- Lütfü Bey; AK Parti'nin kapatılacağından yola çıkan TÜSİAD ile holding medyası Kemal Derviş'e bir parti kurdurup iktidara getirme hazırlığı içinde görülüyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu durumu?
- Yahu biz şu ülkeyi Amerikancı hükümetlerden kurtaralım derken en Amerikancı hükümete mi mahkûm olacağız? Yağmurdan kaçalım derken doluya mı tutulacağız? Çünkü Kemal Derviş'in başbakan olduğu bir hükümet bu ülkeye gelen en Amerikancı hükümet olur. Belli ki babaları holding medyasının patronu olan, kızları da patronlar kulübü TÜSİAD'ın patronu olan Doğan Ailesi gibi Türkiye'yi yöneten birkaç ailenin istediği de budur. Hatta onlara kalsa Kemal Derviş'i bu ülkeye başbakan yaptıkları gibi, holding medyasının patronu Aydın Doğan'ı da bu ülkeye cumhurbaşkanı yaparlar! Şu anda Amerika'nın yarı sömürgesi olan ülkemizi de Amerika'nın tam sömürgesi yaparlar! Şimdi allayıp pullayıp başbakan adayı olarak pazarladıkları Kemal Derviş denilen zat, benim Amerikancı zerzevat dediklerimin en önde gidenlerinden biri! Türkiye'nin tam sömürge olmasını gerçekleştirmek üzere Amerika tarafından ülkemize gönderilmiş biri! Uygulamaya koyduğu ekonomik modelle Amerika'nın Türkiye'yi tam sömürge yapma amacına hizmet eden biri! Böyle birinin başbakan olması, hükümet kurması demek, ülkemizin Amerika'nın tam sömürgesi olması demek değil mi? Bir de bu Kemal Derviş'i "solcu" diye yutturmaya kalkışmak istemezler mi, işte bu çok güldürüyor beni. Kemal Derviş eliyle sol gösterip sağ vurduracaklar belli ki! Kemal Derviş'in neresi solcu? Hayatı boyunca Amerikan emperyalizminin çıkarlarına hizmet etmiş biri hiç solcu olur mu? Hayatı boyunca Amerikalı zenginler gibi yaşamış biri hiç solcu olur mu? Kemal Derviş, "solcu" denilen Bülent Ecevit'in yanına kapılanıp onun partisini parçalamış biri. Sonra yine "solcu" denilen İsmail Cem'in yanına konuşlanıp onun partisini de yarı yolda bırakmış biri. Kaldı ki Amerikan emperyalizminin has adamı olan birinin solcu ya da sağcı olması fark eder mi? İşte TÜSİAD ile holding medyası böyle biri olan Kemal Derviş'i başbakan adayı olarak siyasete sokma gayreti içinde şimdi. Oysa Kemal Derviş bırakın siyasete sokulmayı, Türkiye'ye bile sokulmamalı! Hiç değilse Türkiye'nin yarı sömürge olmaktan tam sömürge olmaya doğru yol almasının önü alınmalı!
SEKSİ MANKENE İSLAM'A HİZMET ÖDÜLÜ!
- Gerek internette yayınlanan porno görüntüleriyle, gerekse magazin sayfalarında sık sık yer alan seksi pozlarıyla gündeme gelen manken Gamze Özçelik'in, aynı zamanda sahibi olduğu şirket kanalıyla Hac ve Umre seferleri de düzenlediği ortaya çıktı. Sizi şaşırttı mı bu durum?
