Derin devlet; yüzülsün derin!

Vakit gazetesinin Lütfü Oflaz'la sohbeti...

- Lütfü Bey; "Derin devlet çetesi" denilen örgüte mensup oldukları gerekçesiyle çok sayıda ünlü kişi gözaltına alındı. Bazı gazeteler bunu "Devlet, derin devlete karşı" şeklinde yorumladı. Sizin bu konudaki yorumunuz nedir? 

- Derin devlet dediğiniz nedir? Devletin içine yuvalanmış, devleti yönlendiren çetedir. Aslında bir ülkede hukuk devleti var ise, derin devlet var olamaz. Derin devlet, devletin yerini alamaz. Ama biliyoruz ki, ülkemizde derin devlet var. Derin devletin içinde de generallerden mafya babalarına, işadamlarından medya mensuplarına kadar çeşitli mesleklerden kişiler var. Peki bunlar hangi ideolojiye mensuplar? Bunların ideolojisi faşizm. Peki bunlar kimin çıkarları için çalışırlar? Bunlar ABD emperyalizminin çıkarları için çalışırlar. Başka bir ifadeyle, faşist yöntemlerle ABD emperyalizminin çıkarları için çalışırlar. Gerçi bunlar kendilerine faşist değil milliyetçi derler. Gerçekten de milliyetçidirler; ama Amerikan milliyetçisidirler! Nitekim geçmişte ABD'nin baş düşmanı olan sosyalistler, solcular, bunların da baş düşmanıydı. Türkiye'deki yurtseverler bunların da baş düşmanıydı. Bunlar faili meçhul cinayetlerle, ABD'nin cinayet örgütü CIA'dan öğrendikleri işkence yöntemleriyle binlerce sosyalisti, solcuyu, yurtseveri mezara yollamadılar mı? Askeri darbe ortamları oluşturmak için provokasyon üstüne provokasyon yapıp, sağa sola bomba atmadılar mı? ABD yöneticileri de darbeci generallerimizi "Bizim oğlanlar darbe yaptı" diye alkışlamadılar mı? Derin devletçiler dün ABD'nin “kızıl komünist” dediklerine düşmandılar, bugün de “yeşil komünist” dediklerine düşman. ABD neye düşmansa derin devletçiler de ona düşman. Nitekim ABD'nin düşmanıysan derin devletçilerce yüzülür derin! Ancak "Yeter artık derin devlet, asıl senin yüzülsün derin!" demenin zamanı gelmedi mi? Hukuk devletinden yana olanların o derinin altında gizlenenlerden hesap sorma zamanı gelmedi mi? Umalım ki, şimdi derin devlet çetesine yönelik operasyon bunun ilk adımını teşkil etsin. Sonuçta derin devletin yönlendirdiği devlet gitsin, yerine hukukun yönlendirdiği devlet gelsin!

FAHİŞELER YÖNETECEK ÜLKEYİ!
- Holding medyası televizyonları ve gazeteleriyle fahişeliği, fuhuşu, pornoculuğu, eşlerin birbirlerini aldatmasını, zinayı, kısacası ahlaksızlığı teşvik edip kutsallaştırıyor. Ne olacak bu gidişin sonu?

