Abdurrahman Dilipak /Yeni Akit
Quantum teorisine göre her şey her şeyle ilgilidir.
Ben de bu açıdan baktım alkol ve siyaset arasındaki ilişkiyi sorgulamaya çalıştım.
Alkol keyif verici bir madde. Yazıma alkol katınca ortaya keyifli bir yazı çıktı. Bu yazının sonunda çıkan sonuç şöyle: Zengin Türkler kazanıyor, CHP kaybediyor.
Düşünsenize Türkiye’de rakı ve biranın tüketim hızı azalırken viskinin artmış. Rakı tüketim artış hızı % 16, viskide % 39. Viski tüketiminde “Müslüman Türkiye” ilk 10’da.
“Cumhuriyet Meyhanesi”nin cirosu da düşmüştür!
Sahi domuz tüketimindeki durum ne aceba!! Zinada da patlama var da, en trajik sonuç “riba” da olsa gerek.
Zina dedim de fahişeler her yerde ve fuhşiyat pazarında işler patladı. Nataşa hikayeleri artık eskidi.
Evet evet, Türkiye’de viski tüketimi 20 milyon litreye, perakende cirosu da 10 milyar liraya ulaşarak, 80 ülke arasında ilk 10’a girmiş.. Haziran 2020’de Türkiye’de yıllık viski tüketimi 10 milyon litre, perakende cirosu da 3 milyar lira dolayındaydı. Son iki yılda 3 kat artış.
Turizm bu kadar artmadığına göre, durum ortada. Biz derhal “yerli ve milli viski üretimi” konusunda bir proje başlatmalıyız. Düşünsenize Türkiye alkollü içki pazarında viskinin payı yüzde 9’a çıkmış. Aslında tek başına Türkiye Cumhuriyetine bakmamak gerek. Bu alkolle devrimler ve inkılaplar, sekülerleşme, zenginlik arasında da bir ilişki var. Osmanlıda Lale devri, Tanzimat ve İttihat Terakki bunların kavşak noktaları. Lale Devri döneminin padişahı 3. Ahmet, sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’dır. Bu dönem 1718 yılında Avusturya ile imzalanan Pasarofça Antlaşması ile başlayıp, 1730 yılındaki Patrona Halil İsyanı ile sona eren dönemdir. Tanzimat Dönemi, Osmanlı Devleti’nde 3 Kasım 1839 tarihinde Abdülmecit’in padişahlığı sırasında Tanzimat Fermanı olarak bilinen Gülhane Hatt-ı Hümâyunu ile başlayan modernleşme ve yenileşme / reform döneminin adıdır. Bu dönemin 1870’li yıllarda sona erdiğini söyleyebiliriz.
İttihat Terakki, 21 Mayıs 1889 yılında kuruldu 1908-1918 yılları arasında faaliyet gösterdi. Abdulhamid, İttihat Terakki’den önce 33 yıl tek başına devleti yönetti. Meşrutiyet döneminin iktidar partisidir.
1. Meşrutiyet Osmanlıda 23.12.1876 – 14.2.1878 arasıdır.
2. Meşrutiyet, 23.7.1908’de yeniden ilan edilmesiyle başlayan ve Meclis-i Mebusan’ın Vahdeddin tarafından 11.4.1920’de tasfiyesi ile sona eren dönemdir.
2. Mahmut sonrası dönem şöyle: 2.Mahmud (1.Abdulhamid’in oğlu) (20.7.1785-1.7.1839) Saltanatı 28.7.1808-1.7.1839 / 31 Yıl. Abdulmecid (2. Mahmud’un oğlu) (25.4.1823-1861) Saltanatı:1.7.1839-25.6.1861) / 22 yıl (3.11.1839’da Tanzimat Fermanını yayınladı.
Abdulaziz (2. Mahmud’un oğlu) (8.2.1830-4.6.1876) Saltanatı 25.6.1861-30.5.1876 / 15 Yıl. 5. Murat, (Abdulmecid’in oğlu) Tahtan indirilen Sultan Abdulaziz’in yerine 30.5.1876 da hükümdar oldu.
İngiliz etkisi altında Mason oldu.
31.8.1876’da, 93 gün sonra o da indirildi. 1904’de vefat etti.
2. Abdulhamid (Abdulmecid’in oğlu)(21.9.1842-10.2.1918) Saltanatı 31.8.1876-27.4.1909 /33 yıl. 31 Mart Vakası’ndan kısa bir süre sonra, tahttan indirildi. 5. Mehmet Reşat (Abdulmecid’in oğlu) (1909-1918) Saltanatı 27.4.1909-3.7.1918 / 9 yıl. 6. Mehmet Vahdeddin (Abdulmecid’in oğlu) (1918-1922) 4.7.1918-111.1922 / 4 Yıl.
Övünmeyi ve dövünmeyi bırakıp bu dönemi bir gözden geçirsek, belki bazı yanlışları görür tedbir alırız.
O günlerin doğrularını geliştirmemiz, yanlışlarına düşmememiz gerekirdi. Abdulhamid, Tanzimat’ı ilan eden Abdulmecid’in oğlu, bir kardeşi Mason, Abdulhamid’in eniştesi de öyle, yeğeni de. Yalnız adam.
Tanzimat sonrası dönemle hiç kimse yüzleşmiyor. Trajik bir dönem. Şübhesiz, Müslümanların Halifesi sıfatını taşıyan birinin Selanik’e bir Yahudi işadamının evine sürgün edilmesini kabul edemeyiz. Tek gerçek de değil elbette.
