kalkıyorlar ABD'liler. Ekonomi iki yakalarını bir araya getirmek anlamında en önemli gündem maddesi onlar için. Yoksa zannetmeyin ki dünya ekonomisiyle kim gelişiyor, kim büyüyor, kim çekip küçülüyorla ilgileniyorlar. Onların ilgi alanı ay sonu çeklerinin yazılması, ödemelerin tamamlanmasının ötesine geçmiyor. Ayrıca zaten dikkat araları kısa olan bir millettir Amerikalılar. Öyle uzun uzadıya birşeylerle ilgilenemezler dışarılarda, başka yerlerde. Varsa yoksa kendileridir merkezde. Bunun böyle olması bir miktar bireyselciliğin getirdiği bir sonuç olarak karşımızdadır. Biraz da içinde yaşadıkları hayatın onlar üzerindeki zorlaması sebebiyledir. Çok çalışır az dinlenirler. Bizdeki gibi uzun tatilleri yoktur zaten. Bizim alıştığımız türden delegasyon sistemleri de bir çok alanda yoktur. İş gücü pahalı olduğundan bir çok işi kendileri yaparlar delege etmek yerine. Velhasıl işleri arttıkça da siyaset gibi takip etmek için zaman ayırabilecekleri alanlar daralır.
Bugünlerde ABD siyaseti eğer ki halkın gündemindedir o zaman konu başlığı olarak başkanlık seçimleri tek başlıktır. Ne gözleri Afganistan'ı ne de Irak'ı görüyor artık. Gerçi bir önceki gün Başkan Obama sürpriz bir ziyaretle Kabil'e uçtu ve ulusa seslenişini oradan gerçekleştirdi ama bu seyahat sebebiyle de çok eleştiri aldı. Malum bir sene önce Bin Ladin'i bulmuşlardı. Şimdi o günleri tekrar hatırlatmakla Obama ve Demokratlar ucuz siyaset yapmakla suçlanıyorlar. Obama da halkın siyasi hafızasının darlığından muzdarip bir siyasetçi olarak Ladin'in bulunmasını kendi hanesine bir başarı olarak yazmak istiyor. Bu hafta o günlere ait görüşmeler, fotoğraflar, tartışmalar gün yüzüne çıkarılıyor ve konu bir daha bir daha irdeleniyor. Henüz bir akıl yürütmek için çok erken... Bilemiyoruz, bu hatırlatma Demokratların beklentileri doğrultusunda, umdukları gibi halk gözündeki itibarlarını yükseltecek mi yoksa ters bir tepki ile geri mi gelecek...
Ama şu bir gerçek ki ABD ekonomisinin içinde bulunduğu vahim tablo, ülke liderliğinde oturan Obama'ya çok da geniş bir hareket alanı bırakmıyor. Pragmatist bir siyasetçi olarak o da eline ne geçirirse kendi çıkarı için kullanmaya çalışıyor.
Karşısında ise bata çıka siyaset yapan Cumhuriyetçiler var. Dün beklenenler doğrultusunda Cumhuriyetçi önseçimlerinin önemli adaylarından biri olan Gingrich de çekildi. Zoraki de olsa Mitt Romney'nin adaylığını telaffuz etti. Romney'nin Cumhuriyet kanadının adayı olacağına kesin gözüyle bakılıyor artık.
Romney'nin en büyük handikaplarından ikisi mal varlığının fazla olması ki bu halktan kopukluğun tezahürü ve dolayısıyla da onların dertleriyle dertlenemeyecek konumda olmak anlamına geliyor. Bir diğer sorunu da Romney'nin Mormon olması. Hıristiyanlıktan bir sapma olarak da algılanan Mormon geleneği ABD'lilerin yeni başkanlarında görmeyi kabul edebilecekleri bir özellik değil. Eğer ki buna rağmen Romney yine de kazanır ve Obama'nın yerini alırsa bu Obama'nın içine düştüğü ekonomik krizin ne denli etkili olduğunu göstermiş olur. Sanmıyorum, ummuyorum, ama bir ihtimal, olabilir.
yeniakit