Darfur oyunu sahnede!

ABD, Srebrenitsa ve Ruanda soykırımlarına göz yuman BM’den sonra, Afrika Barış Gücü’nü de kendi çıkarlarına hizmet için kullanma hazırlığında.

Yıllardan beri Darfur’da yüzbinlerce insanın ölümüne neden olan iç savaşa ‘gecikmiş’ bir şekilde Birleşmiş Milletler’in müdahale etmesi, ABD’nin bölgedeki planlarını aktif olarak hayata geçirmeye başladığının işareti oldu. BM Güvenlik Konseyi’nin 26 bin kişilik barış gücünü bölgeye yerleştirme kararının altında Darfur Petrolleri üzerinde ‘Çin’in hakimiyeti’ne son verme operasyonunun yattığı belirtiliyor.

ABD’nin de içinde yer aldığı BM Güvenlik Konseyi’nin yıllardan sonra Darfur’a çok geniş kapsamlı bir barış gücünü gönderme kararı pek çok endişeleri de beraberinde getirdi. 1993 yılından itibaren işlenmesine başlanan Darfur Petrolleri’nin dünyada Suudi Arabistan petrol rezervlerinden sonra en büyük rezerv olma özelliği biliniyor. Günde 750 bin varil seviyesine çıkabilecek seviyedeki Sudan Petrolleri, uzun süredir ABD’nin de iştahını kabartıyor.

Ali Cura
Yıllardan beri Darfur’da yüzbinlerce insanın ölümüne neden olan iç savaşa ‘gecikmiş’ bir şekilde Birleşmiş Milletler’in müdahale etmesi, ABD’nin bölgedeki planlarını aktif olarak hayata geçirmeye başladığının işareti oldu. BM Güvenlik Konseyi’nin 26 bin kişilik barış gücünü bölgeye yerleştirme kararının altında Darfur Petrolleri üzerinde ‘Çin’in hakimiyeti’ne son verme operasyonunun yattığı belirtiliyor. Öte yandan, bugüne kadar Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün yerleştirildiği hiçbir bölgede sorunların bitmediği aksine daha da arttığı dikkat çekiyor.

ABD’nin de içinde yer aldığı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin yıllardan sonra Darfur’a çok geniş kapsamlı bir barış gücünü gönderme kararı pek çok endişeleri de beraberinde getirdi. 1993 yılından itibaren işlenmesine başlanan Darfur Petrolleri’nin dünyada Suudi Arabistan petrol rezervlerinden sonra en büyük rezerv olma özelliği biliniyor. Günde 500 bin varil hatta 750 bin varil seviyesine çıkabilecek seviyedeki Sudan Petrolleri, uzun süredir ABD’nin de iştahını kabartıyor.

Çin-ABD mücadelesi
Yıllardan beri gizli bir el vasıtasıyla bölgedeki iç savaşı silah tüccarları vasıtasıyla körükleyen ve müdahale için zemin hazırlayan ABD’nin ister istemez petrol hakimiyetini Çin’e kaptırması artık bölgeye bir şekilde müdahale etmesini kaçınılmaz kıldı. 1997 yılında batının, terörizme destek verdiği iddiası ile Sudan’a uyguladığı ambargo döneminde Çin’in Sudan’a desteği bölge petrolleri üzerinde Çin’e geniş bir hareket etme imkanı sağlamıştı.
Bölgede iç savaşın ve katliamların başladığı günden başlayarak sürekli Birleşmiş Milletler’e olaya el koyması için müdahale çağrısında bulunması ve uzun bir süreden sonra Güvenlik Konseyi’nin Afrika Birliği ile birlikte Barış Gücü’nü konuşlandırma kararı alması da eleştiri konularından bir diğeri. Çünkü, bugüne kadar iç çatışmalarda 400 bin kişi hayatını kaybetti, 2.5 milyon insan da yerinden yurdundan oldu, göçe zorlandı.

BM Barış Gücü’nün karnesi kırıklarla dolu
Bununla birlikte Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün geçmişteki müdahalelerindeki başarısızlığı da endişe kaynaklarından bir diğeri. Böylesi bir gücün Darfur’a konuşlanması halinde çatışmaları ne kadar durdurabileceği ya da kime hizmet edeceği de tartışılıyor.

Çünkü, 19 Nisan 1993’te Srebrenitsa’da kurulan güvenlik bölgesinde BM Barış Gücü bünyesinde görev yapan 400 Hollandalı asker Bosnalı sivillerin ellerinden silahlarını alıp katledilmeleri için Sırp askerlerine teslim etmiş ve Avrupa’nın orta yerinde soykırıma göz yummuştu.

1994 yılında ise, tarihin en hızlı, en vahşi katliamı olan Ruanda Katliamı’nda 100 günde 800 bin insan palalarla, sopalarla ve kurşunlarla Birleşmiş Milletler Barış Gücü’ne rağmen soykırıma uğratılmıştı.
Yine 1964 yılından beri Kıbrıs’ta görev BM Barış Gücü Rumlar’ın Türkleri katletmesi dahil pek çok olayda hiçbir varlık gösteremediği de biliniyor. Dahası BM Barış Gücü’nün Kosova’ya yerleşmesinden beri kadın ve uyuşturucu ticaretinin artması da kayıtlara geçmişti.

Dolayısıyla Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Darfur’a barış gücü göndermesinin bölgeye ne kazandırıp ne kaybettireceği de ileriki günlerde daha da netleşecek. Katliamların aralıksız sürmesi endişesi bir yana, bölgedeki petrol kavgasında ABD’nin nasıl bir stratejiyi benimseyeceğini zaman gösterecek.


milli gazete

Afrika Haberleri

Arap Baharı değil; Siyonizm Baharı(!)
Mısırlı Askeri Uzman: İran Demir Kubbeyi Şaşırttı
Darbeci Sisi, iade-i ziyarete geliyor
Mısır'dan İsrail-ABD önerisine ret
Dünya Ekonomik Forumu: Afrika'nın yarı iletkenlerde parlama zamanı geldi