NATO'nun yeni genel sekreter arayışlarına ilişkin yorum ve spekülasyonlar devam ederken, Başbakan Erdoğan'ın, Londra'da, Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen'in adaylığına karşı olduğunu açıklaması, zirve kulislerinde şok etkisi yarattı.
Genel sekreterliğe 2004 yılının ocak ayında atanan Hollanda'nın eski Dışişleri Bakanı Jaap de Hoop Scheffer, 31 Temmuz 2009'da koltuğunu devrederek Brüksel'den ayrılacak.
NATO genel sekreterliğine aday olarak ismi geçenler arasında Danimarka Başbakanı Rasmussen de bulunuyor.
Rasmussen'in adaylığı dün akşam resmiyet kazanırken, Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski'nin NATO genel sekreterliğine aday olmadığını açıklaması, son saatlerin önemli gelişmeleri oldu.
Rasmussen'in adaylığına, Türkiye'den onay veya olumlu bir işaret alınmadan resmiyet kazandırılması da "şaşırtıcı bir stratejik hata" olarak değerlendiriliyor. Bu adımın Ankara'yı rahatsız ettiği ileri sürülüyor. NATO genel sekreteri arayışlarında, genelde müttefikler arasında tam uzlaşma olmadan aday isimlerine resmiyet kazandırılmıyor. Rasmussen'in adaylığına resmiyet kazandırılması, "tüm müttefiklerin onayının alındığı, oldu-bitti havasını" ön plana çıkarma girişimi olarak algılanıyor.
Zirve kulislerinde, bu adaylığa karşı gözüken Türkiye'nin "yalnız kaldığı", "baskılara boyun eğeceği" görüşleri de dikkat çekiyor.
Başbakan Erdoğan, Londra'da bir soruyu yanıtlarken, "NATO, barışı güvence altına alma durumunda olan bir kurum. Fakat, benim ülkemdeki terör örgütünün yayın organı Danimarka merkezli olarak yayın yapıyor. 4 yıl önce Rasmussen'den ricada bulundum. 'Bunu durdurun' dememize rağmen, bunu durdurmamıştır veya durduramamıştır. Hiçbir netice almadık. Nasıl bu barışı koruma, güvence altına almadır. Bir karikatür krizi yaşadık. Kendilerinden ricada bulundum. Ülkenizdeki İslam ülkelerinin büyükelçilerini davet edin, onlara durumu anlatın. 'Durumu nasıl aşacağız?' Bunları konuşun dedik. Olumlu yaklaşılmadı" dedi.
Erdoğan'ın bu sözleri ve tavrı, yabancı ajansların flaş haberleriyle NATO zirvesine ulaştı ve şok etkisi yarattı.
Yabancı gazeteciler, bu sözlerdeki "kararlılık" üzerinde dururken, Ankara'nın "taviz vermeyeceği" mesajını da "nihayet" algıladıklarını ifade etmeye başladı.
Konuyu zirvenin en önemli gündem maddesi ve NATO'nun büyük bir sorunu gibi algılama eğilimindeki gazetecilere, Türkiye'nin olaya "aceleci olmayan ve soğukkanlı bir tavırla yaklaştığı", "Türkiye'nin, NATO'nun başında ittifakın en önemli tehdit olarak algıladığı terörizme karşı ortak mücadelenin öneminin bilincinde ve kararlılığında olan bir genel sekreter" istediği sürekli anlatılıyor.
NATO'nun yeni genel sekreterinin isminin, "tüm ittifak üyelerinin mutabakatıyla" belirlenmesi için 31 Temmuza kadar vakit bulunuyor.
Ajanslar