Rusya Dağıstan’dan gelen Ramazan Kaltuev ve Mustafa Bolatov ülkelerinde İslâm’ın çığ gibi büyüdüğünü, Türkiye’de de tüm İslâmi hizmetlerin en güzelini gördüklerini anlattılar. Ramazan Kaltuev, Dağıstan'da kiliselerde papazların haftada 3 saat Müslümanları çağırıp Kur’an-ı Kerim ve Bediüzzaman Said Nursi’nin eserlerinin oluşturduğu Risale-i Nur Külliyatını okutup dinlediklerini söyledi.
- Dağıstan’ın Hıristiyan Rusya’ya bağlı olduğunu biliyoruz. Dağıstan’da Hıristiyanlık daha mı yaygın?
- Ramazan Kaltuev– Kesinlikle hayır. Dağıstan çok farklı. Hz. Ömer zamanında İslâm'ı tanıyan Dağıstan’da ağırlıkta Müslümanlar bulunuyor. Fakat son 15- 20 yıla girildiğinde Dağıstan, özünden ve değerlerinden iyice kopma noktasına gelmişti. Sadece Müslümanız diyebiliyorlardı. Fakat neredeyse hiçbir gereğini yerine getirmiyorlardı. Daha sonra 1998 yılında Said isimli bir Türk -Allah ondan Razı olsun- Dağıstan’a geldi. Burada, son çağın alimi Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur eserlerini hem Rusça'ya çevirerek hem de kendi çabaları ve anlatımlarıyla İslâm’ı yeniden yaşanmasına vesile oldu. Şimdi birçok yerde Risale-i Nur ve Kur’an-ı Kerim sesleri hiç susmuyor.
“DEVLET İSLÂM’I ENGELLEMİYOR”
- Dağıstan’da İslâmi çalışmalar, dini dersler nasıl işliyor?
- Mustafa Bolatov– Sadece Dağıstan’da 5 büyük dershane var. İslâm'ı ve ilmi yaymak için hizmet veren bu dershanelere önümüzdeki yıllarda orada Mülk Dershanesi diyeceğimiz bir büyük külliye de eklenecek.
- Çalışmalarınıza devlet izin veriyor mu? Herhangi bir kısıtlama var mı?
Kesinlikle hiçbir engelle karşılaşmıyoruz. Orada Hıristiyanlar da artık biliyor ki Müslümanlardan kendilerine zarar gelmez. Müslümanlarla kaynaşıp arkadaşça yaşıyorlar. Devlet yönetiminden ise kesinlikle bizleri engelleyen kimse olmuyor. Kanunen de bize bir yasak getiren olmadı. Dershanelerimizde Kur’an-ı Kerim kursları, Risale’den İslâm dersleri süreklilik arz ediyor.
- Camileriniz var mı, Dağıstan’da ezan sesi yükseliyor mu?
- Ramazan Kaltuev– Elbette… Çok şükür camilerimiz sürekli açık. Ezanlarımız okunuyor. Zaten söylediğimiz gibi. Hıristiyanlar bizi severler orada. Ve onların arasından akın akın İslâm'a koşanlar var. Bizlerin artık çok alıştığı bir durum var ki size garip gelebilir. Dağıstan’da papazlar bizi veya diğer Müslüman kardeşlerimizi sürekli bazen haftada 2 defa kiliseye çağırıp, 3 saat boyunca Risale-i Nur ve Kur’an-ı Kerim'i bizlere okutup anlamlarını dinliyorlar. İslâm'ı sürekli araştırıyorlar. Dağıstan’da birçok Müslüman görürsünüz ki önceden papaz olup şimdi camiden çıkmayan…
“TÜRKİYE, İSLÂM’IN BAŞÜLKESİ OLMALI”
- Ramazan-ı Şerif için geldiniz. Ülkemizi sevdiniz mi? Türkiye sizde nasıl biz izlenim bırakacak?
- Ramazan Kaltuev– Türkiye’de hem dostluğu hem hizmeti gördük. Türkçe de çok güzel bir dil. İslâm’ı anlatan kitapları içeren Risaleyi okumak ve anlamak için Türkçe öğrendik. Ayrıca Türkiye’de ehli din insanlarla karşılaştık. Bu bizleri memnun etti. Bize önceki ziyaretlerimizde söylenen bir söz vardı. “Herkes Mekke’ye bakıyor, Mekke Türkiye’ye bakıyor…” Bence Türkiye İslâm dünyasının başülkesi olmalı. Zengin kültürü ile bunu yapabilecek tek ülke Türkiye’dir.
“BAŞÖRTÜSÜNE KİMSE KARIŞMAZ”
- Sosyal yaşam ne düzeyde? Mesela insanlara başı açık-kapalı ayrımı yapılıyor mu?
- Mustafa Bolatov- Dağıstan’da insanların inanç ve isteklerine göre giyim kuşamlarına kimse karışmaz. Hıristiyanların da kapalı olanları var. Yani isteyen istediği gibi yaşıyor ve istediği şekilde işe de giriyor, okula da gidiyor. Bu konuda herkes çok rahat
- Son olarak İslâm alemine ve Türkiye’de yaşayan vatandaşlara bir mesajınız var mı?
- Mustafa Bolatov– “Eğer biz İslâmiyet'i ve İslâmiyet'e layık doğruluğu kendi fiillerimizle gösterirsek, diğer din mensupları akın akın İslâm’a koşacaktır” diyelim.
Vakit