Biliyor musunuz, bunların yegâne sermayeleri, dilden dile dolaştırdıkları Peygamberli rüyalardır.
Bakmayın siz son günlerde sadece birkaç tanesinin medyaya yansımış olmasına.
Siz zannediyor musunuz ki bunlar Peygamber Aleyhisselam’ı sadece Türkçe Olimpiyatlarındaki dansları ve şarkıları izlemeye getirdiler?
Sadece darbe teşebbüsünün sonuç vermesi için Peygamber Aleyhisselam’a “twitleri ikiye katlama” emri verdirdiler?
Ve son olarak Peygamber Aleyhisselam’ı Şekavet Tepesinde bir kamyonetin arkasına bindirdiler?
Söylediğim gibi bunlar sadece son günlerde medyaya yansıyan, herkes tarafından duyulanlarıdır.
Aslında bunların Peygambersiz hiçbir işleri yoktur (!) Yüzlercesini bizzat kendilerinden dinlemişizdir, yazdıklarından okumuşuzdur.
Her pansiyonun, her okulun, her kolejin açılışının geri planında mutlaka Peygamber Aleyhisselamlı bir rüya vardır. Yurt dışındaki okulların hepsinin harcında, oralarda görev yapanların yolculuklarının her merhalesinde Rasûlullah vardır(!)
Bu rüyalar zenginlere, iş adamlarına gözyaşları eşliğinde anlatıla anlatıla duygularına zirve yaptırılır ve ardından paralar toplanır. Haydi vermesinler de bir görelim.
Hem sadece rüyada görmekten ibaret değil. Bunların yaptıkları vaaz ve sohbetlerin nicesine Peygamber Aleyhisselam bizzat ruhaniyetiyle de teşrif eder (!)
“Şu anda Rasûlullah (s.a.v) aramıza teşrif etmiştir!” diye cemaati ayağa kaldırıp hüngür hüngür ağlatan nice senaryolar dinlemişizdir.
Evet, söylediğimiz gibi bunların en büyük sermayeleri budur.
Ha bir de, dizilerin belirli yerlerinde kimyasal dumanların içinden, ütü buharlarının arasından çıkıp gelen aksakallı veliler…
Nedense bu beyazlar içerisindeki aksakallı velinin çıka geldiği bayanlar genellikle hep örtüsüzlerdir. Böylece örtüsüzlüğün meşru olduğu Allah’ın evliyası tarafından da onaylanmış, “Müslüman bayan” dediğin işte böyle olur fetvası verilmiş olmaktadır.
Ve şu anda Müslümanlar bu Peygamberli rüyaları, Peygamber Aleyhisselam’ın bir ışık huzmesi halinde gökten bir kamyonetin üzerine indirilmesini tartışıyor, İslami medyanın gündeminde bu var.
Maalesef eleştiriler öylesine seviyesiz ve olaya öylesine basit noktalardan yaklaşılıyor ki…
“Efendim, Rasûlullah (s.a.v) rüyada görülür mü, görülmez mi? Efendimiz ruhen bir yere teşrif edebilir mi edemez mi? Birilerine yardım edebilir mi, edemez mi? Efendimiz bir ışık huzmesi olarak gösterilebilir mi, gösterilemez mi? Her hangi bir film sahnesinde birisi tarafından temsil edilebilir mi edilemez mi…?
Maalesef hiç kimse Müslümanların karşı karşıya olduğu asıl tehlikenin farkında değil.
Bize göre Efendimiz Aleyhisselam’a yapılan bu muamele, ona verilen bu rol Danimarka’nın karikatür küstahlığından çok daha haincedir.
Danimarka’nın yaptığı; Peygamber Aleyhisselam’a karikatür yoluyla hakaretti, onu terörist göstermekti.
Evet, Müslümanları öfkelendirdi ve meydanlara döktü, hatta kitlelerin uyanışına vesile oldu.
Fakat söyler misiniz kaç Müslüman bu karikatürlerden dolayı Peygamber Aleyhisselam’dan uzaklaştı?
Kaç Müslüman Danimarka’nın nitelediği gibi onu gerçekten terörist olarak görmeye başladı? Müslümanların Peygamber inancına ne zarar verdi? Hiç!
Gelelim bunların yaptıklarına, asıl yapmak istediklerine…
Keşke yaptıkları şey sadece duygu sömürüsünden ibaret olsaydı, bu yolla para toplamaktan ibaret olsaydı.
Bunlar demek istiyorlar ki; “Peygamber Aleyhisselam hep bizimle beraberdir. Gidilecek yol sadece bizim yolumuzdur. Bizim her yaptığımız iş bizzat Rasûlullah (s.a.v) tarafından onaylıdır, her işimizde o bizimle beraberdir, yaptığımız işlerin doğruluğu yanlışlığı asla tartışılamaz. Çünkü işin içinde bizzat Rasûlullah (s.a.v) vardır.”