Kalkınan Türkiye! Sevinin Aleyna’lar başlar yüksekte!? Ee devir değişti. Zenginleşiyoruz ve kam alıyoruz dünyadan ağzının tadını biliyor artık Türkler, Kürtler, Arablar.
Turistlerden çok şey öğrendik. Avrupalı olduk biz de artık viski tüketiminde Türkiye ilk 10’da. Sonuçta “az zamanda çok işler başardık.” Domuz eti, şampanya yetmez, sentetik et de isteriz, Şakira kadın budu köfte de ister misiniz..
Çatla Sodom ve Gomore Biz geliyoruz Mikonos; şimdi otelimiz var, yakında çıplaklar kampımız da olur bu gidişle. AB aç kapıları daha ne istiyorsunuz..
Son 10 yılda 15 milyon genç “yarattık” her yaştan göbeği açık, deist, cinsiyetsiz, daha ne bekliyorsunuz! Bugünkü sarhoşluk endeksi şöyle. Yıllık rakı tüketimi 44 milyon litreden 37 milyon litreye geriledi, Rakının perakende cirosu da 15 milyar lira dolayında. Bakın, bu arada içmeden sarhoş olanlar da var. Servet, makam, iktidar da birilerini sarhoş etti sanki. Sadece siyaset değil, “baş” olma heryerde aklı zail ediyor sanırım, hele de o işler torpille ya da ehliyet ve liyakattan uzak olmuşsa. Kem alat ile kemalat olmuyor, haram para ile de saadet!
Votka: 2017-2020 döneminde yıllık ortalama tüketim %5 büyümüş.. Bunun anlamı Rus turist sayısında artış var. Ama şunu da görelim artık, alkol kullanan işadamlarımızın buzdolabında artık votka da var. Tekila olacak hali yok. İcabında o da olur.!? Bira artık bizimkileri kesmiyor. 2017-2020 döneminde bira pazarı sıfır büyüme yaşadı.
Bira içen hanımlar ve gençler bir üst segmente yükseldi. Büyüdüler çünkü. Rakı 2017-2020 döneminde rakı pazarında yıllık %8 küçülme oldu. Bu CHP’lilerin ayıbı!?. Viski tüketiminde 2017-2020 döneminde yıllık artış %15. Avrupai yaşam ve beyaz Türklerin yükselişi. Eş zamanlı muhafazakârlıktan yeşil sosyete terfi eden sınıf artık alkolle tanıştı.
Pandemiden bu yana da durum daha da değişti: Votka: Mart 2020-Mart 2022 döneminde yıllık yüzde 10 büyüme görüldü. Bu arada unutmadan “müjde”yi vereyim artık sadece helal bira yok, likör yok, şarap da var, şampanya da! Yerli, milli, helal rakı da üretecek birileri çıkar. Nasıl olsa onlara benzediniz, helal sertifikası olmasa da olur aslında!? Sertifika almak ekstra bir maliyet.
Bira: Mart 2020-Mart 2022 döneminde bira da yıllık %3’lük büyümeye geçti. Ama alkollü içecekler piyasasında pazar payında büyük düşüş oldu. Neyse ki rakı Mart 2020-Mart 2022 döneminde yıllık yüzde 16’lık büyümeye döndü.
“Ne olacak memleketin hali” diyen efkarlılar ve hastalananlar, can kayıpları sebebi ile efkar basınca çareyi kafayı çekmekte bulsalar gerek. Viski piyasanın lideri. Mart 2020-Mart 2022 döneminde yıllık %39 büyüme yakalandı.
Alkollü içkide en yüksek vergi sıralamasında İsveç, Finlandiya ve Norveç, ilk 3’te yer alıyor. 4. sırada İngiltere ve Türkiye atbaşı gidiyor. Viskide 170 lira ÖTV, 70 lira da KDV var. Yani, toplam 240 liralık vergi söz konusu. Toplamda vergi oranı %50. Rakıda vergi %70 dolayında.
Yabancı ve zengin içeceğinde vergi daha az. Bu arada Türkiye’de 45 bin bakkal, alkollü içki ve sigara satıyormuş. Alkollü otel, lokanta ve meyhaneler hariç. Yani her yerde alkol almak, bulmak mümkün.
Türkiye’de 24.000 eczane olduğuna göre, eczanenin en az iki katı alkol alacak yer var. 15 bin meyhaneyi de ekleyin buna. Öte yandan, 1573 kütüphane var. 1200 oteli de eklemek lazım buna ama. Bu arada cami sayısı 70.000 civarında.
Ben kime ne anlatıyorum değil mi? Sokağa bakın, fikri takip süresi 20 dakikayla sınırlı, 3-500 kelime ile konuşan, ortalama zeka yaşı 11’e gerilemiş birilerine ne anlatacaksınız!
Anti depresan tüketimi patlamış. Bekleyin daha beteri geliyor.
Güzel Kur’an okuma yarışmalarına devam, her yere İmam Hatip açın. Gürül gürül ezanlar okunuyor değil mi! İmamların cübbeleri de yenilendi, merkezi hutbeleri de akademik kariyer sahibi İlahiyatçılar yazıyor. İmamlar da ekrandan okusalar ne iyi olur değil mi? Altın kubbeli camilerimiz her yerde. 2. Mahmud da öyle yapıyordu. Ama sonra olan oldu ve bir imparatorluk yıkılıp gitti. Umarım daha fazla kaybetmeyiz. Selâm ve dua ile