Deniz Şehidliğinin Farkı Nedir?
Umut denizinde hüzün ve neşe fırtınasına ölçüsüz zalimler vesilesiyle tutulduk ve vurulduk. Elbet sebepleri ve neticeleri halk eden Yüce Rahman"ın hikmet-i sebepleri tükenecek gibi değildir. 1900"lü yıllarla birlikte İslam coğrafyasının ve halklarının arasına çekilen sözde sınırlar ve ıkıntı ile hâsıl olmuş ulusçuluk saçmalığı sayesinde özellikle Türkiye Halkı"nda unutulmuş bir Filistin davası vardı. Az sayıda Mü"min istisna Filistin-Kudus sorununu Arap-İsrail davası sanmaktaydı. Buna rağmen Mescid-i Aksa"nın bereketi ile Kudus"e, Filistin"e bir gönül bağı vardı. Ama dökülen kanların davası Araplar ile İsrail arasındaki kan davası sanılıyordu. Ancak yardım gemisinde dökülen bereketli kanların vesilesi ile anlaşıldı ki bu kan davası tüm Müslümanların kan davasıdır ve Siyonistler ile tüm insanlığın kan davasıdır.
"Allah"ın da bir hesabı vardır" gerçeği bir kez daha tecelli ederek gördük ki; Sözde hesapçı, entrikacı ve güçlü(!) İsrail "yenilmiş ekin yaprağına dönüştü". İsrail"in Batı ülkelerine karşı oynadığı "mazlum ve haklı millet" tiyatrosunun perdesi iniverdi.
İslam tarihinde sayısız şehidler verilmiştir. Ehlince malumdur, İslam tarihi içerisinde dönüm noktası olan, "hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" dedirten adımlar, hadiseler, savaşlar seferler vardır. Böylesi bir dönüm noktasının evveli sancılıdır doğum ise inkişafa dönüşür. Bedir böyledir, Uhud böyledir, Hayber böyledir, Kerbele böyledir. İşte muazzam dönüm noktaları için Aziz Rabbimiz kulları içerisinden seçtiği Salihlerden bir kısmına gazilik ve şehidlik gömleğini giydirir. Bu Salihlerin kanları koskoca okyanuslara galebe çalar kıtaları sallar. Gazze yardım konvoyu hadisesi de İslam tarihimizde dönüm noktası olacak nitelikte ilahi ikramlarla dolu bir sefer olmuştur.
Malumdur, niyetini, fiilini Allah içinliğe kilitleyip, Ahkâm-ı İslam"ın hâkim olması canları ve malları ile mücadele ederken mazlumen katledilen her Mü"min şehiddir. İslam Hukukuna göre; şehidin kul hakları istisna tüm kusur ve günahları bağışlanmıştır. Şehidin ameline karşılık nasıl bir mukafat alacağı Hadis-i Şerifte şu şekilde bildirilir:
Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyururlar:
"Allah katında şehit olan kimse için altı haslet vardır:
1. Dökülen ilk kanı ile beraber bütün günahları affolunur.
2. Cennetteki makamı kendisine gösterilir.
3. Kabir azabından kurtulur.
4. En büyük korkudan (Cehennem korkusundan) emin olur.
5. Kendisine iman elbisesi giydirilir.
6. Güzel gözlü hurilerle evlendirilir ve akrabalarından yetmiş insan hakkında şefaati kabul olunur." (İbni Mâce, Cihad, 16)
Şehid bu kadar sevap ve ikrama kavuşmakla beraber, üzerinde kul hakkı varsa, o hak durur, hak sahibine hakkı verilmedikçe veya o kimse, şehit olana hakkını helâl etmedikçe bağışlanmaz.
