Ahmet Davutoğlu: Birileri beni tehlikeli görüyorlarsa, bu bana onur verir.
Gazeteci yazar Nuriye Akman, Akılda Kalan'da bu hafta yine önemli bir konuğu, Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutloğlu'nu ağırladı. Davutoğlu, Wikileaks Belgeleri ile Yeni Osmanlıcılık iddiaları üzerine görüşlerini, iç dünyasını, öğretmen, eş ve baba olarak portresini ilk defa Nuriye Akman'a anlattı.
Birileri beni tehlikeli görüyorsa bu bana onur verir
Bazı kişilerin kendisini tehlikeli görmesinin, onların hesaplarının dışında davranmasından kaynaklandığını belirten Davutoğlu, Wikileaks belgelerinde yazılanlara gülüp geçtiğini söyledi. Davutoğlu,"Bizim hayatımız günde en az beş kez muhasebeyle geçer. Birileri sizi tehlikeli görüyorsa, kafalarında bir takım hesaplar vardır. Siz o hesapların dışında davranmışsınızdır. O hesaplar yanlışsa ve onun dışında davranmışsam, bu da bana onur verir. Dolayısıyla o tabir beni emin olun etkilemedi, gülüp geçtim" dedi.
Davutoğlu, ilk defa Wikileaks belgelerinde kendisi hakkında açıklanan "tehlikeli ve çılgın" adam ifadelerine karşılık verdiği "Aynaya baktım ve hiç de tehlikeli biri görmedim" sözlerine açıklık getirerek, "benim esas kastettiğim, bir insanın muhasebe niyetiyle kendisine bakması" olduğunu söyledi.
"Osmanlı'yı yeniden kuracağız gibi bir ifadem olmadı"
Ahmet Davutoğlu, Akılda Kalan'da Washington Post'a verdiği demecin ardından ortaya atılan "Osmanlıcılık" iddialarına da açıklık getirdi. "Sekiz yıllık görevimde başdanışman ya da dışişleri bakanı olarak hiçbir yerde Osmanlı'yı yeniden ihya edeceğiz, Osmanlı Milletler Topluluğu kuracağız gibi bir ifadem olmamıştır. O gün de olmadı" diyen Davutoğlu,şunları söyledi: "Benim verdiğim cevap şu: Bunlar kayda da alınmış cevaplardır. Türkiye Cumhuriyeti devleti bir ulus devlettir ve uluslararası hukuk içinde, Osmanlı Devleti sınırları içinde kalmış olan her ülke ile kendimizi eşit görürüz. En küçük ülke kimse, onlarla da eşitiz. Hiç kimseye hükümranlık yapmak niyetinde değiliz. Tek başımıza bir şey de kurmak niyetinde değiliz"
Böyle bir hükümranlık peşinde olmadığına vurgu yapan Davutoğlu, "Bununla bir takım korkular, bir takım eski Osmanlı karşıtı, Türk karşıtı güdüler harekete geçirilmek isteniyor" dedi. Sözlerine "Herkesle eşitiz. O eşit olduğumuz kardeşlerimizle yeni bölgesel düzenlemeyi birlikte kuracağız" diye devam eden Davutoğlu, Osmanlı, Müslüman ve Türk kimliğinden gocunmadığını belirtti.
Ahmet Davutoğlu'nun babaannesi, hocaların arasında bir numara!
Ahmet Davutoğlu, yaşamında önemli bir yeri olan babaannesini, ilk defa Akılda Kalan'da anlattı. "Eğer hocalarımı sıralamam gerekseydi, babaannemi en başına koyardım" diyen Davutoğlu, babaannesinin otoriter biri olmadığını; insanları etkileyen yumuşak bir gücü olduğunu söyledi. Davutoğlu, "Dürüstlüğün, şefkatin, merhametin insan hayatına egemen olması gerektiğini o küçük yaşlarda alıyorsun ve hissediyorsun" diyerek babaannesinin bilgeliğini de vurguladı.
"Evet Aşığım"
Programda "aşk" üzerine düşüncelerini paylaşan Davutoğlu, "Aşkı bir hayat biçimi olarak görüyorum. Sadece bugün anlaşıldığı şekil ile bedeni ya da fiziki güzelliklerle insanların birbirine duydukları sevgi ile aşkı sınırlamak çok eksik kalırdı" dedi. "Doğada gördüğümüz kendisiyle ve etrafla barışıklık oluşturan her şeyin aşkın bir yansıması olduğunu söyleyen Davutoğlu, Akman'ın "Sayın Dışişleri Bakanımız aşık bir adam mı?" sorusunu "Aşkı nasıl tanımladığınıza bağlı olarak bunu söylemem lazım, evet aşığım" diyerek yanıtladı.
