SİVİL CUMHURBAŞKANI YARGILANIR! DARBECİ CUMHURBAŞKANI YARGILANAMAZ!
Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi, dün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e yönelik çok tartışılacak bir karara imza attı. Kararın Sincan'dan gelmesi ayrıca ilgimizi çekti. Dün siyasetin üstüne tanklar yürütülmüştü, bugünde yargı mı yürütülüyor diye doğrusu aklımıza takılmadı değil.
Söz konusu sivil siyaset olunca bu kadar cevval ve pervasız olan ve hukuku bile zorlama konusunda tereddüt etmeyen yargının, darbecileri yargılamak ve sorgulamak konusunda "görmedin, duymadım, işitmedim" oyunu oynaması yargı adına normal bir durum olarak almak mümkün müdür?
Parti kapatma davalarında "teamüller" gibi bir kavramı bile hukuksal kesin veri sayan yargının, Cumhurbaşkanının "ancak vatana ihanetle yargılanabileceği" anayasa maddesini yok saymasını nasıl algılamak gerekir?
Cumhurbaşkanı hakkında söz konusu davayla ilgisinin olmadığına dair mahkeme kararı varken 'şüpheli' ifadesini kullanan mahkemenin cesaretini; anayasaya ve millete rağmen suç işleyerek darbe yapanlara karşı neden göremiyoruz?
DARBECİYE HOŞ GÖRÜ! SİVİLE GEL BAKALIM!
Eski Genel Kurmay Başkanı Karadayı'nın ses kasetleri internete düşmüştü. Bir süre yargı harekete geçip bu itiraflar hakkında kamu davası açar mı diye bekledik? Ama maalesef yargıdan tık çıkmadı.
Bari yardımcı olalım, işlerini kolaylaştıralım diye Ankara Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduk. Suç duyurusu öncesinde adliye önünde basına yaptığım açıklamada darbecileri yargılayacak birkaç cesur savcı arıyoruz demiştim.
Bırakın soruşturma açacak savcıyı, dilekçemizi alacak savcı bulamadık. Tam dört saat adliyenin koridorlarında ve katlarında sekiz ayrı savcıya gitmek zorunda bırakıldık. Hangi savcıya gitti isek 'bu benim alanım değil falana gidin' diye bizi başından savdılar.
Hatta savcı başyardımcılarından biri dilekçeyi verme ısrarımız karşında; can sıkıntısını ve öfkesini yüzüne ve ses tonuna yükleyerek "Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bu dilekçenin muhatabı değildir. Gidin askeri mahkemeye verin" dedi. Dilekçe vermenin yasal hakkımız olduğunu kendilerinin de almak zorunda olduğunu belirttiğimizde ise "bu sizin yorumunuz, benim yorumum böyle" diyerek dilekçemizi o da almamıştı. Muhatap olduğum savcılardan birine ısrarla ve altını çizerek iki defa; emekli bir general suç işlerse bu sizin yargı alnınıza mı yoksa askeri yargının alanına mı girer diye soruyorum ve maalesef 'evet bizim yargı alanımıza girer' cevabını alamıyorum. Dört saatlik bir didişme sonrasında CMK savcısına dilekçemizi verebilmiştik. Sonucun ne çıktığı ise kamuoyunun malumudur!
Mademki yargı tarafsızdır ve yargının işlerinde art niyet aranmaz; mevcut Cumhurbaşkanını 'şüpheli' koltuğuna oturtup verin bana yargılayacağım diyen yargıçlara soruyorum; bir darbeci general yıllarca Cumhurbaşkanlığı makamını işgal ederken neredeydiniz? Neden bir tek soruşturma bile açma cesaretini göstermediniz? Madem Cumhurbaşkanları yargılanabiliyordu da darbeci General Kenan Evren o makamı işgal ederken neden yargılamadınız ve hala yargılamıyorsunuz?
Sivil Cumhurbaşkanı yargı önüne oturur ancak darbeci Cumhurbaşkanı yargı önüne oturtulamaz diye bizim bilmediğimiz sizin bildiğiniz bir kanun maddesi mi var?
Karadayı'nın Ses kayıtları hakkında neden soruşturma açmıyorsunuz? Yoksa yargı askerlerin söz ve eylemlerinin dokunulmazlığına mı inanıyor?
Olur olmaz yerlerde, üstlerine lazım olmayan konularda uzun uzun açıklamalar yapan siyaseti ve siyasetçiyi hedef tahtasına oturtan yargı mensuplarından bu sorularımıza bir açıklama bekliyoruz?
Bu sorularımız cevap bulmadığı sürece yargıya ilişkin sorularımız ve soru işaretlerimiz devam edecektir.
19 MAYIS 2009
YUSUF TANRIVERDİ
ÖZGÜR EĞİTİM-SEN
GENEL BAŞKANI