Kıyafet yönetmeliğinde bazı değişikliklerin yapılması, tek tip elbise ve forma zorunluluğunun kaldırılması, herkesin istediği elbiseyi giyecek olması, bununla birlikte başörtüsü yasağının devam etmesi, bunun bir de yönetmelikle tescillenmesi, üzerinde düşünülmesi gereken ciddi bir konudur.
Tek tip kıyafetin kaldırılması, bazı sınırlamalarla birlikte öğrencilerin istedikleri şekilde giyinebilmeleri bazı sakıncalarla birlikte olumlu bir gelişmedir.
Bununla birlikte darbe dönemlerinden kalan başörtüsü yasağının üstelik tescillenerek sürdürülecek olması bir cinayettir, bir fecaattir. Hem de şimdiye kadar sürdürülenden çok daha büyük bir fecaattir.
Düşünebiliyor musunuz? Bütün öğrenciler artık düşüncelerini elbiseleriyle yansıtabilecekler, eğilimlerini, yönelimlerini kıyafetleriyle dışa vurabilecekler. İleride olmak istedikleri kimliklerini, kişiliklerini bugünden sunabilecekler. Her öğrenci kıyafetiyle bir kimlik ibrazında bulunabilecek.
Elbette bu onların hakkıdır da, bu asla engellenmemelidir.
Fakat bütün eğilimlerin arzı endam ettiği bir okulda, hiçbir kız öğrenci içindeki İslami kimliğini asla dışa yansıtamayacak.
İkinci dört yılın sonlarına doğru akil baliğ olup İslam"a göre örtünmekle yükümlü olduğu halde bunu yerine getiremeyecek.
Hatta buluğ çağından kime ne? Bir Müslüman ana-baba çocuğunu istediği yaşta, istediği şekilde giydirme hakkına sahip değil midir, buna kim karışabilir?
Çocuklar asla ve asla devletin değildir, babalarının annelerinindir. Devlet çocuklara asla kimlik dayatamaz, çocukların kimi seveceğini, kimi örnek alacağını asla belirleyemez.
Bir kız çocuğunun hangi yaşta başını örteceğine annesi ve babası karar verebilir, bırakınız akil baliğ olma yaşını, kundaktayken bile örtebilirler, kimin ne söylemeye hakkı vardır.
Hele hele, şimdiye kadar yaptığı gibi devlet kendisini çocuklara tanrısı gibi dayatamaz, o günler çok çok gerilerde kalmıştır.
Başörtüsü yasağının sürdürülecek olması ruhları kanatacaktır, bütün dengeleri alt üst edecektir. Hem de şimdiye kadarkinden çok daha fazla.
Düşünebiliyor musunuz? Bir taraftan seçmeli ders olarak Kur"an- Kerim ve mealini okutacaksınız, Rasûlullah"ın (s.a.v) siyretini okutacaksınız, din dersi okutacaksınız, yani çocuğun İslami yönünü geliştireceksiniz, fakat çocuğa diyeceksiniz ki, bunu asla dışa vuramazsın, kimseye gösteremezsin, içinde saklayacaksın"
Daha da önemlisi, bu çocuklar yeryüzünün dört bir yanındaki İslâmî gelişmeleri izleyecekler, İslam dünyasının baharına şahitlik edecekler fakat öte taraftan bu anlamda kalplerini, ruhlarını, beyinlerini, yani öz benliklerini, Müslümanlıklarını dışa yansıtamayacaklar.
Bu çok korkunç bir baskıdır, bu bir zulümdür, milyonlarca genç kızın ruhunu bir cendere içinde hapsetmektir.
Beyler, şunu biliniz ki bunun sonu çok ciddi bir patlamadır. Bugünden sonra sürecek olan başörtüsü yasağı, şu ana kadar olanından çok daha zalimce karşılanacaktır.
Milyonların sabrının taşacağı noktadır şu gelinen nokta.
Kim ne derse desin, AKP"yi iktidara taşıyan en büyük dinamik, süregelen başörtüsü yasağıydı. Evet, mevcut yönetim iktidara geldiğinde başörtüsü sorununu kesinlikle çözeceğine dair açıktan bir söz vermemiş, yazılı bir vaade bulunmamıştır. Fakat başta kendisi ve bütün bir millet biliyordu ki, iktidarının ilk günlerinde olmasa da, belirli bir müddet sonra kendisinden beklenen birinci görev buydu, başörtüsü yasağının kaldırılmasıydı.
Belki bu ülkede Müslümanlar başörtüsü için ciddi bir bedel ödememiş olabilirler, başörtüsü onlar için çok sıcak ve birinci gündem olmayabilir, aynı anda birden tepki göstermiyor olabilirler.
Fakat uzun vadede düşünüldüğünde, bu millet birazcık dizel motora benzemektedir, benzinliye göre biraz yavaş ısınır, fakat ısındıktan sonra da çabuk çabuk soğumaz.
Geriye dönüp iyice düşündüğünüzde, başörtüsünün nicelerini iktidardan alaşağı ettiğini, nicelerini de iktidara getirdiğini göreceksiniz, böylesine önemli bir güce sahiptir başörtüsü.
Özellikle yeryüzünde yükselen en büyük değerin İslam olduğu bir günde"
doğruhaber