Türkiye'nin PKK yanlısı yayın yapan Roj TV'nin kapatılmaması için girişim başlatması üzerine, Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen'e mektup yazıp televizyonunu kapatılmaması istedikleriiçin haklarında ‘PKK'ya bilerek isteyerek yardım etmek’ suçlamasıyla 10 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan 56 belediye başkanının yargılandığı dava kapsamında Danimarka Medya Sekreterliği'nden istenen 8 sayfalık rapor Diyarbakır 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ne ulaştı. Raporda, Roj TV'nin Danimarka yasalarına aykırı biçimde yayın yapmadığına yer verildi. Daha önceki mütalaasında tüm sanıklara ceza istenirken, gelen rapor üzerine savcı yeniden mütalaa hazırlayacağını belirtti, bu nedenle bugünkü duruşma ertelendi.
Roj TV'nin kapatılmaması için Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen'e mektup yazdıkları gerekçesiyle haklarında dava açılan 2'si SHP'li, 54'ü DTP'li 56 belediye başkanının yargılanmasına Diyarbakır 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde bugün devam edildi. Duruşmaya tutuksuz yargılanan belediye başkanları katılmazken, başkanların avukatı Sezgin Tanrıkulu hazır bulundu. Danimarkalı Avrupa Parlementosu üyesi Soren Sondergaard da duruşmaya izleyici olarak katıldı.
Adalet Bakanlığı'ndan resmi çevirisi istenen Danimarka Medya Sekreterliği'nin 8 sayfalık raporu da mahkemeye ulaştı. Avukat Sezgin Tanrıkulu gelen raporda, ‘Roj TV'nin Danimarka kanunlarına göre, ulusal hukuk çerçevesinde hukuka aykırı yayın yapmadığı kanaatine varıldığını’, müvekkili olan belediye başkanlarının ise bu kanalın kapatılmaması için mektup yazmakla suçlandıklarını belirterek beraat talebinde bulundu.
Daha önceki mütalaasında tüm sanıklara ceza istenirken, gelen rapor üzerine savcı yeniden mütalaa hazırlayacağını belirtti. Bu nedenle duruşma ertelendi.
DANİMARKA'DAN GELEN RAPOR
Danimarka Medya Sekreterliği'nden Diyarbakır 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ne Adalet Bakanlığı tarafından resmi çevirisi yapıldıktan sonra ulaşan 8 sayfalık raporda şu görüşlere yer verildi:
“Roj TV'nin insanları mitinglere katılmaya davet ederek kavgayı körüklediği ve bunda rol oynadığı iddia edilmektedir. Şikayet konusu bir kısım görüntülerde de şiddetle ilgili olaylar mevcuttur. Ancak bütün şiddet ve zorbalıklar Türk toplumunda ve Kürt bölgesinde mevcuttur. Şiddeti vurgulayan görüntüler, aslında sözü geçen bölgelerde meydana gelen olaylarla ilgili haber niteliğindedir, asılsız değildir. Ayrıca küçük yaştaki çocukların fiziksel, psikolojik gelişmelerine ciddi zararlar verecek şekilde yayın yapıldığı iddia edilmektedir. Yapılan incelemede programlardaki kavga ve dövüşün olumsuz motiviteye yönelik bir şiddet içermediği görülmüştür. Bütün savaş sahnelerinin hepsi genel olarak haber programı yayını, veya tartışma programı yayını karakterindedir ve temelde Danimarka'da yayın yapan DR ve TV2 kanallarının yapmış olduğu yayınların bir benzeridir. Bu nedenle uydu, kablolu yayın ve kısa dalga yayın olanaklarıyla ilgili yasanın 7'nci maddesinin 1-2 şıkları ihlal edilmemiştir. Ayrıca bu tür programlar çocuklara yönelik yapılmamıştır. Şikayet başvurusunda ayrıca yasanın 7'nci maddesinin 3'üncü şıkkına göre Roj TV'nin insanlar arasında kin ve nefreti teşvik ettiği belirtilmektedir. Kurulumuzun vardığı sonuca göre, yapılan yayınlar haber niteliğindedir, halk kin ve nefrete teşvik edilmemiş, söz konusu yasa maddeleri ihlal edilmemiştir. Türkiye'deki kurulun şikayet ettiği yayınlardaki bölümler, yüksek sesle okunan telgraf metinlerini, diğer kaynaklardan yapılan alıntıları, ropörtaj veya doğrudan yapılan söyleşi ve mülakatları kapsamaktadır. Burada Roj TV tek başına bir söylem geliştirmemiştir. Kaldı ki bu tür yayınlar sadece Roj TV’de değil, bütün TV kanallarında yayımlanabilmektedir. Bu nedenle ırk, milliyet veya benzeri ayrımcılığa yönelik veya bunları kışkırtacak herhangi bir unsura rastlanmamıştır. Birçok öğede sadece demokrasi, sorunların demokratik çözümü, demokratik devrim ve benzeri konularda yayın yapıldığı tespit edilmiştir. Bunlar ve nefreti teşvik edecek öğeleri kapsamamaktadır. Bu nedenle ilgili yasanın 7'nci maddesinin 3'üncü şıkkının ihlal edilmediğini düşünmekteyiz.”
ŞİDDET GÖRÜNTÜLERİ TÜRKİYE'DEN ALINMIŞ
Şikayette yer alan müzik yayınlarıyla ilgili de kin ve nefreti teşvik edecek öğeler bulunmadığı, bu tür yayınların tüm kanallarda olabildiği kaydedilen raporda, şöyle denildi:
“Roj TV görüntülerinde yer alan kargaşa, polise karşı mukavemet, molotof kokteyli fırlatma, miting ve gösterilerin, Türkiye’ye değişik istasyonlardan yayın yapan TV kanallarından kayıt edildiği anlaşılmaktadır. RTÜK, Türkiye’deki kanallardan kaydedilen bu görüntüler için Roj TV tarafından yayımlandığını söyleyerek adı geçen kanalı suçlamaktadır. Kurulumuzun görüşüne göre, Türkiye ve Kürt bölgesinde meydana gelen kargaşanın sebebinin Roj TV’nin yayınları olduğu şikayette belgelenememiştir. Bu nedenle Roj TV, Türkiye’nin bahse konu 3 ayrı şikayetiyle ilgili yasa maddelerinde yer alan temel kuralları ihlal etmemiştir.”
Hürriyet