Davutoğlu sözlerine şöyle devam etti: "Bir erkeğin, bir hanımın ya da bugün anladığımız dar anlamda aşka geldiğimizde, bütün o aşkları tanıyan biri, aşka muhatap olacak kişiyi gördüğünde anlar ve âşık olur. Eğer o aşkı anlamamışsa, fiziki güzelliklere bağlı olarak kurulacak olan bedeni aşk, bir müddet sonra o fizikle birlikte aşınabilir. O anlamda şanslıyım. Eğer eşimle ailevi olarak aşkı kastediyorsanız, bütün aşk içinde o aşkı da yaşama imkânını buldum. Allah'a hamd olsun"
Davutoğlu'ndan aşk üzerine çarpıcı sözler:
"Sevdiğiniz kişiyle özdeşleştirdiğiniz her şeyde gerçekten metafizik aşka yönelirsiniz. Aşk başlayıp da daha sonra daha alt kategorideki sevgiye dönüşen bir şey değildir. Eğer öyleyse o aşk değildir"
"Cemal isminin yansıması güzelliğe yönelmedir. Güzel olan her şeye bir sevgi duyulabilir. Bir erkek güzel olan her hanımda bir sevgi nüvesi bulabilir. O sevginin, o nüvenin mutlak sevgiye dönüşmesi aşktır ve kalıcı olan da o aşktır. O aşkı keşfetmek, o aşkı yaşamak lazım"
"Bizim ailede omurga gelinlerdir"
Ahmet Davutoğlu, programda ailesi hakkında çok özel açıklamalar yaptı. "Bizim ailede omurga gelinlerdir" diyen Davutoğlu, eşi Sare Davutoğlu'nun Konya'nın bütün geleneklerini özümsediğini ve aile kültürünü aktarmada eşinin özel bir etkisi olduğunu belirtti. Davutoğlu, ailede eşinin merkezi bir konumu olduğunu ve dışarıda olduğu sürede bütün ailevi sorumlulukların eşi Sare Davutoğlu'nda olduğunu söyledi.
"Çocuklar bakan istemiyor, baba istiyor"
Programda çocuklarıyla ilişkisini de anlatan Davutoğlu, çocuklarının kimi zaman yoğun temposuna ve siyaset hayatına isyan ettiklerini belirtti. Çocuklarının korumalar olmadan gezmekten çok mutlu olduğunu açıklayan Davutoğlu, "Çocuklar bakan istemiyor, baba istiyor. Siz sürekli bunun suçluluğunu hissediyorsunuz" dedi. Davutoğlu, baba figürünün oğul için çok önemli olduğunu vurguladı ve duygularını şöyle paylaştı: "Oğul baba ile bir tecrübe yaşamak ister. Kız ise babanın sevgisinin her an ifade edilmesini ister. Bazen o ifadeyi edecek vakti bulamıyoruz".
Davutoğlu, yaz tatillerinde, çocukları ile birlikte arabayla seyahat etmekten çok mutlu olduğunu, Güneydoğu Anadolu'yu, Mardin'i, Balkanlar'ı gezdiklerini ve kültür seyahati yapmayı sevdiklerini belirtti.
Öğrenciliğimi doya doya yaşadım.
Programda öğrencilik yıllarını doya doya yaşadığını açıklayan Davutoğlu, "Öğrenci olup da, hele 70'li yıllarda örgütçü, sosyal olaylarla ilgilenmeyen birisi olmamak mümkün değil" dedi. Davutoğlu, şöyle devam etti: "İdeolojik olarak, siyasi olarak farklı düşündüğüm, bazı gerilimler yaşadığım arkadaşlarımla bile şimdi çok yakın dostuz. Çünkü gündüz ideolojik tartışmalar yaptığınız o arkadaşlarla gece aynı yatakhanede yatardık. Aynı fıkraları anlatırdık. O yedi yıl İstanbul Erkek Lisesi'nde çok farklı düşüncelere, farklı kültürel çevrelere mensup arkadaşlarımla, ailemden daha çok beraber oldum"
Milletvekili olmaya nasıl bakıyor?
