İslam hukuku, mal, can, din, akıl ve nesil emniyetinin sağlanmasını şart olarak, farz olarak ilan etmiştir. Ancak dikkatimizi çeken çok önemli bir noktaya da parmak basmıştır. O da şudur: Çocukların terbiyesini-eğitimini, anne ve babaya vermiştir. Çocukların eğitimi için maaşlı muallim tayin etmez. Ne zaman ki baba ölür, anne çocuğunu terbiye edecek bilgiden mahrum ise, devlet devreye girer ve çocukların eğitimini üstlenir. Bugünkü uygulamayı masaya yatıracak olursak, sivil toplum kuruluşlarımız, vakıf ve derneklerimiz, yaygın eğitim ve ev sohbetlerinin temel amacı insanı terbiye etmektir, onu eğitmektir. Bir tarafta çarpık ekonomik yapı, diğer taraftan laiklik sebebi ile gönül, ruh, kalp eğitiminin neslimize verilememesi, çocuklarımızı tehlikelere yöneltmiştir. Annenin de yeterli bilgi ve tecrübesi olmayınca, hayır kurumları, devreye girmek mecburiyetinde kalmıştır. Bu ince ve hassas konuyu tüm anne ve babalar düşünmeli, çocuklarını eğitmek isteyen adreslere karşı, manen ve madden destekte bulunmalıdır. İsterseniz canlı bir örnek verelim:
Tarihi seyirde iktidarı ellerinde bulunduran güçler, iki alanı sürekli sıcak gündemlerinde tutmuşlardır. Bunlar: Hars, yani ekonomi, hara ve nesl. İnsanların beynini, zekâsını hep kendileri lehinde kullanmışlardır. Buna ilave olarak, çocuklarımızın yaşadığı dünyada, ideoloji, arkadaş çevresi, medya, cinsellik, sigara, alkol ve müzik. Her biri adeta bir tuzak. Tüm bu tuzaklardan çocuklarımızı korumak o kadar da kolay olmuyor. Babalarımızın iş yoğunluğu, annelerimizin istenilen kültür seviyesinin olmaması sebebiyle, STK, vakıflar, dernekler devreye girmek mecburiyetinde kalıyor. Örnek olacak bir formül:
Konya"da ÇAD yani Çağdaş Aile Derneği ile Anadolu Aile Derneği, omuz omuza vererek 10 senedir birlikte hizmet verdiği bir programı ülke halkımıza sunmaya başladı. "Aile Mektebi" adı altında icra edilen program, ülke halkımızın dikkatini çekmiş olmalı ki bir anda onlarca beldenin "Aile Mektebi" programına katılmasını sağladı. Anne ve babalar başta olmak üzere bir neslin eğitimini üstlenen bu programın, tüm ülkeye yayılması gerekir. Konuyu bu kadar dile getirip faydalı olur kanaatiyle sadece iki derneğin sabit telefon numaralarını veriyor, problemli ailelerin rahatlıkla görüşmelerini tavsiye ediyorum: ÇAD (Çağdaş Aile Derneği): 0 332 353 21 62 ve Anadolu Aile Derneği: (0 332 351 32 16)
Dikkat edeceğimiz bir hassas konuyu, Hz. Mevlana dilinden paylaşmak istiyorum. Mevlana bir gün müritleriyle gezmekteyken, birbirleriyle oynaşan köpek yavrularını görür. Bu sıcak kaynaşmadan etkilenen bir müridi, Mevlana"ya "Üstadım! Ne güzel kardeş kardeş oynuyorlar. İnsanlar hiç olmazsa kardeşliği bunlardan öğrenmeli" der. Bunun üzerine Hz. Mevlana, "Aralarına bir kemik at, kardeşliği o zaman görürsün" der. Dikkatlerimizi hayli çeken bu örnekten alınacak derslerin neler olacağı bellidir. Bugün Müslümanlar arasındaki din kardeşliği, Peygamberimiz dönemindeki kardeşlikle eş değerde olsaydı, dünya bu hale gelmezdi. Menfaate, çıkara, makama, paraya dayalı bir kardeşlik, her zaman için dağılacak, yıkılacak bir kardeşliktir. Rabbimiz, bereketli ve sürekli olacak kardeşliğin gerçek yüzünü bizlere tarif etmiş ve ilgili tarife uymayan tüm kardeşliklerin ahrette düşmanlıkla neticeleneceğini açıklamıştır: "O gün, vaktiyle zulüm ve haksızlıktan sakınmış olanlar hariç, bütün dostlar birbirlerine düşman olacaktır." (Zuhruf Suresi/67)
Tüm bu ve benzeri konuların düzen ve intizam içinde geçmesini sağlayacak ilahi, rabbani bir çözüm söz konusudur. O da kişinin ahret inancının sağlam olup olmamasıdır. Ahiret âlemine, ölüme yakinen inanmış olan bir insan, bir aile, bir millet, bir ümmet, hem dünyada ve hem de ahret âleminde kazananlardan olur. Çünkü ahiret âlemine inancında problem olmayanların dünya hayatı gayet düzenli, intizamlı, bereketli ve feyizli geçer.
Elbette ki sonuç, muttakilerin olacaktır. Selam ve saygılarla...