Deniz Baykal nostaljisi

Hakan Albayrak

AK Partili kimi siyasetçi ve medyacıların “yerli ve milli” diye hasretle andığı Deniz Baykal’ın CHP liderliğini doğru hatırlayalım:

Bir kere 28 Şubatçı bir liderdi.

2001’de bundan nedamet getirip Şeyh Edebali’ye intisap eder gibi olduysa da çabucak ‘orijinal ayarlarına’ döndü.

5 Ağustos 2006 tarihli bir demecinde “irtica”ın 1 numaralı tehdit olduğunu savunuyor, bu konuda Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile hükümet arasında uyumsuzluk olduğuna dikkat çekiyor ve “TSK ile ortak” hareket etmediği için hükümeti eleştiriyordu Baykal; hükümetin TSK’ya değil de TSK’nın hükümete istikamet tayin etmesi, ordunun sivil otoriteye değil de sivil otoritenin orduya tabi olması esasmış gibi!

Eşi başörtülü diye Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığının askeri muhtıra destekli “367” tezgâhı ile engellenmeye çalışılması sürecinde “Eğer Anayasa Mahkemesi 367’ye gerek yok kararı verirse ülke çatışmaya sürüklenir” diyen de Baykal’dı.

Askerî vesayet sisteminin adamı olan çatışmacı bir lider…

Bu hal üzereyken noktaladı genel başkanlık kariyerini.

***

‘Vay sen de mi o kaset kumpasçılarına prim veriyorsun?’

Yok be kardeşim.

Baykal’ın 10 Mayıs 2010’daki istifası üzerine şu satırları yazan kişiyim ben:

“Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) kamuya etkisi olmayan ayıpların ve günahların ifşa edilmesinden hoşlanmazdı. Böyle konulardaki itirafları bile dinlemek istemezdi.

“O kaseti yayınlamak şöyle dursun, izlemek bile yanlıştır. Ben izlemedim ve izlemem. Yıllardır didişip durduğumuz Deniz Baykal'ın içine düştüğü duruma sevinecek de değilim. Husumetin bile bir şerefi, haysiyeti, asaleti olmalı.

“Deniz Baykal'ın böyle bir komploya kurban gitmesini içime sindiremiyorum. İzlediği siyaset yüzünden istifa etmek zorunda kalmalıydı Deniz Baykal. Böyle bir komplo yüzünden değil.

“Dünkü basın toplantısını izlerken içim burkuldu. Hem Deniz Baykal için hem de Türkiye için üzüldüm. Türkiye siyaseti, birkaç komplocu ‘pornograf’ın yön verebileceği bir siyaset olmamalıydı.” (Yeni Şafak, 11 Mayıs 2010)

***

Kaset kumpasçılarına prim vermeyelim ama Deniz Baykal sanki bulunmaz Hint kumaşıymış gibi de davranmayalım lütfen.

Baykal’ın Kemal Kılıçdaroğlu ile siyasi rekabet yolunda bir enstrüman olarak kullanılmaya çalışıldığını anlamıyor değilim ama böyle de olmaz ki.