Kısa adı DASİDER olan Doğu Anadolu Sivil Toplum Derneği'nin "Hayat Birlikte Güzel-Jiyan Bi Hev Re Xweş e.." sloganı ile Valilik, Belediye, Üniversite, kamu görevlileri, sivil toplum örgütleri, farklı cemaat temsilcileri, milletvekilleri ve işadamlarının katıldığı bir iftarda...
Van'da kum fırtınası vardı, uçağımız kalkamadı ve Batman'a gidip, oradan Van'a geçmek zorunda kaldık, evden 09.30'da çıktık, Van'a ulaştığımızda iftar saati, yani 19.30 olmuştu.
Uzun bir yolculuk oldu ama değdi. İftar ortamı gerçekten Van'ın farklı renklerini Ramazan'ın ruhaniyetinde bir araya getiren bir mahiyet arz etmekteydi.
Gazeteciler Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil ile bendeniz de birer konuşma yaptık. "Hayat birlikte güzel" ifadesinin Van için, bölge için ayrıca bir anlamı vardı. Belki bu anlamı bütünleyen en güzel görüntülerden birisi, BDP'li Belediye Başkan Vekili'nin de iftarda bir konuşma ile yer alması idi.
Kürt'ün Kürt'e ulaşması
Şunu hemen söyleyelim ki AK Partili, BDP'li siyasetçilerin, insanların bir arada bulunuşu, bölge için gerçekten aranan bir hadise. Araya öfke, kin bariyerleri çekmeden buluşabilmek, konuşabilmek, sorunları-çözümleri paylaşabilmek ve bölge insanına hizmet sunmak... İstenen, aranan bu. Bunu özellikle AK Partili siyasetçilerde gördüm.
AK Partili siyasetçiler, bölgede çalışma zorluğu üzerinde duruyor ve "Burada Kürt'ün Kürt'e ulaşması engelleniyor" gibi bir serzenişi dillendiriyorlar. Diyelim bir ilçede, etkili bir insanın evine ziyaretçi olarak gitmek bile, o insanın tehdit edilmesine, evinin basılmasına, molotofkokteyli ile yakılmasına sebep olabiliyor diyorlar. O yüzden çok samimi görüşen insanlar bile "Ne olursunuz benim evime ziyarete gelmeyin" diyebiliyor deniyor. Kamuoyunda "mazlum gibi gözükenlerin zalimleşmesi" gibi bir olguyu seslendiriyorlar.
Ama yine AK Partili siyasetçilere göre "çözüm de güvenlik politikalarında değil." Belediye Başkanı'nın tutuklanmasını çok yadırgıyorlar.
Nasıl bir rahmet?
Başlığa koyduğum söz elbette çok garip, bunu biliyorum. Bunu, depremden bu yana halka her türlü sosyal hizmeti sunan bir kamu görevlisi dile getirdi.
"Rahmet"
tabii ki yaşanan yıkımla alakalı değil. Yıkımdan sonra yaşananlar kastediliyor.
Adeta Van'ın envanteri çıkarılmış bu süre içinde.
Devlet vatandaşı en küçük hücrelerine kadar tanımış ve ulaşmış.
Babasız aileler ve çocuklar gerçeği çıkmış ortaya bir, mesela, dev gibi.
İşsizleri görmüş devlet.
Evine bir lokma girmeyenleri görmüş.
Evler boşalmış, konteyner şehirler oluşmuş ve neredeyse tüm Van, konteyner şehirlere yerleşmiş ve devletin bu insanlarla, çocukları ile, kadınları ile, babaları-dedeleri-nineleri ile tek tek tanışması gerekmiş. Devletin eli uzanmış çocuklara, sivil toplumun eli ulaşmış, Batı'daki duyarlı ailelerin eli ulaşmış.
Başbakan gelmiş Van'a, herkesi toplamış ve kışa kadar her şeyin toparlanmasını istiyorum demiş.
Şu anda Van tam bir toparlanış çabası içinde...
TOKİ bazı evleri teslim edecek hale getirmiş, bir kısmı kasıma yetişecek.
Vali yardımcısı ile yan yana oturdum iftarda, bana Van'a akan katrilyonları saydı tek tek.
Vali, yaptığı kısa konuşmada "Van'da devletin hizmet boyutunu hayata geçirdik, bu başarıldı" dedi.
Depremle gelen rahmet bu olmalı.
Bölge çok hassas.
Hakkâri, Şemdinli, Yüksekova'dan bahsedilirken, ürküntü verici şeyler söyleniyor. Ürküntü verici şey, halkın üzerindeki baskı. Kepenkler kapatılıyor, insanlar pencereye çıkmaktan bile korkuyorlar...
Ama bölgeye mesaj verirken, BDP'ye, PKK'ya çatmak da prim yapmıyor diyor AK Partili politikacılar. Başka dil, başka ilgi, başka ses gerekiyor...
Bence medyamız, Kürt sorununa duyarlı aydınlar, devleti sorgulamalı yanlışlarda hiç şüphesiz ama buradaki örtülü demeyeceğim, artık son derece çıplak olan terörü de görmeli, onu bedenlerinde yaşayanlarla da konuşmayı başarmalı.
bugün