Nitekim Sahabîlerden birisi Peygamberimize (s.a.v..) "Ne buyurursunuz, yâ Resûlallah, ben Allah yolunda öldürülürsem günahlarım affolunur mu?" diye sorunca, şu cevabı almıştır:
"Evet, ihlâsla sabrettiğin halde ileri gidip geri dönmemek üzere Allah yolunda öldürülürsen... Ancak borç müstesna. Gerçekten bunu Cebrail bildirdi." (Müslim, İmare, 112)
Görüldüğü gibi, İslam yolunda nihayetlenen bir hayat ancak Allah hakları için keffaret olurken, kul hakları baki kalmaktadır. Çünkü bu meselede bir alacaklının mağdur olması ve sıkıntıya düşmesi söz konusudur. Hak sahibi, hakkından vazgeçmediği ve hakkını ölen kimseye bağışlamadığı müddetçe, ölen kimse cenneti kazansa, hesap gününde hak sahibi ile yüz yüze gelecektir.
Karada şehit düşen kimse ile denizde şehit düşen mü"min arasında mükâfat bakımından bir farklılık vardır. Deniz şehidi kul haklarından muaf tutulmaktadır. Bu hususta Resûl-i Ekrem Efendimizin (s.a.v.) beyanı şöyledir:
"Allah kara şehitlerinin bütün günahlarını bağışlar. Yalnız, borcunu ödememe günahını bağışlamaz. Deniz şehidinin ise bütün günahlarını ve borcunu ödememe günahını da bağışlar." (İbni Mâce, Cihad: 10)
Hadisin izahında, kul hakkının Allah tarafından affedilmesi şu şekilde açıklanır:
Deniz şehidinin kullara olan borcunun da bağışlandığına dair bu hadis, alacaklının haklarının zayi edileceği mânâsına gelmez. Çünkü Allah, hiçbir kuluna zulmetmez. Bu durumda Cenab-ı Hak, deniz şehidinin kullara olan borcunu bağışlayınca, alacaklılara da kendi hazinesinden haklarını öder. Ya onların günahlarını affeder veya Cennetteki derecesini yükseltir. Böylece şehidi de borçlu durumdan kurtarmış olur.
Kara şehidi ile deniz şehidi arasında farklardan birisi şu olabilir. Kara şehidi herhangi bir âletle yaralanır vefat eder; halbuki deniz şehidi hem yaralanır, hem de denizde boğulma, kendini kurtaramama gibi ikinci bir zahmete katlandığı için sevabı daha çok olmaktadır. Onun bu yiğitce haline Cenab-ı Hak kendi katından vereceği ecirlerle karşılık vermektedir.
Diğer taraftan, gerek borç meselesi, gerekse diğer kul hakları her ne kadar iki kişi arasında geçmiş gibi görülüyorsa da, yukarıda da bahsedildiği gibi, Cenab-ı Hak, hak sahibini dünyada rızkına bereket koymak, üzerinden birtakım belâ ve musibetleri uzaklaştırmak gibi hallerle; âhirette ise onun razı olabileceği bir şekilde bağışta bulunmak ve makamını yükseltmekle hakkını zayi etmeyecek, gönülleyecektir.
Evet, İsrail"in nasıl bir kan dökücü zalim olduğunu tüm halklara deşifre eden Gazze istikametli "Nuh"un Gemisi"nde can pazarında can alı can satanların dalga dalga zelimlerle boğuşurken malları, kadınları ve çocuklarını kendilerine fitne edinmeden Rabbi"nin rızasına rota çizen mubarek şehidlerimize ve gazilermize selam olsun.
NOT: Bu arada Kudus Muhafızı Raid Salah"a benzediği için şehid edilen Türkiyeli Müslüman"ın şehadeti daha bir manidardır. Zira Şeyh Salah"ın Salihliği, yiğitliği milyonlarca şahitle sabittir. Hal böyle olunca kişinin ölümü ve haşrı ile arasındaki bağlantıya binaen Şeyh Salah"a benzeyen mü"min ne de kısmetli bir şehadeti yakalamıştır. Allah-u Alem, Raid Salah diye katledilen Kudüs hadimi muhafızı gibi karşılanacaktır, mubarek olsun. Resulullah(s.a.v.)"e benzediği için müşriklerin ok ve kılıçlarını daha bi üzerine çeken Uhud sancaktarı Musab bin Umeyr'in şehadeti ve gök ehlinin Musab(r.a.)ı nasıl karşıladığı ister istemez akla gelen paylaşılası düşünce ve bilgi olmuştur.