Demek istiyorlar ki; “Bizim düşüncelerimiz, bizim tespitlerimiz bizzat Peygamber Aleyhisselam’ın düşünce ve tespitleridir.”
“Lailaheillallah” diyen cennete girecektir, “Muhammedün Rasûlullah” demesine gerek yoktur, Kur’an’ın Allah’ın son kitabı olduğuna inanmasına gerek yoktur!” demişsek, bu konuda Peygamber Aleyhisselam da bizim gibi düşünmektedir.”
“Eğer biz israil’i, Amerika’yı ve Avrupa’yı dost olarak görüyorsak, onların dinleriyle diyalog kuruyorsak, bunu kendi kafamızdan yapmıyoruz, her an rüyalarımızda gördüğümüz, ruhuyla aramıza teşrif eden Efendimiz’in çizgisi de budur.”
“Eğer Türkiye içerisinde birtakım dinsizlerle, laiklerle, solcularla aynı çizgide olmamızı, aynı fotoğraf içinde yer almamızı yadırgıyorsanız, iyi biliniz ki bütün bunlar Rasûlullah tarafından onaylıdır.”
“Eğer bizim şefaat listemizin birinci sırasında Ecevit varsa, bu bizzat Rasûlullah (s.a.v) tarafından onaylanmıştır.”
“Eğer biz Üsame bin Ladin’i nefret listemizin başına koymuşsak, Rasûlullah da(s.a.v) bu görüşte olduğu içindir.”
“Eğer biz israil’i otorite makamı olarak görüyorsak, bunu kafamızdan uydurmadık, kendi düşüncemiz değil, bizzat Rasûlullah’ın (s.a.v) düşüncesi demektir.”
“Eğer biz Mavi Marmara’da ölenlerin şehid olmadığını söylüyorsak, kafamızdan söylemiyoruz, bizzat Rasûlullah (s.a.v) öyle söylediği için söylüyoruz.”
“Eğer biz Filistinlileri, Gazzelileri terörist olarak görüyorsak, başta Şeyh Ahmet Yasin olmak üzere onların liderlerini birer silah kaçakçısı olarak ilan etmişsek, bu işin içinde bizzat Rasûlullah (s.a.v) vardır da onun için.”
“Eğer biz bugün israil’i rahatsız eden Recep Tayyip Erdoğan’a karşı darbe yapmak istiyorsak, bizim arkamızda bizzat Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz var.”
“Eğer biz birilerinin yatak odalarına kadar girip onları dinliyor ve mahrem görüntülerini kaydediyorsak, böyle yapmamızı bizden isteyen, her an rüyalarımızda gördüğümüz, her an aramıza teşrif eden, kamyonetlerimize binen Rasûlullah’tır.”
“Eğer çözüm sürecini durdurmak için çırpınıyorsak, Şekavet Tepelerinden fitne tohumları saçıyorsak elbette kendiliğimizden yapmıyoruz, işin içinde Allah’ın Rasûlü var demektir.”
“Eğer sizlerin zekât paralarıyla, sadaka ve infaklarıyla Türkçe Olimpiyatlar düzenliyorsak, bunu kendi kafamızdan yaptığımızı mı sanıyorsunuz, bizzat Rasûlullah (s.a.v) tarafından teşvik ediliyor, tasdik ediliyor, başta da belirttiğimiz gibi bizzat kendisi de gelip katılmaktadır.”
“Eğer sizin zekât paralarınızla Nijeryalı çocuklara dans öğretiyorsak, Koreli çocuklara Türkçe şarkı öğretiyorsak, Malezyalı çocuklara Zeki Müren’i, Ahmet Kaya’yı, Barış Manço’yu öğretiyorsak sakının aklınıza en ufak bir tereddüt gelmesin, zekât ve infaklarınız tam yerini bulmaktadır.”
Müslümanların geneline sesleniyorum; Söyleyin Allah aşkına! Siz böyle bir Peygambere mi iman ediyorsunuz? Sizin iman ettiğiniz, ümmeti olduğunuz Hazreti Muhammed (s.a.v) böyle birisi midir?
Şimdi söyleyin Allah aşkına! Danimarka’nın yaptığı mı daha küstahçadır, yoksa bunların yaptıkları mı?
Öncelikle Hizmet camiasının tabanındaki bu gözyaşları ve Peygamberli rüyalarla kandırılan kardeşlerime sesleniyorum: Allah için uyanın! Bindiğiniz geminin nereye doğru gittiğine iyi dikkat ediniz!
Sonra diğer bütün Müslümanlara sesleniyorum: Karşı karşıya olduğumuz tehlike tahmin ettiğinizden çok daha büyük bir tehlikedir.
Dün Danimarka’ya karşı yükselttiğimiz sesimizi, bugün Peygamber inancımızı temellerinden sarsacak, Tevhîdî şuurumuzu yozlaştıracak olan bu fitneye karşı da yükseltiniz!
doğruhaber