Demek ki temennilerle olmuyormuş

Mehmet GÖKTAŞ

Son olarak bize düşen temenni etmek, iyi şeyler temenni etmek, iyi sonuç temenni etmekti, biz de sonuç olarak iyi olanı hayırlı bir neticeyi temenni ettik. Yanlış da yapmadık.

Olmadı, temennimiz yerine gelmedi. Ayeti zoraki buraya veya kendimize uyarlamak değil de, Rabbimiz “Ne sizin kuruntularınız ne de ehli kitabın kuruntuları geçerlidir. Kim bir kötülük yaparsa cezalandırılır...”(4/123)

Sözünü ettiğim temenni kelimesi bu ayette “emanî” olarak geçer ve kuruntu olarak tercüme edilir.

Biz de dünkü son yazımıza kadar uyarılarda bulunmuş ama sonunu güzel bir temenni ile bağlamıştık. Gerçekleşmedi temennimiz. Yapılan hatalar varmış ki cezalandırıldık.

Şimdi yeni bir kuruntuya kapılmak değil ama neyin hayır neyin şer olduğunu bilmemek adına bunu hayra yormak ve hayra çevirmekle mükellefiz.

Bilemiyoruz, gelinen böyle bir noktada seçimi bir daha kazanmak belki de hiç hayırlı olmayacak, asla yola devam edilmemesi gereken büyük arızalarla yola çıkılmış olacaktı ki o zaman iş tam bir felaketle noktalanacaktı.

Hemen ilk günden alınması gereken kellelerden, ceza kesilmesi gereken kesimlerden, yani yeni bir budama harekatından söz etmek yerine arkamıza yaslanarak derin bir nefes almak ve sağlıklı tahliller yaptıktan sonra söyleyeceklerimizi söylemek daha iyi olacaktır.

Eğer böyle yapılmazsa kaybedilenden daha büyükler kaybedilir, işin arkası çorap söküğü gibi geliverir. Şer cephesinin en büyük beklentisi de bu değil midir?

Şahsen biz de böyle yapmayı düşünüyoruz; biliyoruz, bir takım suçlular var, yapılan yanlışlar, hatalı söylemler ve özellikle toplumda karşılığı olmayan görüşler ve düşünceler vardır. Elbette bunları dile getireceğiz.

Sert cepheleşme olsun istemiyorum ama bu günlerde bütün detaylarıyla Uhud gazvesini bir daha okuyalım ve Rabbimizin (zafer) günlerini insanlar arasında nasıl döndürüp durduğunu yakından görmüş olalım diyorum.

Hani biz karşılaştığımız bütün durumlarda hep “Allah Allah” derdik ya. Sadece sesimizin tonunu değiştirirdik.

Kazandığımızda da Allah Allah, kaybettiğimizde de Allah Allaaah, hayret ettiğimizde de Allah Allaaah? kısaca bütün durumlarda hep Allah Allah derdik ya?

O halde Allah Allah demeye devam!