Sovyetler Birliği’nin, Sovyet Komunist İmparatorluğu’nun son lideri Mihail Gorbaçev’i, -onun Glasnost ve Prestroyka gibi proğramlarının komunizmi yok edeceği kanaatiyle- devirmeye çalışan komünist askerî darbe teşebbüsünün Boris Yeltsin liderliğindeki bir kısım halkın tankların üzerine çıkmasıyla yenilgiye uğratıldığı ve Sovyetler Birliği’nin de dağıldığı Ağustos-1991‘den bir yıl önce..
Haziran 1990’da, dönemin İngiltere başbakanı Margareth Thatcher Moskova’ya gitmiş ve Gorbaçev’le yaptığı iki günlük müzakerelerden sonra, Gorbaçev’le birlikte yaptığı basın toplantısında,Washington-Moskovamihveri üzerinde, (kapitalist) Batı ile (komunist) Doğu arasındaki Soğuk Savaş’ın sona erdiğini açıklamış ve eklemişti:
SoğukSavaş’ın bundan sonraki yeni mihveri Batı dünyası ile Doğu Akdeniz’deki fundamentalist cereyanlar arasında olacaktır.‘
*‘Fundamentalizm‘, kısaca‘köktendincilik‘ demekti. Eğer,istedikleri gibi bir‘köktendinci‘ bulamazlarsa, onu da üretirlerdi. Çünkü,kendi iç çelişkilerini gizleyen ve toplumlarının dikkatini başka alanlara kaydırmakta tahrik edici bir ‘SoğukSavaş‘ konusu bulunmuştu. ‘Soğuk Savaş’sız kalamazdı emperyalizm dünyası…
*Thatcher’dan 6 aykadar sonra ise, dönemin NATO Gn. Sekreteri Willy Claesdahanet konuşmuş ve‘SoğukSavaş’ın yeni mihverinin ‘NATO dünyası/ Batı‘ ile İslam arasında olacağını ‘net olarak ifade etmişti. Artık, komunizm ideolojisinin en büyük itici gücü olan Sovyetler Birliği öldüğü, tarihinde hlizlerine gönderildiği ve Rusya da yerlerde süründüğü için, USA emperyalizmi kendisini rakipsiz, tek dünya lideri ve dünya jandarması olarak görüyor ve, o zamanki Amerikan Başkanı (Baba) Bush, bir ‘Yeni Dünya Düzeni’nin oluştuğunu ilân ediyordu.
***
Derken..Saddam Irakı’nın, Ağustos-1990 başında Kuveyt’i işgali -ya da işgal ettirilişi- durumu ortaya çıktı.
1991 Baharı’nda Amerika ve müttefikleriyle, Saddam Irakı arasında meydana gelen1. Körfez Savaşı’ndaki ağır yenilgiye rağmen, Saddam’ın iktidarı korunmuş, USA emperyalizmi, Irak’ın bütün maddî zenginlikleri üzerine oturmuş, asıl hedeflerinden birine kavuşmuştu.Irak’ın bütün petrol gelirleri savaş tazminatı olarak Amerika’nın cebine akıtılıyordu. Irak’ın petrol gelirlerinin sadece yüzde 30’u, Irak halkının gıda ve ilaç ihtiyacı için ayrılmıştı.
Ayrıca,2. Dünya Savaşı’ndan ağır bir yenilgiyle çıkan Japonya, anayasası gereğince yurt dışına asker gönderemiyordu. Amerika, Japonya’ya, ‘Biz Körfez Savaşı’nda sizin menfaatlerinizi de koruduk…‘diyerek 50milyar doları aşkın bir fatura ödetti..
USA emperyalizmi aynı gerekçeyle Suudî, Kuweyt ve diğer petro-dolar zengini arab rejimlerine de yüklü faturalar çıkardı.
***
Aradan yıllar geçti.
Geçen sene Amerikan mahkemeleri, Almanya’nın en ünlü otomobil firmalarına, ürettikleri motorlarda ki bazı teknik kusurlar sebebiyle çevreyi kirlettikleri için milyarlarc dolarlık ceza kesti. Almanya bunu yutkunarak da olsa kabullendi.
Ama,10 gün önce Washington’a giden Angela Merkel, 19.Asır vahşi kapitalizminin çağdaş temsilcisi Trump’la görüşürken daha bir şoke oldu.. Çünkü, Trump, Almanşansölyesine, ‘Sizi korumak için NATO ve Amerika olarak pek çok yükler altına girdik, bunların bedelini ödeyeceksiniz…‘deyiverdi. İstenen mikdar henüz belirlenmediyse de..
Kapitalist emperyalizmin başı yarınlarda daha başka ülkelere veTürkiye’ye de benzer faturalar çıkarırsa şaşılmamalı..USA eski başkanı (Oğul) Bush da Türkiye için, 2005’lerde, ‘Sizi 2.Dünya Savaşı sonrasında komunistlerin eline düşmekten kurtardığımızı unutmayın! ‘demişti..
Ve dün de Amerikan mahkemelerinde, 11 Eylûl 2001 Saldırıları’ndaki dahli veya kusurları olduğu iddiasıyla Suûdî rejiminden milyarlarca dolarlık tazminat dâvalarının açılması süreci başlatıldı.
İlginçtir, Almanya ve AB de, AB’den ayrılma kararı alan İngiltere’den 50 milyar sterlin istiyor, alabilirse…
Kapitalist sistem böyle çalışıyor. Gücü yeten yetene..
Kapitalizmin o görkemli sarayındaki ısırgana, dikkat!
stargazete