Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, bugün yayımlanan yazısında, muhafazakar kesimlerin yaşadığı yozlaşıya ve muhafazakar kadınların moda tutkusuna sert eleştirilerde bulundu.
İşte Dilipak'ın o yazısı:
Geçen gün Nisa’ül Aksa’nın, (Aksa kadınları’nın) Eyyüb’deki, “Uluslararası Aksa kadınları buluşması”ndaydık.. Döndüm bilgisayarda Modanisa’nın “İstanbul Modest Fashion Week” notunu gördüm.
Aksa kadınlarına inat birileri “Mütrefinleri” Şeytan’ın vaad ettiği “yeryüzü cenneti”ne çağırıyor sanki..
“İslami/Helal” Bira da var, Şarap da (Adı “Şarabül kevser” olsun!), Şampanya da artık, “Müjdeler olsun”.. Fashion’dan sonra “İslami Faşing”i de bekliyoruz. Bu da AK Partililere inat AKP’lilerin “Lale devri”, “Hasbahçe devrimi” olsun. Eee “Cennetül arifan” devrimi olacak değil herhalde.. Kimlerden bahsettiğimi anlamak için www.istanbulmodest.com’a bakmanız gerek.. Endonezya’dan Avustralya’ya, Brunei’den Almanya’ya kim yok ki. Bahreyn, Malezya, Belçika’dan İsveç’e, Fransa’dan Hollanda’ya, İngiltere’den Dubai’ye herkes var. “Kanaat önderleri” İngiltere, Dubai, Hollanda, Kanada, İsveç, ABD, İngiltere, Kuveyt ve Endonezya’dan.. “Danışma konseyi”nde kimler yok ki!
Makyaj MAC, Bilgi Partneri “Thomson Reuters”, Stratejiyi “The Brean” belirliyor. Zaten “Hicap” onların işi.. MÜSİAD adını Panelistlere yazmışlar ama, MÜSİAD yok, MÜSİAD’ın adını kullanıyorlar. İyi ki IBF’yi de yazmamışlar. Şimdi İTO’nun kapısını çalmayı deneyecekler.. Organizasyon Monostilo ve IFDC. Bu kim derseniz “İslamic Fashion&Desing Council”. Gerçekte kim olduklarını ben de bilmiyorum. Kimler yok ki, IFC Indenesian. Bunları yazıyorum ki, not edin, ileride lazım olur, bakalım hangi taşın altından çıkarlar, bilelim. Moslema inseyee, Galena Event Manegement.
Eğitim sponsoru: Kariyer Eğitim. Konaklama sponsoru: Double Tree ve Toruco. Media sponsorları hayli ilginç: TGRT EU ile Daily Sabah da var. Diğerleri; Yeni Kadın, Yeşil Topuklar, Sosyal medya melekleri, Colleziono, Ala Hijap, Salam Fashion, Atiya Basma, Hijap Fashion, Cover, Hijab, Noor, Azizah, Aysha.. Bir yanda DAEŞ’ciler, bir yanda bunlar!
“Modern mahrem” bu, Muhafazakar Modernistler(!)in sizi çağdaşlaştırma adına sunumlarını gerçekleştirecekleri bir şova davet ediyorlar sizi.. ÇYDD ile yapamadıklarını böyle yapacaklar. Hadi Osmanlıcasını söyleyelim: Muasırlaştıracaklar sizi. Asri hanımefendiler olacaksınız. “Asri Aile” yani! “İslamlaşma, Türkleşme, Muasırlaşma” diyorlardı ya “3 Tarzı siyaset”te. Sizi/bizi böyle muasırlaştıracaklar. Asrileştirecekler, batılılaştırılacaksınız yani. Yeni Paralel taarruz bu kez bu kanaldan kapınızı çalacak. “Ilımlı İslam” dedikleri bu zaten.. Asimetrik savaş böyle bir şey işte, toplum mühendisleri sureti haktan gözükerek aranıza sızarlar. Ağuyu altın tas içre sunarlar, bal da onun suç ortağı olur. “Dine karşı din”, “dini hayat tarzı”na karşı “Seküler bir hayat tarzı” böyle örgütlenir.!
“Lüküs hayat, lüküs hayat, oh ne rahat, yan gel de yat.” Para var, güç de, gençken yaşamayacaksanız ne zaman yaşayacaksınız bunları.. Hannas kulağınıza böyle fısıldıyor değil mi, hem onlar “kam alacak değil ya dünyadan” hadi “Ma-i tesnim içme vakti sizde çeşme-i nevpayeden”. “Yiyin hanımlar/efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin, patlayıncaya, tıksırıncaya kadar yiyin.” Bu arada bir de Osman Yüksek Serdengeçti’nin şu “Asri Aile” şiirine bir göz atın internetten, onu size ithaf ediyorum: “Asrilik ne demektir anlaması biraz zor / İç yüzünü öğrenmek istersen gel bana sor / Dikkatli bak görürsün ne kadar tersine iş / Uçuruma sürükler cemiyeti bu gidiş”. Ve tabii bu etkinliklere katılanlara, destek verenlere de.
Hani ne oldu, ne söz vermiştiniz Rabbinize.. Hatırlatalım “Nur 31:Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zîynet (yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Ziynetlerini, kocalarından, yahut babalarından, yahut kocalarının babalarından, yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut Müslüman kadınlardan, yahut sahip oldukları kölelerden, yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri ziynetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü’minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!”
Sahi yüzü - gözü boyalı bu kadınlar ne kadar Hz. Haacer’e benziyorlar, ne kadar Hz. Hatice’ye, Hz. Fatıma’ya, Hz. Meryem’e, Firavun’a isyan eden Hz. Asiye’ye ya da Rahime annemize benziyorlar!.. Bunlara bakınca size Sümeyye’yi çağrıştırıyor mu? Kim bunlar!. Hani “yaşayan Kur’an” olacaktık. “Veresetül enbiya” olacaktık.. “Ağaç kurtları”na dikkat!
Fashion Tv sunucularına benziyor bunlar. Peygamberimizin “Men teşebbehe..” hadisi geliyor aklıma.. Nur Suresi’nin 60 Ayetinde: “Artık evlenme ümidi beslemeyen, hayızdan ve doğumdan kesilmiş yaşlı kadınların zinetlerini göstermeksizin dış elbiselerini çıkarmalarında kendileri için bir günah yoktur. Ama yine sakınmaları onlar için daha hayırlıdır. Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” buyurulmaktadır. Bu ayetin hayatımızdaki karşılığı nedir?
Nisa suresi “13. Bunlar, Allah’ın (koyduğu) sınırlardır. Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse Allah onu, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; orada devamlı kalıcıdırlar; işte büyük kurtuluş budur. 14. Kim Allah’a ve Peygamberine karşı isyan eder ve sınırlarını aşarsa Allah onu, devamlı kalacağı bir ateşe sokar ve onun için alçaltıcı bir azap vardır.
Bugünlük bu kadar yeter.. Yine döneceğim bu konuya..
Necip Fazıl’la veda edelim. “Üç katlı ahşap evin her katı ayrı âlem! / Üst kat: Elinde tesbih, ağlıyor babaannem, / Orta kat: Mavs oynayan annem ve âşıkları, / Alt kat: Kızkardeşimin Tamtam da çığlıkları. / Bir kurtlu peynir gibi, ortasından kestiğim; / Buyrun ve maktaından seyredin, işte evim!” Selâm ve dua ile.