- Bu gidişin sonunda ülkeyi fahişeler yönetecek! Nasıl ki şu anda medyayı fikir fahişeleri yönetiyorsa, geçmişteki fikirlerini para karşılığı satanlar yönetiyorsa, solculuktan dönmeler yönetiyorsa, bu gidişin sonunda da ülkeyi bedenlerini para karşılığı satan fahişeler yönetecek! Çünkü fikir fahişelerinin yönettiği medya, beden fahişeliğini öylesine pompalıyor ki, öylesine normal bir şeymiş gibi gösteriyor ki 7'den 70'e toplumun ahlakını bozuyor. Sonuçta da fahişelik yaşı, fuhuş yaşı ilkokul seviyesine kadar iniyor. Bu durumda Tayland kerhanelerinde çalışan çocuk fahişelerin benzerlerinin ülkemizde de çoğalmasına niye şaşırılıyor ki? Mesela Aydın Doğan'a ait Kanal D'de yayınlanan Binbir Gece isimli dizide, bir annenin çocuğuna gereken parayı temin etmek için para karşılığı patronuyla cinsel ilişkiye girmesi teşvik edilirse, annelerin de, çocukların da giderek fahişeleşmesine neden şaşırılıyor ki? Adına "ses sanatçısı" denilen, ama aslında seks sanatçısı olan yılların fahişeleri medyada sunucu, köşe yazarı olarak görevlendirilip toplumu yönlendirirlerse, fahişeliğin toplumda giderek yaygınlaşmasına niye şaşırılıyor ki? Medyasını fikir fahişelerinin yönettiği, beden fahişelerinin yönlendirdiği bir ülke Tayland kerhanelerinden de beter hale gelmez mi? Ve bu hale gelen bir ülkeyi de yarınlarda fahişeler yönetmez mi? Bugün medyada görülen fahişeler yarın iktidarda görülmez mi?

AVRUPA SOLU BAŞÖRTÜSÜ DOSTU!
-Üniversitelerde türban yasağının kaldırılmasıyla ilgili tartışmaya darbeci paşa Kenan Evren de "Kadınların saçlarının görünmesi günah olsaydı, Allah kadını saçsız yaratırdı" diyerek katıldı. Ne diyorsunuz onun bu mantığına?

- Eğer Kenan Evren'in bu mantığından hareket edersek ben de derim ki; beyinsizlik yapacaklarını bilseydi Allah bazı insanları beyinsiz yaratırdı! Her neyse geçelim bunu, başörtüsü yasağı asıl konuşulması gereken konu. Bu konu geçenlerde Avrupa Parlamentosu'nda da konuşuldu. Avrupa Parlamentosu’nun Genel Kurulu'na sunulan bir raporda, Avrupa Birliği ülkelerinin ilkokullarda başörtüsünü yasaklamaları isteniyordu. Başörtüsünün yasaklanmasını isteyenler de Avrupa Parlamentosu'nun sağcılarıydı. Başörtüsü yasakçılığını savunan sağcılara karşı çıkanlar ise Avrupa Parlamentosu'nun sosyalistleri, solcularıydı. Ve sonunda Avrupa Parlamentosu'nda sosyalistlerin, solcuların dediği oldu. Yapılan oylamada başörtüsü yasakçılığını savunan sağcılar 200'e karşı 367 oyla mağlup oldu. Sosyalistlerin, solcuların oylarıyla başörtüsüne özgürlük sağlanmış oldu. Şu işe bakın ki, Avrupa'nın solcuları başörtüsüne özgürlüğü savunurken, Türkiye'de "solcu parti" denilen CHP başörtüsüne yasağı savunuyor. Bu durumda Avrupa'nın sağcılarıyla CHP aynı safta, Avrupa'nın solcularıyla AKP aynı safta bulunuyor. Acaba bunun için mi Sosyalist Enternasyonal’den CHP'nin çıkartılıp yerine AKP'nin alınması isteniyor? Anlaşılan Sosyalist Enternasyonalcilerin de, Avrupalıların da gözünde Türkiye'de "solcu" denilenler sağcı, "sağcı" denilenler de solcu! En azından şu denebilir ki, Kemalistlik ile solculuk, sosyalistlik birbirinden farklı şeylerdir. Artık Türkiye'de Kemalistleri solcu, sosyalist olarak görme anlayışı sona ermelidir. CHP'liler Kemalisttir, ama solcu da, sosyalist de değildir.

Vakit

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak :Biyolojik bir savaşın içindeyiz
Abdurrahman Dilipak: Emekli olmanın dayanılmazlığı üzerine
Ali Bulaç yazdı: Davutoğlu'nun İslami camia ile toplantısı, Suriye'de Esad'ın devrilişi...
Abdurrahman Dilipak: Yeni salgınlar kapıda!
Ahmet Turgut: Filistin’i hem Siyonistlerden hem Allah’tan korkanlar değil, sadece Allah’tan korkanlar kurtaracak