"Dağlıca Komutanını Aradım"

Dağlıca baskını ile ilgili her geçen gün farklı şeyler çıkıyor...

Şamil Tayyar/Star

Dağlıca komutanını aradım

Dağlıca Tabur Komutanı Kurmay Yarbay Onur Dirik'in 24 Kasım 2006 günü verdiği ifadenin yer aldığı 8 erle ilgili dava iddianamesi, 12 Ocak Cumartesi günü bazı haber ajansları tarafından servise kondu.

Dirik'in özellikle er Ramazan Yüce ile ilgili suçlamaları, cumartesi akşamı TV kanallarında, pazar günü de gazetelerde geniş bir şekilde yer aldı.

Bir gün sonra, Dağlıca'da şehit düşen uzman çavuş Selçuk Gürdal'ın ikizi Celalettin Gürdal, aradı. Cumartesi akşamı televizyonlarda Dirik'in ifadelerini izleyince dayanamayıp Dağlıca'yı aradığını söyledi.

Kendisini şehit kardeşi olarak tanıtınca Dirik'e bağlamışlar. Şehit ikizi, söze sitem ederek başlamış: 'Sayın komutanım, daha önce sizinle konuştuğumda bu 8 askerle ilgili şüphelerimi söylediğimde siz bana kızıp bu askerlerin kahramanca çatıştığını söylemiştiniz. Şimdi neden böyle konuşuyorsunuz?'

Gürdal, komutanın cevabını ise şöyle aktardı: 'Böyle konuşunca 'Sen kimsin lan?' diye sordu. 'Benim senin gibi adamlarla konuşacak bir şeyim yok' diyerek telefonu yüzüme kapattı.'

Zihnim, telefon tartışmasını doğuran soruya takıldı haliyle. Komutanla daha önce ne zaman görüşmüştü?

Gürdal: 'Kardeşimin şehit düştüğü olayın üzerinden 40-50 gün geçmişti. Bölük komutanını aradım, o da tabur komutanına söylemiş. Bana döndü. Yargılanan 8 askerle ilgili şüphelerimi anlattım. Bana o zaman, 'Sen o askerlerin hangi şartlarda görev yaptığını biliyor musun? Bilmeden nasıl böyle konuşursun? Benim tüm askerlerim kahramanca orada savaştı. Giden askerlerin kafasına silah dayayıp zorla götürülmediklerini nereden biliyorsun?' dedi.'

Bu sözler, Dağlıca saldırısının hemen ardından kaleme aldığım yazılar üzerine şahsıma yönelik ağır ithamları hatırlattı bana.

Görüyorsunuz, eştikçe altından neler çıkıyor.

Büyükanıt'ı kim yanılttı?

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, 9 Kasım 2007 günü karargahta akredite gazetelerin Ankara temsilcilerini davet edip açıklamalar yaptı. Sorulardan biri şuydu: 'Dağlıca'da köstebek var mı?'

PKK'nın kaçırdığı askerlerden bir veya bir kaçının köstebek olduğu iddialarına cevap aranıyordu. Büyükanıt şöyle dedi: 'Bana gelen böyle bir bilgi yok.'

Ne zaman söyledi bunu? 9 Kasım'da. Dağlıca saldırısından 19 gün, 8 askerin Türkiye'ye iade edildiği tarihten 5 gün sonra.

Dağlıca Tabur Komutanı'nın er Ramazan Yüce'yi suçladığı tarih ne zaman? 24 Kasım. Saldırıdan 34 gün, 8 askerin iadesinden 20 gün, Büyükanıt'ın açıklamasından 15 gün sonra.

Denebilir ki, geç haberimiz oldu. Mümkün değil.

Dağlıca mevzuuna ilk sortiyi '200 terörist sınırdan nasıl sızdı?' başlıklı yazıyla 22 Ekim'de yaptık. '8 asker kaçırıldı mı, teslim mi oldu?' başlıklı yazım da 24 Ekim'de yayınlandı.

Yani, hain saldırıdan bir gün sonra ve üç gün sonra.

Soru şu: Tüm bu uyarılara rağmen aradan geçen 19 günlük süre içinde köstebek bilgisine ulaşılamadı mı? Dağlıca Tabur Komutanı Yarbay Onur Dirik'in ifadelerine bakılırsa, bu soruya 'evet' denemez.

O halde, Büyükanıt'ı kim yanılttı?

Genelkurmay, şık olmayan bir üslupla kaleme aldığı Dağlıca açıklamasından önce bu soruya da cevap arasa doğru olmaz mıydı?

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak :Biyolojik bir savaşın içindeyiz
Abdurrahman Dilipak: Emekli olmanın dayanılmazlığı üzerine
Ali Bulaç yazdı: Davutoğlu'nun İslami camia ile toplantısı, Suriye'de Esad'ın devrilişi...
Abdurrahman Dilipak: Yeni salgınlar kapıda!
Ahmet Turgut: Filistin’i hem Siyonistlerden hem Allah’tan korkanlar değil, sadece Allah’tan korkanlar kurtaracak