Herkesin bir derdi var. Geçen gün Kombassan’dan bir arkadaşla konuştum. 70.000 ortaklı bir holding. Tarım kredi, esnaf kredi kooperatifleri de çok ortaklı. Bunlar farklı bir KİT gibi. Ama maalesef yasal düzenlemeler yetersiz. Kooperatifçilik çok doğru ve önemli bir kurum. Ama mevcut durum çok da içaçıcı değil. İster konut koop., ister diğer koop. türleri olsun birçok sorun var. Bir sürü istismar da oluyor. MASAK neden bu konuları takibe almıyor? İstihbarat neden bu işin üzerine gitmez? Tamam için içinde siyasiler, bürokratlar da olabilir ama bu iş bu hali ile bu şekilde ilanihaye gidemez. Bir yerde patlar.
Bu işin içinde milyonlarca insan var. Yıllardır devam eden sorunlar yüzünden insanlar umutlarını kaybetmiş. Bu işte haksız şekilde çıkar sağlayanlar ise mafyalaşmış.
Kombassan ile ilgili yaşananlar son derece can sıkıcı. Tamam işin başında bazı yanlışlar oldu. Bu holdinglerin üzerinden 28 Şubat silindir gibi geçti. Daha sonra bir daha iki yakaları bir araya gelmedi bunların. Siyaset çözüm üretmedi. Yargı da.. Sorun büyüdükçe büyüdü ve hâlâ bir çözüm bulunamadı.
Bir kısım ortaklar mahkemeye gidip, “biz bir şirkete ortak olmadık, faizle borç verdik, bizi kandırdılar. Şimdi faizi ile paramızın geri istiyoruz” demişler. Hani “Faizsiz ekonomi” için kâr-zarar ortak, bir ortaklık kurulacaktı. O dündü. Yatırdıkları para zarar edince faize sığındılar.. Mahkeme de bu davalardan bazılarını onaylamış. Bu durumda avukat giderleri, dava giderleri derken bu yola sapan ortakların yüzde onu bile parasının tamamını alamadan şirket tasfiye olur. O şirketler de zaten icra yolu ile haraç mezat satılır. Hâlbuki, bu holdingin, rulman, kağıt, turizm, savunma sanayi gibi kârlı şirketleri de var. Yöneticiler, verimsiz, kâr getirmeyen şirketleri tasfiye edip, kârlı alanlarda yeni yatırımlara yönelmek istiyorlar.
Zaten Kombassan Borsa’ya kote bir şirket, ama şimdi de yakasını yargıya kaptırmış. Aradan bunca zaman geçmiş, yargı zamanaşımını da dikkate almadan kararlar vermiş. Dosyalar Yargıtay’da bekliyor.
Bir holding yöneticisi, Nasreddin Hoca’nın “bu ciğerse kedi nerede, bu kedi ise ciğer nerede” göndermesi yaparak, bu para verenler ortak değil, faizle borç para verdi ise, önce faizsiz model için niçin ve nasıl faizle para toplanır, hem de bu para borçsa bu kadar şirketin sahibi kim? Çünkü herkes bu durumda şirkete borç vermiş, ama bu durumda borçlu olması gerekir. Şirketin bir sahibi olması gerek!
Tam Aziz Nesin’lik bir olay!
Siyaset çözüm bulma sanatıdır. Yargı adalet temelli çözüm üretir. Devlet, anayasa ve yasalar bunun için var. Bürokrasi bunun için var. Ama 70.000 insan mağdur ve ortada hâlâ bir çözüm yok. Bütün sistem tersine çalışıyor.
Aslında bu holdingler yurtdışına açıldıklarında devletin bu işi bir denetime alması gerekirdi. Ama devlet de bu konuda o zaman görevini yapmadı. Hatta 28 Şubat’ta Postmodern darbenin yağmacıları fırsatı ganimet bilip bunları üzerine gittiler.
Geciken adalet adalet değildir.
Herkesin bildiği bir gerçeği, devletin istihbarat örgütleri, bürokratları, siyasileri bilmiyor olamaz. Herkes biliyorsa, neden çözüm üretilmiyor.
Dün bu işin başında FETÖ’cüler vardı. Onlar gitti, başkaları geldi. Tezgâh devam ediyor ve yine hesap sorulmuyor. Burada bir yanlışlık var.
Birileri vakıflar, belediyeler, kamu kurumlarından gayrimenkul kiralamışlar, nerede ise bedava. Ama birileri üst üste zam yaparak adamı adeta yerinden çıkarmak için boğacaklar. Mahkemelik olmuşlar. Bakın, kamu malı yetim malıdır. Namazlarınız da kabul olmaz sonra. Adil olmak zorundasınız. Her ay umre yaparak amel defterini sildiremezsiniz. Şeytanınız size yalan söylüyor.
Birileri birilerini suça ortak ederek, birilerine aba altında sopa gösterip tehdit ederek, birileri, cami, Kur’an kursu, vakıf gibi hayri kurumları soygunlarına paravan yaparak yağmaya devam etmek istiyorlar ama artık bilsinler ki, bindikleri dalı kesiyorlar. Deniz bitti. “Devletin malı deniz, yemeyen domuz” diyen domuzcukların sağı-solu yok, her yerde varlar.
Namuslu insanlar namussuzlar kadar cesur değilse işimiz zor.
Holdingler konusunda o kadar çok kişi mağdur oldu ki! Holding yöneticilerinin yanlışı da oldu, bilmediği bir işe giren, yüksek kâra tamah eden ortakların da büyük hataları oldu. MÜSİAD uyarı bildirileri yayınladı ama dinletemedi. O zamanki bizim media da gaz verdi. Siyasiler de seslerini çıkarmadı. Holding krizi biraz da 28 Şubat’ın eseridir. Yangına körükle gitti, o dönemin generalleri. Yeşil sermaye, irtica diye ellerinden geleni arkalarına koymadılar. Terör estirdiler. Buna rağmen hâlâ birkaçı ayakta kaldı, ama bu defa da devlet garantili, yargı gözetiminde son darbeyi yemek üzereler.
Bakın 70.000 ortaklı bir holdingten söz ediyoruz. Bunların her biri %1-2 paya sahip, kimisi öldü mirasçıları var. Kimileri yaşlandı, çocukları büyüdü, torunları var artık. Kendileri yaşlandılar. Kombassan Holding 1988’de kuruldu. 31 sene olmuş. O gün 30 yaşında olanlar bugün 61 yaşında. 50 yaşında olanlar 81 yaşında. 70.000 ortak diyoruz da, aileleri ve diğer hak sahipleri ile yüz binlerce kişiden söz ediyoruz.
Olan olmuş. Artık bu iş çözümlenmeli. Yargı konuyu efradına cami, ağyarına mani bir şekilde ele almalı. HSK, Yargıtay Başkanı ve Cumhuriyet başsavcısı, Adalet Bakanı, Ombudsmanlık kurumu, vicdan ve insaf sahibi her kim varsa yetkili, bu soruna bir çözüm bulmalı artık! Selâm ve dua ile.