- Bu ülkede artık hiçbir şey şaşırtmıyor beni. Nasıl ki ses sanatçısı denilenlerin seks sanatçısı çıkması beni şaşırtmıyorsa, internetteki porno görüntüleri, magazin sayfalarındaki seksi pozlarıyla gündeme gelenlerin Hac ve Umre seferleri düzenlemesi de şaşırtmıyor beni. Hatta bu gibilere "İslâm'a Hizmet Ödülü" verilmesi bile şaşırtmaz beni! Nitekim bu ülkede genç kızları erkeklere seks kölesi olarak pazarladığı ortaya çıkan bir kadına "Yılın Annesi Ödülü" bile verilmedi mi? Demokrasiyi katleden askeri darbeleri desteklemekle ömrü geçmiş olanlara "Demokrasi Ödülü" verilmedi mi? Düşünce özgürlüğüne darbeler indirenlere "Düşünce Özgürlüğü Ödülü" verilmedi mi? Cumhuriyet tarihinin en büyük vergi kaçağını gerçekleştirmiş medya patronuna da vergi verme ödülleri verilmedi mi? Öyleyse porno görüntüleri, seksi pozlarıyla ünlenen manken Gamze Özçelik'in Hac ve Umre seferleri düzenlemesine niye şaşırılsın ki? Darbe lideri Kenan Evren'e "Demokrasi kahramanı" muamelesi yapılmasına şaşırılmıyor da buna niye şaşırılsın ki? "Beni Türk doktorlarına emanet ediniz" diyen Atatürk'ün sağ kolu İsmet İnönü'nün oğlu Erdal İnönü başta olmak üzere birçok Atatürkçünün kendilerini Amerikalı doktorlara emanet etmesine şaşırılmıyor da buna niye şaşırılsın ki? Amerikan karşıtı birçok politikacının, birçok aydının hastalandıklarında Amerikan hastanelerinin kapısını çalmasına, Amerikan hastanelerinde tedavi görmesine şaşırılmıyor da buna niye şaşırılsın ki? Unutmayalım ki burası sözü ile özü birbirini tutmayanların ülkesi. Burası lafı ile fiiliyatı birbirini tutmayanların ülkesi.
AŞIRI ZAM YAPTIKLARI DARBE YAPTI!
- Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, "Yüksek yargıyla aramızda herhangi bir sorun yok; zaten onların maaşlarına yüzde 40 oranında zam yaptık" demişti ama, gelişmeler onun yanıldığını göstermedi mi? Özellikle de Anayasa Mahkemesi'nin Meclis'in başörtüyle ilgili kararını iptal etmesi onun yanıldığını göstermedi mi?
- Bu konuda dün Erbakan Hükümeti yanılmıştı; bugün de Erdoğan Hükümeti yanıldı. Geçmişte Erbakan Hükümeti'nin sözcüleri de "Genelkurmay'la aramızda herhangi bir sorun yok" diye konuşmuşlardı. Hatırlayın o günleri... Erbakan Hükümeti o günlerde subaylara, memur ve işçilere verdiği zammın iki katını vermişti. Memur ve işçilere yüzde 30 oranında zam verirken, subay maaşlarına yüzde 72 oranında zam vermişti. Ama sonra ne oldu? 28 Şubat darbesiyle Erbakan Hükümeti'ni alaşağı eden de maaşlarına aşırı zam yaptığı subaylar oldu. Erbakan, subaylara aşırı zam verdi, onlar da onun başbakanlığına son verdi! Günümüzde ise Erdoğan Hükümeti memurlara, işçilere, emeklilere yüzde 4 oranında zam verirken, yargı mensuplarına bunun tam on katı zam verdi. Yargı mensuplarına yüzde 40 oranında zam verdi. Ancak Erdoğan Hükümeti'ne en büyük darbe de yüksek zam verdiği yargıdan gelmedi mi? Yargının yakında Erdoğan Hükümeti'ne daha da büyük bir darbe vuracağı aşağı yukarı belli değil mi? Aslına bakarsanız maaşlarına yüksek zamlar yaparak Erbakan Hükümeti'nin ordu mensuplarına, Erdoğan Hükümeti'nin de yargı mensuplarına yaranmaya çalışması fevkalade çirkindi. Ama bunun da ötesinde fevkalade adaletsizdi. Öyle ya, sen memurunu, işçini, köylünü, emeklini, esnafını mağdur et; ordu mensuplarını, yargı mensuplarını mamur et, zengin et. Adalet bunun neresinde? Siz hükümetler olarak adaletli bir yönetim göstermezseniz, size adaletli davranılmasını isteyebilir misiniz? İsteseniz de "Sen adaletli davrandın mı ki, sana adaletli davranılmasını istiyorsun" demezler mi size?