Her şeyden önce kadere inandığına vurgu yapan Davutoğlu, şu anda sürdürdüğüm görevin sorumluluklarının devam etmesi gerektiğini, fakat gelecekte nerede uygun görülürse orada hizmet edeceğini açıkladı. Davutoğlu, yaşamı boyunca tüm planlarını akademisyenlik üzerine kurduğunu ve kendisine bir tercih sunulsa, yine öğrencilerini ve kitaplarını seçeceğini söyledi. Siyasetin de akademisyenlik gibi bir birikim olduğuna inanan Davutoğlu, referandum sürecinde halkın kendisine gösterdiği muhabbetten ve ilgiden çok etkilendiğini ve siyasetin de kutsal bir iş olduğunu belirtti.
Wagner ve Bach dinlerim"
Yoğun enerji temposu içinde yorulduğunda çocukları ile geçirdiği zamanların kendisine enerji verdiğini ve tekrar çalışma gücü kazandırdığını söyleyen Davutoğlu, dinlenmek için müzik dinlemeye de vakit ayırdığını açıkladı. İyi bir Bach ve Wagner koleksiyonuna sahip olduğunu belirten Davutoğlu, uçak yolculuklarında müzik dinleyerek dinlenebildiğini belirtti.
Nuriye Akman'ın "Edebiyata zaman kalıyor mu? En son ne okudunuz?" sorusu üzerine Davutoğlu, son okuduğu kitabın "İskender Pala'nın Şah ve Sultan"ı olduğunu söyledi.
Davutoğlu'nun beden dili:
Ahmet Davutoğlu, müzakere ve görüşmelerde kullandığı beden dili ve ses tonuyla ilgili programda çarpıcı açıklamalarda bulundu. Nuriye Akman'ın "O görüşmelerde bir gizli kamera olsa, biz nasıl bir Davutoğlu portresi görürdük?" sorusunu "Duruma göre ve şartlara göre değişirdi. Müzakerede önemli olan, o anda zihninizdeki hedefe ulaşmak için hangi yolun en doğrusu olduğunu doğru tayin etmeniz" şeklinde yanıtlayan Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Üslup ile hedef arasında doğru bir şey kurmak gerekiyor. Genelde insanlara sakin konuşan biriyim. Dolayısıyla eğer ses tonumu yükseltmişsem, sahici bir tutumdur diye karşı tarafta bir algı oluşuyor. Çünkü normalde hiçbir zaman o üslubu benimsemeyen birisi, yeri geldiğinde o üslubu benimsediğinde karşı taraf bu işin ciddiyetini daha kolay algılıyor. Ama yerli yersiz sert görüneceğim diye bir tavır içindeyseniz, bu seferde yumuşak konuştuğunuz anda dikkatini çekemem. Burada önemli olan doğal olmak"
Görüşmelerde yapılan rollerin hemen anlaşıldığını belirten Davutoğlu, "Hiçbir rol saklı kalmaz. İster samimiyet, ister öfke, ister muhabbet şeklinde olsun mutlaka fark edilir" dedi.
"Yaptığımız şeyler olduktan sonra kader deriz"
Programda Nuriye Akman ve Davutoğlu arasında satrançla ilgili ilginç konuşma geçti.
Nuriye Akman: Çocuklarınızla satranç oynuyorsunuz değil mi? Gerçi diplomasi de bir çeşit satranç oyunudur. Hem de iç içe geçmiş pek çok oyunun bir arada oynandığı. Satranç metaforunu çok da kullanıyorsunuz yazılarınızda. Şöyle bir çelişkiye düştüğünüz oluyor mu? Bir yanda satranç taşını yönlendiren bir el. Orada bir benlik idraki var. Ama bir yandan da inanan birisi olarak kaderin elinde bir satranç taşı olduğunuz inancı. Bu ikisini nasıl sulh yapabiliyorsunuz?
Ahmet Davutoğlu: Ben, kadere inanırım. Mutlak anlamda hesap vereceğimize inanırım. Bu hesap gününde bütün insanlıkla birlikte yüzümüzün ak çıkması içinde belli ilkelere dayalı olarak yaşamamız gerektiğini düşünürüm. Ama bu hata yapmayacağımız anlamına gelmez. İnsanoğlunun en temel özelliği, hiç değişmez özelliği hata yapabilmesidir. Burada önemli olan şu: Allah bana bir gücü, bir problemi görme gücü verdiyse, bu ister ilmi bakımdan olsun, ister pratik bakımdan onu çözme kudreti de vermiştir. Elimden geleni yaparım. Ha olur, olmaz, doğru olur, bu kaderle benim aramda bir şey değil. Kaderin ne olduğunu bilemeyiz. Yaptığımız şeyler olduktan sonra kader deriz. İtikadımıza göre de oluncaya kadar hiçbir şeyi mutlak kader diye benimsemeyiz. Çünkü o bilgiye biz sahip değiliz.