Milli Görüş lideri Necmettin Erbakan'ın başbakanlığı döneminde Türkiye'nin gayretleriyle kurulan D-8, Malezya'nın ev sahipliğinde altıncı zirve toplantısını gerçekleştirdi.
Bu toplantıda fevkalade önemli kararlar alındı.
Öyle ki, sonuç bildirgesinde bu toplantının bir "dönüm noktası" olduğu ifade edildi.
İstanbul'da daimi bir D-8 sekretaryası kurulacak...
Üye ülkeler Türkiye, İran, Mısır, Pakistan, Bangladeş, Malezya, Endonezya ve Nijerya, "tercihli ticaret anlaşması"yla birbirlerine 'iltimas' geçecek"
İş adamları için karşılıklı vize kolaylığı sağlanacak"
Gerçekten önemli, sevindirici, umut verici gelişmeler.
Fakat bu D-8 zirvesinde canımızı sıkan bir şey oldu.
Türkiye'nin temsil seviyesi"
* * *
D-8'in İstanbul'daki kuruluş toplantısında Türkiye, İran, Pakistan, Bangladeş, Malezya, Endonezya ve Nijerya devlet yahut hükümet başkanları seviyesinde temsil edilirken, Mısır -bir nevi 'rezerv' işareti olarak- dışişleri bakanı seviyesinde temsil edilmişti.
Belli ki Hüsnü Mübarek yönetimi Türkiye'nin önderliğindeki bu oluşuma pek sıcak bakmıyor, ama 'başarılı olma ihtimaline karşı kıyısından köşesinden bulaşmakta fayda var' diye düşünüyordu.
Peki, dün Malezya'nın başkenti Kuala Lumpur'da düzenlenen D-8 zirvesinde Türkiye'nin dışişleri bakanı seviyesinde temsil edilmesini nasıl izah edeceğiz?
Malezya Başbakanı Abdullah Bedevi oradaydı, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad oradaydı, Endonezya Cumhurbaşkanı Susilo Bambang Yudhoyono oradaydı, Pakistan Başbakanı Rıza Gilani oradaydı, ama Tayyip Erdoğan yahut Abdullah Gül orada değildi.
Halbuki, Türkiye menşeli bir proje olan D-8'in zirve toplantısında herkesten evvel Türkiye'nin devlet veya hükümet başkanı seviyesinde temsil edilmesi beklenirdi.
* * *
Necmettin Erbakan'ın kurucu liderliğindeki dinamizmden mahrum kalalı beri 'rölanti'de olan veya öyle görünen D-8, dünkü zirve toplantısında, canlandırılmaya mütemayil, sürdürülebilir ve geliştirilebilir bir yapı olduğunu ortaya koymuştur.
Ankara'nın bunu görmesini ve D-8'e yeniden EN ÜST SEVİYEDE sahip çıkmasını diliyorum.